altı

18 10 30
                                    

taehyun erkeklerden hoşlandığını fark ettiğinde herkesin anlattığı gibi dünyası başına yıkılmamıştı. aslında nefes aldığının farkına varmak kadar doğal bir fark edişti bu. ortaokulda, matematik dersinde, yan sırasında oturan hyunjeon (okulun en havalı çocuğuydu) bir ada gözüne fazlasıyla çekici gelmişti. bunu o an çok sorgulamasa da zamanla gözlerinin sürekli hyunjeon'u aramaya başladığını fark etti. bir insan neden birine böylesine çekici gelirdi? hoşlanmanın tanımını nasıl yapacağını bilmeme faktörü de küçük taehyun'un o zamanlar zaten üzerine düşündüğü bir konuydu.

sıra arkadaşı chaehyun çok tatlı bir kızdı, saçlarını her zaman iki yandan toplar ve minik pembe kurdeleler takardı. sınıftan birkaç çocuk ise sürekli onun saçını çeker, onun sinirlenmesine kıkırdarlardı. taehyun bunu fazlasıyla rahatsız edici bulurdu, kim bilir chaehyun'un ailesi onun saçını yapmak için ne kadar uğraşmışlardı? bir gün bu yere göğe sığdıramadığı öfkesini ailesine anlattı. karşılaştığı tepki ise beklenmedikti, annesi taehyun'un anlattığı can sıkıcı hikayeye kahkaha atmıştı. taehyun'un neden güldüğünü anlamadığını açıkça belli eden surat ifadesini görünce kendini açıkladı. annesinin anlattığına göre erkekler hoşlandıkları kızların saçlarını çekermiş, ama taehyun bunun nedenini hâlâ anlayamıyordu. birinin saçını çekmek nasıl bir sevgi gösterisi olabilirdi ki?

bu uzun soluklu hoşlanma nedir ve ben kimden hoşlanıyorum temalı iç müzakereler sonucunda taehyun bir karar verdi. o hyunjeon'dan hoşlanıyordu çünkü onu öpmek istiyordu. on iki yaşındaki bir oğlanın başka bir oğlanı öpmek istemesi neden on iki yaşındaki bir oğlanın başka bir kızı öpmek istemesi düşüncesinden farklı olsundu ki?

gerçi o hislerinin farkına varana kadar hyunjeon diğer sınıftan bir kızla sevgili oldu. her teneffüs onları bir arada gülüşürken görmek taehyun'un minik kalbini sızlatsa da buna alışması uzun sürmedi. zaten bu süreç içerisinde hyunjeon'un pek de hoşlanılmayacak birisi olduğuna karar vermişti. zavallı kız ne zaman birlikte bir şey yapmak istese hyunjeon onu reddediyor ve arkadaşlarıyla futbol oynuyordu.

taehyun kendisinin hoşlandığı kişi için her şeyi yapabilecek biri olduğunu o gün anlamıştı.

ve şu an soobin'in mutfağında aralarında birkaç santim mesafe varken, soobin'in sigarasının izmaritleri hâlâ sıcakken ve karamel'in eğlenen sesi yan odadan gelirken taehyun soobin'e sözde yardım etmek için buraya gelmediğini, aslında ondan gerçekten hoşlandığını fark etti.

ben sadece erkekleri öpen tipte bir adamım.

taehyun da sadece erkekleri öpen bir adamdı ama buradaki sorun daha hiçbir erkeği öpmemiş olmasıydı. taehyun daha ziyade, sadece erkekleri öpmek isteyen bir adamdı.

"o zaman sanırım iddiayı kaybettim?"

soobin'in dudaklarında çarpık bir gülümseme oluşurken nihayet geri çekildi.

"sanırım öyle oldu."

ani farkındalıkla yaşamak taehyun'un ara ara deneyimlediği bir olguydu. ve genelde bu farkındalıklar üzerine uzun uzun kafa yorar, doğru ve yanlış hakkında geceler boyu düşünürdü.

soobin hoşlanmak için doğru insan mıydı?

soobin'den hoşlanırsa karşılık alabilir miydi?

soobin onun sevgisine karşılık vermezse her gün onu reddeden komşusunu görmek ona nasıl hissettirecekti?

şimdilik bunları halı altına süpürdü.

"ee, hyung. ne yemek istersin?"

soobin düşünceli bir şekilde mutfağı inceledikten sonra sorgulayıcı bir ifadeyle kara gözlerini taehyun'unkilerle birleştirdi. "yemek yapmayı biliyor musun?"

call me maybe, taebin + yeonkaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin