Duyduğum cümleyle duyma algımı yitirmiştim sanki, kalbim o kadar hızlı atıyodu ki bu gerçeği asla beklemiyodum. "n-nasıl yani?" kucağındayken bunları söylemek bile benim için aşırı utandırıcıydı. Baş parmağını dudaklarıma bastırıp yavaşça okşamaya başlamıştı. "farkına vardığım tek gerçek seni seviyor oluşum. Bu denli sevmek aşk olduğunu gösterir" parmağıyla hala dudaklarımı okşarken tek kelime edemiyordum, dikkatimi dağıtan şey dudağımda ki parmaklarıydı.
"Bende seni öyle sevdiğime göre benimkide mi aşk oluyor?" zora ki cümle kurduğumda yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyodum. "çok safsın arda, sana bu yüzden bitiyorum. Detaylarını zamanla sende anlarsın şimdilik bu dediklerimle kalalım" bulmaca mı çözüyoduk ya anlamadım ki. Yani arkadaşlar bu kadar ileri gidemezdi herhalde, hiç öyle kucak kucağa oturan arkadaş görmemiştim.
kucağında ufak kıpırdamamla iç çekmişti, bana dik dik bakarken sorgulamıştım niye öyle baktığını. "tehlikeli sularda yüzüyosun arda, yapma" ne yapmıştım ki? "Anlamadım ne oldu" ufak kıkırdayıp ellerini belime koyarak beni biraz daha öne çekmişti. Fakat şuan altımda hissettiğim sertlikle şoka girmiştim, tam üstüne oturtmuştu beni. "ım ben ikimize bir şeyler getireyim mutfaktan" inmekle yeltenirken sertçe tutmuştu beni.
"Kaçma, biliyorsun şuan durumun ne olduğunu" neyin içindeydim ya ben? sadece idrak etmekte zorlanıyordum. "kaçmıyorum ki" Aramızda o kadar yakın mesafe vardı ki ister istemez strese kapılmıştım. Birden dudaklarını boynumda hissetmemle gözlerim açılmıştı. Aynı yeri öpüyordu, tekrar ve tekrar... boynum yana doğru eğrilirken öpe öpe çeneme doğru gelmişti.
"tam şuan yapmak istediğim bir şey var" gözleri dudaklarıma kayınca istemsiz dudağımı yalamıştım. "ama şimdi değil, kendimi tutmam lazım" diyip dudak kenarımdan öpmüştü. "Yarın sınıfa beraber geçeriz unutma, şimdi gitmem lazım yavrum" onu sadece kafamla onaylamıştım, utancımdan çıtımı çıkaramıyodum. Ayağa kalkıp kapıdan çıkmıştı ve ister istemez yeni nefes alabilmiştim daha.
___________
"Oğlum kalk uyan bak harun bekliyo seni aşağıda hadi hadi" Sabahın köründe annemin sesi alarm niyetine gelmişti. Siktir doğru ya, okul vardı bugün. Annemi onayladıktan sonra hazırlanıp apar topar evden çıkmamla harunun köşede beklediğini görmüştüm.
"geldim... Uyuya kalmışım ya özür dilerim" masumca söylediğim şeyle harun elini omzuma atmıştı. "Bir şey olmaz" beraber okula doğru ilerliyoduk. Nihayetinde okula giriş yaptıktan sonra harunu arkadaşları çağırmıştı. "Yavrum sen git ben geliyorum" ona kaşımı çatıp direkt sınıfa doğru adımlamıştım. Hayır yani benim yanımda kimseyi istemiyodu ama kendisinin olabilirdi.
"Bu yüz ne la heryerin şişmiş" sırama oturunca arkamda olan mert benle dalga geçiyodu. Her zaman ki rutinimizdi zaten ama çok yattığım zaman cidden her yerim şişiyodu. Ona doğru dönünce ellerini yüzüme atmıştı "oha olum dudakların" Birden mertin eline konan ellerle duraksamıştık. Klasik harun gene merti uzaklaştırıyodu. "aha geldi sevgilin de" bize o kadar alışmışlardı ki artık dalgasını bile yapıyolardı.
harun yanıma oturup çantasını da sıraya koymuştu. "iki dakika rahat bırakıyoruz onda da biriylesin hemen" kaşını çatıp bana bakıyodu. "harun daha az önce arkadaşlarınlaydın. Senin olurda benim olamaz mı?" bağırmaya başladığımda tüm sınıf bize doğru bakmaya başlamıştı. "sesini incelt arda" sinirim bozulmuştu. "hayır inceltmicem. Anla artık sende yeter" yanından sıyrılıp sinirle tuvalete doğru adımlamıştım.
Sinirlendiğim şey bana kızması değildi, kızdığı şeyi kendisinin de yapmasıydı. Evet bende onu köpek gibi kıskanıyordum ve bu gerçek iyice canımı sıkmaya başlamıştı. Elimi yüzümü yıkayacağım esnada içeriye giren harunla olduğum yerde kalmıştım, allahtan tuvalette kimse yoktu.
"kimse girmeyecek buraya, gireni gebertirim" dışarıya seslenip kapıyı kapatmasıyla sinirle solumuştum. Kolumdan tutup beni duvara yaslamasıyla çekilmek istemiştim fakat öyle sert tutuyodu ki kollarımı asla kılımı kıpırdatamıyodum. "bırak beni konuşmak istemiyorum" sinirliydim cidden. Yüzüme doğru eğilince yere doğru bakıyodum. "Bir daha bana sesini yükselticek misin"
Bunu demesiyle gözlerine bakmıştım. "paşalar gibi de yükseltirim" zıtlaşıyorduk resmen şuan. "peki sesini kesmemi ister misin?" ona anlamsız bi şekilde bakarken birden asla beklemediğim şekilde dudaklarıma kapanan dudaklarıyla şoka girmiştim.
Tüm dudağımı ele alırken öptüğü yerde ısırıyordu, ısırmasıyla ağzımdan inilti kaçınca geriye çekilmişti tüm nefesiyle. Gözlerine baktığım an tekrar dudaklarımı öpmeye başlarken öpüşmemiz çok derinleşmeye başlamıştı. Yavaşça geri çekildiğimiz sırada dudaklarımın kanadığından emin bir şekilde durmuştuk.
"Aldın mı dersini" çıtımı çıkarmayınca tekrar dudağımı öpüp çekilmişti. "cevap ver yoksa dudağını daha pis öperim" aniden kafamı sallamamla sırıtmıştı. "hadi geçelim gel" hiçbir şey olmamış gibi sınıfa doğru ilerlemiştik. O kadar şoktaydım ki dudaklarını hissetmemle beni susturacak bi gücü olmuştu üzerimde...
Üfff bölüme gell🔥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaş (bxb)
Teen FictionSözde arkadaş ama birbirimizi delice sahiplenip sevdiğimiz bir türden. Sahi, bu ne anlama geliyordu ki?