9.

114 12 14
                                    

Zaman kavramı kalmadı bende bu günü salı sayın sonra dönüp düzenleyeceğim.

Mai'nin Anlatımı

Anlımı tutarak yatakta doğrulduğunda yanımdakinin Hera olduğunu algılamam uzun sürmüştü.

Uyandırmamaya çalışarak odadan çıktığımda bileğime taktığım tokalardan birini çıkarıp saçımı topladım.

İlk önce İan'ın odasına gittiğimde uyuduğunu görüp fırsattan istifade etmek için şortumun cebindeki telefonumla resmini çektim. Resmi attığı dosyayı gizliye alıp telefonu tekrar cebime koydum.

Nash İan'ın yanında olmadığına göre büyük ihtimalle mutfakta olduğunu düşünüp mutfağa indim.

Buranında boş olduğunu fark ettiğimde evin geri kalan odalarını gezmeye başladım. Ama hiçbirinde yoktu.

Bahçeye çıktığımda sandalyeye oturup başını masaya yaslamış Nash "i beklemiyordum."Nash?"

Kafasını yavaşca kaldırıp gözlerini birkaç kez kırpıştırdığında sesin benden geldiğini anlamış olacak ki sandalyeyi bana doğru çevirdi."Efendim?"

"Napıyorsun?"

"Biraz ortam değişikliği yaratmak istedim ,fena mı olmuş?" ayaklarını önündeki sandalyeye uzatıp kaşlarını kaldırdığında dün bana dondurma aldığı kıyafetlerle olduğun farkettim."Dondurmam nerede?"

"Eridi." yerdeki dondurmaya bulanmış poşeti gördüğümde gözlerimin dolmasına engel olamadım. "Onları niye buzluğa koymadın!"

"Geldiğimde kapı kitliydi , sanırım geç geldiğimden siz uyumuştunuz." sinirle dondurma poşetini alıp İan'ın yanına çıktım. Odasının kapısını arkamdan çarparak kapattığım için panikle kalktı. "N'oluyor?"

Elimdeki poşeti ona doğru sallayıp gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim."Nasıl vicdansız birşeysin sen!" yataktan kalkıp yanıma geldiğinde gözlerini açık tutmaya uğraşıyordu. "Özür dilerim ,uyuduğum için Nash'i içeri alama-"

"Banane Nash'ten , dondurmalarım neden bu halde! Git bana yenilerini al!" koşarak dolaptan çıkardığı tişörtü üzerine geçirirken aynı hızda merdivenleri inip evden çıktı.

***

Geri geldiğinde elinde iki tane dondurmalarla dolup taşan poşet vardı. Koşarak elindeki poşetlerden birine sarıldığımda arlarındaki mavi paketi gördüğünde göz yaşlarımı tutamadım. "Aman tanrım, bana ruffles mı aldın. Seni öpebilirmiyim."

Kollarını açarak bana sırıtmaya başladı."Sana herzaman için açığım güzelim."

"Ruffles la konuşuyorum. Sessiz ol biraz ,beni duyamıyor."

Kollarını iki yana sarkıtıp salondaki koltuğa uzandığında ben iki poşeti kucaklayıp buzluğa atmıştım bile.

***

Elime dondurmalardan birini alıp İan' ın yanına oturduğumda kafasını kaldırıp dizime koydu.

Dondurmayı bitirdiğimde aniden ayağa kalktığımda kafasıda aynı anda yere doğru kaymış vicudunu beraberinde götürmüştü. "Haber verebilirdin!"

"Biz niye okula gitmedik?"

" Okulun yan binasında yangın çıktığı için çökme tehlikesine karşı alan kapatıldı , okula giriş çıkış yapılamadığından 1-2 günlüğüne gitme şansımız yok."

Başımla merdivenlerden inen Nash'i onaylayıp tekrardan mutfağa gitmekle uğraşmamak için getirdiğim suyu yere düşürünce kaşlarımı çatarak İan' a baktım. "Toplasana?"

"Sen düşürdün."

Sızlanarak yere eğildiğimde büyük parçalardan başlayarak cam kırıklarını toplamaya başladım. "Burada senin kahraman gibi öne atlayıp 'Sana zarar gelmesine dayanamam ,cam kırıkları elini kesebilir. Bırakta ben toplayayım.' demeliydin."

"O kadar uzun bir cümle kuracağıma sana toplatıyorum işte ,ne kadar ideal bir kocayım görüyormusun. Herşeyden tasarruf ediyorum."

"Beyninden de etmen gerekmiyordu." homurdandığımda elimdekileri alıp kapının köşesindeki çöp kutusuna attım.

"Kahvaltı hazırlayayımmı?" Nash çaprazımızdaki koltuğa oturup bize döndüğünde panikle yerimden tekrar kalktım. "Ah, hiç gerek yok ,İan hazırlar bize. Değilmi İan?"

"Değil."

"Ahahah, kendi zeka çerçevesinde şaka yapıyor işte. Hadi gel seninle mutfakta konuşalım ."

Kolundan tutup onuda ayağa kaldırdığımda yavaşça peşimden mutfağa girdi. "Başbaşa kalmamızı istiyorsan böyle bahaneler üretmene gerek yok Mai." sırıtarak söylediği sözlerden sonra belimden tuttuğunda dirseğimi karnına geçirip birkaç adım uzaklaşmasını sağladım.

"Sen istemiyorsan Nash'le hazırlayayım o zaman."

Mutfaktan çıkarken kolumdan tutup yanına çektiğinde dengemi sağlayamayıp tezgaha tutundum."Biraz dikkatli ol Mai."
Kafamı inanmazca sallayıp raftan tabakları alıp masaya dizmeye başladım.

***

"Kahvaltıda pizza söyleyemezsin!"elindeki pizza kutusunu gözüme sokmak istercesine salladı."Pizzama hakaret edersen ruffles larını bitiririm."

Pizza kutusunu ittirip masaya oturduğumda o da koltuğa oturup elindeki dilimi yemeye başladı. Onu kovup Nash'le kahvaltı hazırladığım için bizimle kahvaltı etmeyi reddetmişti.

"Mai! Telefonun çalıyor."

Ashtonla olan olaylar aklıma dolduğunda mutfak kapısından kafamı uzatıp ona baktım. "Kim arıyor?"

"Annen."

Omuz silkip konuşmasını istediğinde tekrar yemeğime döndüm. Yaklaşık beş dakika sonra İan'ın kahkahasını duyunca tekrar mutfak kapısından kafamı uzattım.

Telefonuma bakıp gülüyordu. "Erkek seçimin mükemmel ,ama uyumuyorkende resmimi çekebilirdin. Ben her türlü yakışıklıyım."

Ekranı bana doğru çevirdiğinde bu sabah çektiğim resme baktığını gördüm. "K-kamerayı deniyordum iyimiymiş diye."

Hah ,sıkıyorsa inandır bu yalanı çocuğa ."Pek emin olamamış gibisin gel birdaha çek." üstündeki tişörtü çıkarıp koltuğun kol kısmına koydu.

"Bekliyorum."

***

Sabahki resmin üstüne birkaç resim daha çektiğimde keyifle sırıtmaya başladım. Kendisi demişti resmimi çek diye, niye çekmeyeyim ki?

"Resimlere bakabilirmiyim." Hera omzumun üzerinden telefona uzandığında cebime sıkıştırıp ona döndüm."Şarjım bitiyor ,sonra gösteririm. Hem ağzım kurudu ben bir su içeyim."

"Öpeyimmi geçer?" yanımdaki koltuğa uzanıp elime aldığım yastığı İan'a attım.

Tişörtünü köşeden alıp üstüne giyerken bir yandanda gülüyordu. "Tamam, tamam demedim birşey."

Biliyorum çok sıkıcı oldu ama uzun süredir bölüm atmadığım için hızlı hızlı yazdım. Asıl olaylar sonraki bölümde olacak sjsh , oy verirseniz sevinirim.

Psikopat Hırsız||n.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin