Aceleyle arkamı dönüp ilk önce omuzumdaki ele sonrada o elin sahibine baktım. ''Nash?'' tamam o şu an görmeyi beklediğim son kişiydi. Hatta babamı görsem daha az şaşırırdım. ''Evet?''
''Sen ne yapıyorsun burada ?'' elini tekrardan omzuma atarak beni okul çıkışına doğru sürüklemeye başladı. ''Londra'daki okulda fazla sorun çıkardığım için babam onları sosyeteye daha az rezil edebileceğim bir okula göndermeye karar verdi.Ve tahmin et ne oldu ? Buradayım.'' soluksuz konuşmasının ardından derin bir nefes almak zorunda kalmıştı.
''Nerede kalacaksın peki?'' umursamazca omuz silkti. Zaten Nash çocukluğundan beri böyleydi, umursamaz ve rahat. ''Bilemiyorum muhtemelen bir otelde kalırım. Yakınlarda bildiğin bir yer varmı ?'' Omuzumdaki elini ittirip sinirle karşısına dikildim.
''Biz varken otelde ne demek ?Tabiki bize geliyorsun. Az önceki sorudan çok bir testti ve sen kaldın.'' elini üzülmüş gibi yaparak kalbinin üzerine koydu.''Üzgünüm başarısız oldum.'' benimle dalga geçtiği için gülerken sinirle omzuna yumruk attım. O ise kahkaha atmakla meşguldü.
''Tamam çok güldüm ama ciddiyim Mai ,yanınızda kalıp size yük olmak istemiyorum. Ayrıca itirazda istemiyorum, önceden yeterince yardım etmiştin zaten.'' sinirle ayağımı yere vurdum. En yakın arkadaşımın otelde kalmasına izin verecek halim yoktu. ''Asla olmaz ,bizimle birlikte kalacaksın Nash.Ayrıca otelde kalacak parayı nereden bulmayı planlıyorsun ?''
''O kısmını da düşündüm, muhtemelen bir işe girerim. Çünkü babam benimle tüm bağlantılarını kesmiş gibi gözüküyor.'' dediklerini dinlemiyormuş havası vermek için bakışlarımı onun üzerinden çektim ve etrafta gezdirmeye başladım. Gözlerim bizi izleyen İan 'a takılmasaydı iyi gidiyordu aslında.
''Beni dinliyormusun Mai?'' Bakışlarımı İan'dan alıp tekrardan Nahs 'e çevirdim. ''Hayır.'' eliyle anlını ovuşturup bir süre başı öne eğik bir şekilde bekledi. ''Pekala sizinle kalacağım ama bende bir işe başlayıp sana yardım etmek istiyorum .En azından bunu yapayım?'' benim aklım hala İan dayken bizi izlemesinin tedirginliğiyle Nash 'le arama birkaç adım mesafe koydum. ''Tamam. Ama şimdi gidelim. Yoruldum ve dinlenmek için işe geç kalmak istemiyorum.''
Nash 'i çekiştirerek okuldan çıkardığımda bir yandanda İan 'ın hareketlerini izliyordum .Ağır adımlarla peşimizden geliyordu. Adımlarımı dahada hızlandırarak Nash 'i yarış yapacağımız bahanesiyle koşturmaya başladım. Ben onun biraz arkasından gidiyormuş gibi yaparak beni görememesini sağlıyordum. Bir süre sonra ben koşmayı bıraktığımda o son sürat nereye gittiğini bilmeden koşuyordu.
Kolumun tutulmasıyla yerimden sıçrasamda İan olduğunu görünce içim bir nebze rahatlamıştı. Tabikide dalga geçiyorum ne rahatlaması artık daha çok korkuyordum. ''O kim?'' arkamı dönüp parmağımla yanımdan geçen ve bize garip bakışlar atan adamı işaret ettim .''O mu ?Tanımıyorum.'' kolumu dahada sıkarak yavaş yavaş bizim eve yürümeye başladı ,e tabi ben de peşinden. ''Ondan bahsetmediğimi biliyorsun. Az önce konuştuğun çocuk kimdi?''
''Sanane?'' belkide şu ana kadar verdiğim en güzel cevap buydu. Düşününce gayet mantıklıydıda . ''Ne demek sanane ? Sana bir soru sordum ve cevabını bekliyorum Mai.'' sinsice sırıtıp kolumu elinden kurtardım ve saçlarımı savurarak önden evime doğru yürümeye başladım. ''Sevgilim ,ve artık bizimle kalacak.''
Arkamdan gelen İan 'ın bağırışlarını umursamadan adımlarımı hızlandırdım. Zaten işe gitmeden önceki o kısa dinlenme süremde bitmişti.
****
İan 'ın Anlatımı.
Sinirle ayağımı yanımdaki çöp kutusuna geçirdim. Daha yeni sevgilisinden ayrılmıştı, yeni bir sevgili ne demekti tanrı aşkına. Yere düşen ve teklemerim yüzünden şekli bir hayli değişmiş olan çöp kutusuna son bir tekme geçirip Mai' nin arkasından bakmaya bir son vererek iş yerime doğru yürümeye başladım. Kafamı yere eğmiş önümdeki boş su şişesini ayağımla sürükleyerek Mai'yi düşünmemi engellemeye çalıştım.
Tiz bir kız çığlığı duyduğumda telaşla kafamı kaldırıp gözlerimi boş sokakta gezdirmeye başladım. Duvarın dibinde yere çökmüş sarsılarak ağlayan kızı gördüğümde seri hareketlerle yanına gidip saçlarını önünden çekip yüzünü görmeye çalıştım. ''İyi misin ?'' kızın hıçkırıklarının arasından başını iki yana salladığını zor farkedebilmiştim.
Tereddüt etmeden kızı kucağıma alıp yerden kaldırdığımda düşme korkusuyla kollarını boynuma dolamıştı. ''Sen kimsin ?'' ağlamaktan kısılmış sesiyle konuştuğunda içimin titrediğini hissettim. ''Kimse ?'' kafasını omzuma koyup ağlamaya devam ettiğinde daha şimdiden kıza ısındığımı farkettim. Ancak başına ne geldiğini bilmediğim için aklımdan geçen senaryolar pekde içimi rahatlatmıyordu.
Onuda alıp kafeye getirdiğimde köşedeki buradaki tek rahat denebilecek köşedeki deri koltuklara bıraktım. Mai daha gelmemişti bundan yararlanarak kızın karşısındaki sandalyeye oturup olanları anlatmasını bekledim. O da anlamış gibi sesini toparlamaya çalışıp anlatmaya başladı.
Mai 'nin Anlatımı.
Önümdeki kırmızı bir tır şeklindeki kafeye ilerlerken bir yandanda İan 'ın haline gülüyordum. Sabah beni kıskandığını bariz bir şekilde farketmiştim. Ayrıca kafe gerçekten tır şeklindeydi hatta tırın içine konulmuştu. -Multimedia 'da kafe var .-
İçeri girdiğimde İan elini bir kızın dizine koymuş arkası dönük bir şekilde onunla konuşuyordu. İçimi rahatsız edici bir his kapladığında bunun kıskançlık olduğunu anlamam pek uzun sürmemişti. Ergen kızlar gibi inkar edecek değildim. Hatta o elini kırıp daha uygun bir yer bulmak gibi planlarım vardı ancak kızın halini görünce içimdeki kıskançlık yerini acıya bırakmıştı.
Hızla yanlarına gidip İan 'ın yanındaki sandalyeye oturduğumda kızın yüzünü görme fırsatım olmuştu. Ağlamaktan şişmemiş olsa çok güzel gözlere sahipti. Kahverengi saçları dağılmış sanki birisi özenle uğraşmış gibi karışmıştı. Bende olaya karışarak onu dinlemeye başladığımda duyduklarımla daha çok çöküyordum. Fazla ön yargılı davranmıştım .