ep.2

22 4 13
                                    

"Kalkın ders başlayacak! Beş dakika kalmış!" Yan yataktan duyduğum ses yüzünden az kalsın çığlığı basacaktım. Yine mi sabah oldu lan!!
Çıldıracağım yemin ederim. Şu sabah dersleri beni deli ediyor deli!!

Yataktan güç bela kalkıp gözlerimi zar zor açmış ve uyku mahrumu gözlerimi sağda solda gezdirmiştim. Lanet olsun boynum tutulmuş-
Yatmadan önce yere attığım forma altını kabinde giyinip üzerime de siyah bi kazak çekmiştim.

Uykum var

Benden sonra kabine giren kişiyi umursamadan yatağımı istemeden de olsa düzmüş daha sonra ise yere attığım çorapları dolabıma koymuştum.
Temizlikçi abla her zaman şikayet edecek bir yol buluyor da!

Çantamı alıp odadan kimseyi beklemeden çıkınca önümü artık daha net görebiliyordum. Uykum biraz biraz açılmıştı çünkü.
Merdivenleri indiğim esnada omzuma dokunan el yüzüden az kalsın çığlığı bastığım yetmiyormuş gibi birde aşağı düşme tehlikesine girmiştim

"Cidden ne drama queensin jake!" Duyduğum sese başımı çevirirken yan sınıftan bir arkadaşı görmemle göz devirmiştim. "Salak salak el kol şakaları yapmayın bana! Hoşlanmıyorum"
Ses seda etmeden benim peşimden sınıfına ilerliyordu. Kaba çıkışacağımı tahmin etse de alıştıkları için muhtemelen ses etmemişti

İkinci kattan geçerken çalan zil yüzünden neredeyse kulaklarımı yok etmek istiyordum. Çok yüksek sesli cidden bir gün sağır olacağım!

Yavaş ve umursamaz adımlarla sınıfa girince etrafta aptal bir şey olmadığını anlayınca yerime oturup çantamı bir köşeye koymuş, daha sonra ise kitabımı hiç açmadan kafamı masaya koyup en sevdiğim uyuma pozisyonumu almıştım. Beni hiçbir güç bu uykudan uyandıramaz... uyandırmasında zaten bir zahmet.

...

"Jaeyun-ah! Kalk kahvaltıya inelim!"

Gözlerimi duyduğum sesin sahibini anlamaya çalışarak kırpıştırınca o hariç başka bir ses daha duyulmuştu.

"Hoon uyandırma! Çok sinirlenecek!"

Ulan şimdi sana inat insanlık hareketleri sergilemeyeni siksinler!
"Of ne olacak sanki kötülüğü için iş istedim! Aç kalmasın diye" onun mantıklı açıklamasını dinlerken artık neredeyse uyanmış ve kafamı tamamen kaldırmıştım.

"Hoon cidden sabah sabah ne bu enerji?"
"Hadi kalk kahvaltıya inelim"
Yerimden istemeden de olsa kalkıp peşine takılmıştım. Yemekhanedeki hiçbir zıkkım düzgün değil ki! Ekmek yiyeceğiz yine. Ama hoona hayır diyememiştim işte.

Konuşmaya başlayalı bir hafta olacaktı neredeyse biz geçen haftadan beri konuşuyorduk. O öylesine samimi takılıyordu ki bana kalbim çok tatlı hislere şahitlik ediyordu onunla ilk kez. Gerçek arkadaşlık gibi hissediyordum ama benim nasıl arkadaşım olabilir ki... eminim ki o da birkaç ay sonra benden nefret edip aynı diğerleri gibi uzaktan arkadaşlık yapmaya devam eder.

Ben yemek almadığım için kısaca sorular sormuş ve en sonunda ikimize de birer ekmek alıp küçük paketli reçelleri ceplemiş ve kolumdan sürükleyerek beni bu gürültülü yerden çıkartmıştı.

"Hepsi çok sesli sessizce yemek yemek nedir bilmiyorlar!" Hoon sitem eden sesiyle yemekhanenin kalabalık vede sesli olmasından şikayet etmişti. Bende pis ve kokuyor olduğunu öne sürdüğümde ise derin bir sohbet başlamıştı ikimizde anlamadan. Bahçede oturuyorduk ve götüm soğuktan donacak şimdi!

"Jake üşüdüysen hırkamı al" hırkasını bana verdiğinde zorla gülümsemiştim soğuktan donan elimle hırkasına uzanırken
"Sağ olun beyefendi çok kibarsınız" hırkayı kollarımdan geçirip fermuarını kapattığımda ise deterjan kokusu genzimi yakmış ama bir yerden sonra da çok güzel gelmeye başlamıştı.

Are you falling in love?/ JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin