1- Beklenilmeyen

855 209 1.6K
                                    

Multimedia; ana karakterimiz Güneş. ( bunun için @Utelipss bebeğime çok teşekkür ederim )

Bölüm şarkısı: Arctic Monkeys- 505

Keyifli okumalar!

"Ve ben seni bir sonbahar da sevmiştim. Yapraklar sararırken, yağmurlar yağarken, kalbim delicesine atarken..."

***

Yağmurlu ve kimi insanlara göre kasvetli sayılabilecek bir kış sabahıydı o gün. Arada yeryüzünü inleten gök gürültüsü, yağmurun sesiyle birleşip ritmik bir ses oluşturuyordu. İki katlı beyaz evin camları yağmurla ıslanıyor, bahçedeki yeşillikler susuz kalmışçasına yağmurun  suyunu kana kana içiyordu.

Yeniden bir gök gürültüsü sesiyle gözkapaklarını araladı, yatağında uyumakta olan genç kadın. Tembelce sağ tarafına doğru dönerek, kapalı perdelerin arkasından gelen yağmur sesini dinledi. Böyle havaları oldukça sever, içten içe mutlu olurdu. Komodinin üstündeki saate, yarı uyur yarı uyanık gözlerle bakıp neredeyse dokuz olduğunu gördü. Alt kattan birtakım sesler duydu. Ve gülümsedi. Demek ki annesi evdeydi ve kahvaltı hazırlıyordu. Bu nedenle yataktan çıktı ve banyoya ilerleyip rutin işlerini halletti. Musluğu açtı ve yüzüne soğuk suyu serpti. Yüzünü havluyla kurulayıp kendine baktı. Mavi gözlere ve sapsarı saçlara sahip olarak isminin hakkını veriyordu Güneş. Ufak bir burnu, hafif sivri bir çenesi ve dolgun sayılabilecek dudaklara sahipti.  Kendini çirkin bulmuyor aksine kendini oldukça beğeniyordu bile. İnsanın kendini sevmesi çok önemli bir şeydi ona göre.  Kendini seven insan her şeyi severdi.

Daha fazla oyalanmamaya karar verip banyodan çıktı. Odasına girerek beyaz dolabının kapaklarını açıp siyah, etekleri pileli elbisesini çıkardı. Alt çekmeceden siyah opak çoraplarını da alıp giydi. Doğruldu ve ayaklarına siyah botlarını geçirdi. Makyaj masasının önüne geçti ve saçlarını tarayıp açık bıraktı. Kirpiklerine sadece rimel sürdükten sonra hazırdı.

Odasından çıkıp mutfağa inmek için merdivenlere yöneldi. Usul usul aşağı indi. Mutfağa ulaşmadan bile burnuna dolan kokuyla gülümsedi. Annesi belli ki lezzetli bir şeyler hazırlamıştı. Merdivenleri bitirdi ve sol tarafında kalan mutfağa yürüdü. Bembeyaz döşenmiş geniş mutfaktan içeri girince tost makinesinden yeni çıktığı belli olan tostları çapraz bir şekilde kesen annesini gördü. Kahverengi saçlarını sade bir topuz yapmış, üstünde sade siyah renkte olan kalem elbisesiyle oldukça güzel duruyordu.

"Günaydın!" dedi ince sesiyle.

Annesi kestiği tostları tabağa yerleştirdi. Tabağı alıp masaya doğru koyduktan sonra zarif bir şekilde gülümsedi.

"Sana da günaydın. Haydi çabuk otur, tostlar soğumasın."

Güneş, hemen masaya kuruldu ve kahvaltısını etmeye başladı.

"Elif abla bugün yok mu?"

Annesi tabağına kahvaltılıkları koyarken konuştu.

"Yağmurdan dolayı yollar tıkanmış, gecikecek."

Güneş, kafasını onaylar biçimde sallayarak tostunu yemeye başladı. Elif abla dediği evin tek yardımcısıydı. Yemekler ve düzen ondan sorumluydu. Yatıya kalmıyor günü birlik gidip geliyordu. Elif haricinde haftada üç kez temizliğe gelen bir kadın daha vardı. Onun dışında koca evde Güneş ve annesi Firdevs hanım dışında kimse de yoktu.

"Bugün bir işin var mı?" diye soran annesine, kafasını onaylayarak cevap verdi.

"Evet, Uygur abiyle buluşacağız."

Annesi kibarca ağzını peçeteye silip arkasına yaslandı.

"Hâlâ onunla konuşmak konusunda ısrarcı mısın?"

SENİ SEVİNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin