2- Her Şey İyi Olacak

428 167 816
                                    

Bölüm parçası: Sia & Zayn -Dusk Till Dawn
Keyifli okumalar!

"Elini koyduğun zaman dizime, omzuma ya da belime, duruşunu değiştirirdi dünya."

○○○

Hayal kırıklığı.

Birkaç saat önceki yaşadıklarını özetleyecek tek kelimeler bunlardı. Öncelikle kafası zaten çok karışıktı. Onur ağabeyinin birkaç kez bahsettiği ama daha önce hiç tanışmadığı bir kardeşi olduğunu biliyordu. Yurt dışında yaşadığını, mesleğini orada icra ettiğini öğrenmişti. Onur kardeşinden ara ara bahsederken, ismi geçtikçe uzaklara dalan gözlerinden kardeşinin özlemini çektiği bariz belliydi. Buna rağmen Güneş hiç neden orada yaşadığını, ne zaman geleceğini sorma ihtiyacı duymamıştı bile bile. Güneş için o, uzaklarda olan bir gün tanışacağını düşünmediği bir adamdı.
Ama bir gün hem de olmadık bir zamanda tanışacaklarını bilmiyordu. Ne ara gelmişti ve Onur neden ona bundan hiç bahsetmemişti anlamıyordu ama bu şekilde gelişini öğrenmek ve tanışmak hiç hoş olmamıştı. Ayrıca gelir gelmez bu meseleye burnunu sokmuş olması da başka bir sorundu. Defne'yi tanımazken karnındaki bebek hakkında söz sahibi olacak cesareti nereden bulmuştu? Tamam biraz abartmış olabilirdi ama tıpkı Güneş'e söylediği gibi o da burnunu bu işe sokmasaydı iyi olurdu.

Güneş, tuvalet masasına oturup sarı saçlarını taramaya başladı. Şimdilik Kıvanç meselesini kenara itince büyük resmi görebildi. Halledeceğine söz verdiği işi halledememiş olmanın verdiği sıkıntı onu rahatsız ediyordu. Eve girince, sanki hissetmiş gibi Defne aramış konuşmaya geleceğini söylemişti. Bekliyordu. Ama açıklamasının nasıl olacağını kestiremiyordu. Mecburen doğruları söyleyecekti. Lafı evirip çevirmeye gerek yoktu. Çalan zille durakladı, tarağı masanın üzerine koydu ve kapıyı açmaya gitti. Derin bir nefes alıp kapının kulpunu çevirdi.

Defne'yi görür görmez kendini sanki dahası mümkünmüş gibi iyice kötü hissetti.

Defne ise karşısında çok iyi tanıdığı arkadaşına bakarken halledememiş olduğunu hemen anladı. Güneş, ona mahcup bir biçimde bakıyordu çünkü. Defne başını iki yana salladı.

"Kabul etmedi değil mi?"

Güneş, arkadaşını içeriye alıp kapıyı kapattıktan sonra çekimser ses tonuyla konuştu.

"Üzgünüm Defne. Hem de çok üzgünüm. Özür dilerim. Ben, b-ben ikna edemedim çünkü onun yerine Kıvanç geldi."

Defne, koltuğa oturmuş şaşkınca Güneş'e bakmıştı.

"Kıvanç mı? Onur'un kardeşi mi?"

Güneş, Defne'nin Kıvanç'ı bilmesine şaşırdı.

"Sen nereden tanıyorsun ki?" dedi arkadaşının yanında yerini alırken.

"Aslen tanışmadım ama Uygur'dan duymuştum adını." Koltuğa yerleşti ve Uygur der demez kendini tutamayarak ağlamaya başladı.

Hazmedemiyordu. Yıllarca her şeyi beraber yapan, her durumu beraberce atlatan sevgilisinin onu yalnız bırakıp gittiğini hazmedemiyordu... Sevdiği adam uğruna her şeyi bırakıp gitmeyi teklif eden Defneyi; yüzüstü bırakıp gitmesini kabullenmiyordu. Böyle zamanlarda Sevmek bazen yetmiyordu. Her engelin üstesinden gelemiyordu, bir noktaya takıldığın zaman orada kalıyordu...
Ağlayan Defneyi nasıl teselli edeceğini bilemeyen Güneş sadece ona sarılmakla yetindi. Bazen konuşmasan bile ufak bir temas senin yerine her şeyi hallediyordu. Mu acaba?
Defne ani bir sinirle, Güneş'in kollarından kurtuldu ve ayağa kalkarak kurumamış gözleriyle kızgınca arkadaşına baktı.

SENİ SEVİNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin