3- Kabulleniş

307 142 585
                                    


Keyifli okumalar🌸

"Duyuyor musun?
İnsanın insandan aldığı bütün yaraların merhemi insandadır diyorum sana."

-Edip Cansever

***

Arabada derin bir sessizlik hakimdi.

Az önce yaşanan duygu boşalmaları ve ufak temas yerini derin bir boşluğa bırakalı birkaç dakikadan fazla oluyordu. Ne sarılan ne de sarandan tek bir kelime dahi çıkmamıştı. Birinin nutku tutuk diğeri ne yaptığının yeni farkına varmış gibiydi. Yine de ikisi de eve dönüş yolunda ortamdaki sessizlikten memnunmuş gibi davranıyordu.

Güneş, sağ elinin yumruğunu yanağına yaslanmış dışarıdaki sokak lambalarına bakıyor, yanında kol gezen uykuya teslim olmamaya direniyordu. Gözkapakları ağlamasının da etkisiyle zaten iyiden iyiye şişti. Son bir gayretle  belki bir nebze uykusunu dağıtmak adına yanında dikkatle araba sürmeye odaklanmış adama döndü. Kıvanç oldukça sakin durmasına karşın, sağ eli direksiyondayken sol kolunun dirseği pencerenin pervazına dayalı eli ise başına yaslı yola odaklıymış gibi görünüyordu.

"Evimi tarif edeyim mi?"

Kıvanç, gözlerini saniyelik yoldan ayırıp dışarıdaki güçsüz ışıklandırmanın yüzünü aydınlattığı genç kadına baktı. Bu bakış öyle kısa sürmüştü ki Güneş ona bakıp bakmadığını anlayamadı bile. Kafası karışmış bir biçimde hala Kıvanç'tan bir ses beklerken nihayet çok beklemesine gerek kalmadı ve adamın tok sesi arabaya yayıldı.

"İyi olur. Az çok hatırlıyor gibiyim ama emin olamadım."

Güneş sanki Kıvanç onu görebilecekmiş gibi kafasını sallayıp koltuğuna yaslandı.

"İki ışığı da geçtikten sonra sola döneceğiz."

Kıvanç'tan bu cümleye bir karşılık gelmedi. Zaten Güneş de bir cevap beklemiyordu.

Yolun geri kalanı da ev tarifleri haricinde sessizce sürüp gitti. Evin önüne ulaştıklarında tatlı bir uyku Güneş'i neredeyse uyutmak üzereydi. Araba durur durmaz kendini dışarıya atıp az da olsa kendine gelmeye çabaladı. Hemen arkasından inen Kıvanç başını havaya kaldırıp gecenin o kendine has kokusunu derince soludu. 

Güneş, ellerini cebine sokup Kıvanç'a döndü. Samimi bir şekilde gülümsedi.

"Teşekkür ederim, seni de yordum."

Kıvanç önemli değil dercesine omuz silkti. O da yarım ağız gülümsedi.

"Rica ederim." dedi sadece. Evet belki birazcık Kıvanç'ı yormuş olabilirdi ama bunu ona söylemeyecek kadar da düşünceliydi.

Güneş söylenecek şeylerin kalmadığını anlayıp sadece iyi geceler dileyerek arkasını döndü. O eve girene kadar da Kıvanç orada öylece dikilmeye devam etti.

***

Sabah korkunç bir baş ağrısı genç kadını uykusundan etti. Yatakta tembelce doğruldu. Komodinin üzerindeki telefona bakmak için eğilince ağzından kısa bir inilti koptu. Sanki beyni yere akıyormuşçasına bir histi bu. Telefonu aldı saate şöyle bir baktı. Telefona gelen bir bildirim falan da yoktu. Şaşırmadı ve şu an yapılacak en doğru şeyin zaten duş almak olduğuna kanaat getirince telefonun tuş kilidine basıp kapadı ve kalkmak üzere doğruldu. Telefonundan bilindik melodiyi duyunca tekrar ekrana baktı ve arayanın Onur olduğunu görünce  hiç beklemeden cevapladı.

"Efendim abi?"

"Nasılsın bakalım ayyaş?" Onur'un gülerek kurduğu cümleye gülmeden edemedi.

"Abi ya demesene bana öyle."

SENİ SEVİNCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin