"Sevmek, güzel bir tende aşkı aramak değil, O kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendine rastlamaktadır."
Dostoyevski
.
.
.
.
.
Tam o esnada, şehzade kafasını sallamak üzereyken, odanın kapısı birinin tarafından sertçe tıklatıldı. Holofira'nın bakışları endişeyle kapıya yöneldi.Kapının tıklatılması, odanın içinde bir anlığına derin bir sessizlik yarattı. Holofira'nın gözleri, Orhan'ın yüzünde beliren şaşkınlıkla birleşti.
O an, bu anın getirdiği endişe ile ikisi de nefeslerini tuttular. Çünkü sevdaları sonucunda ikisinin de canı tehlikedeydi. Birlikte oldukları müddetçe kisi de ölebilirdi.
Ve bir sevda ancak bu kadar imkansız olabilirdi.
.İmkân, bazı sevdalar için gerçekten imkânsızdır. Lakin, imkânsızı vücuda getiren pek az kimse vardır. Holofira'nın en ziyade yakıştığı kişi Şehzade Orhan'dı. O, ilk defa bir başkasında kendine rastladığı kişiydi. Sevda büyüsü, her aynaya baktıkça kendisinde de ona rastlamaktı. Hayatta, gerçekten yaşadığını hissettiği anlar yok denecek kadar azdı ve dolu dolu yaşadığını yalnızca Orhan ile birlikteyken idrak etti, Holofira.
İmdi de o anlardan birindeydiler; fakat beklemedikleri bir kapı sesi, bu büyüyü bozmuştu. Holofira, endişeyle Orhan'a döndü ve parmağını dudaklarına bastırıp, "Sus!" işareti etti. Kapı bir kere daha çalındı ve ardından Leo'nun sesi işitildi. "Holofira, girebilir miyim?"
Orhan'ın çatık kaşları kapıya dönerken, Holofira içindeki endişeyle dudaklarını dişledi. Nihayet kapıya doğru, "Dur Leo, müsait değilim," dedi, sesindeki endişeyi bastırmaya çalışıp. "Giyiniyorum, daha sonra gel."
Orhan'ın sinirli bakışları Holofira'ya dönerken, Leo kapının ardından "Bekliyorum," dedi. "Hemen giyinesin, Holofira."
"T-tamam," dedi Holofira, başka edecek bir şey kalmadığını idrak edip. Ne yapsa deyu düşünürken, aklına gelen ilk fikirle Orhan'ı elbise dolabına doğru çekiştirdi.
Orhan, sinirle sıktığı dişlerinin arasından, "Kim bu it?" deyu fısıldadı.
Holofira, "Sus!" diye fısıldadı, endişeyle. "Anlatacağım, ama şu an dolaba girmen lazım gelir."
Dolabın kapısını açarken, Orhan anlam veremez bir yüz ifadesiyle bakardı. "Yahu kimdir bu it?" Deyu sual etti çatık kaşlarıyla. "Gecenin bu vakti ne deyu kapını çalar?"
Suallerini art arda soran Orhan'ın karşısında, sıkıntılı bir şekilde iç çekti, Holofira. "Vaktimiz dardır Orhan, şimdi olmaz," dedi sıkıntıyla. Dolabı işaret edip, "Gir şuraya," diyerek fısıldadı. Orhan hâlâ sinirli ve şaşkın bir halde bakmaya devam ettiğinden,
"Başka çaremiz yok, hadi!" dedi, paniğin sesiyle, diretti Holofira.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nilüfer Çiçeği - Bir Sevda Meselesi
RomanceEzilmiş, solmuş bir küçük Nilüfer Çiçeğiyim ben. Dağların arasında karlar yağmış üzerime. Kimsesiz, yetim kalmış bir çocuğum ben. Hayatımın en derin yaralarına, soğuk ve acı bir örtü gibi yapışmış bu beyaz örtü, içimdeki sıcaklığı örten bir Kar Tane...