ep.5

22 4 31
                                    

4 ay kadar sonra

Yatakhaneden sinirle çıkıp koridorun sonuna ilerlemeye başladığımda arkamdan seslenen kişileri umursamamıştım bile. Sadece duymak istemiyorum.

Onların yanında ağlayamam

Merdiven boşluğunda ağlayan kişiyi gördüğümde alayla gülümsedim.

İlgi manyağı aptal şey...
Yalnız kalmaktan deli gibi korkuyor...
Ne zannediyor ki? O öylece ağladığında insanlar ona yakın arkadaş olacak falan mı? Hayır... kitapta değiliz aptal.

Her gün beni kendinden daha çok nefret ettiriyorsun.
Ve senin yüzünden başım beladan çıkmıyor. Sana iyi davranmak zorundaymışım gibi hareket etmeyi kes.

Sinirle yumruğumu sıktığımda daha fazla tutamıyordum göz yaşlarımı artık.

Koşar adımlarla merdiven boşluğuna yöneldim.

Bıktım artık yaşam denen siktiğim döngüden.
Kafama sıkmak istiyorum. Herkes öylesine bunaltıcı ki...

Kapıdan geçerken çarptığım beden yere düşmüştü ama ben bunu bile umursamadan koşarak merdivenleri çıkmıştım.

Hiç sikimde değilsin düşen kişi.

En sonunda büyük kapının önünde oturduğumda sessizlik içinde düşen ilk göz yaşımla gerisi de hızla geliyordu.
Bütün hepsi teker teker elime düşüyor ve gözlerimi terk ediyordu acımasızca

"Hey! Jake sen misin?" Duyduğum ses ile derince iç çekmiştim.
Birileri geliyor...

Merdivenleri koşarak çıkan kişi yanıma ulaşmak için hızlı davransa da ulaşması biraz sürmüştü

Ama gelen kişiyi gördüğümde yutkunamamıştım.

"S-sunghoon?" Bedenim onun karşısında hayat bulmuş bir şekilde titriyordu.

Hayır sunghoon kriz anımı denk getirmemeliydin...

Kafamdaki sesleri susturmak iatercesine kendime daha sıkı sarılmış ve soğuk ellerimi sıkıca kendime geçirmiştim.

Tırnaklarım etime batsa da canım yanmıyordu. Kalbim sıkışıyordu sadece ve canım çıkana kadar ağlamak istiyordum.

Bağıra bağıra ağlamak istiyordum.

Şimdilik öyle bir şey yapamazdım ama

"Jake? Sensin o değil mi? Cevap versene gözükmüyorsun... neden yüzünü kapatıyorsun. Bana bak bir... kimsin sen?" Meraklı sesi karşısında kafamı kaldırıp dağılan saçlarımla ıslak gözlerimle ona bakıyordum

"Bir saniye, ağlıyorsun" hemen yanıma oturup elinde tuttuğu malzemeleri kenara koymuştu.

Git burdan hoon... ağlamak ve göz yaşları zayıflıktır.... beni görmeni istemiyorum.

"Neyin var?"
"Bıktım sadece... fazlaca daraldım ve... burdayım işte... ağlıyorum"
"Tanrım... neden ağladığını tahmin edebiliyorum sanki"

Ona dönüp karanlıkta ışıltıyla parıldayan gözlerine bakmıştım.
Çok güzeldi gözleri...
Öylesine umutla bakıyordular ki etrafa.
Ve benim aptal arkadaşlığımı hak etmiyordu. Ben umutsuzlukla doluyken kafamda intihar düşünceleri vardı ve kalbini kırmak istemeyecek kadar çok bağlanmıştım. Seviyordum işte

Bana sıkıca sarıldığında bende kollarımı etrafına dolamıştım.
Bu arkadaşlıktan uzak bir sarılma gibiydi.

Bunun farkındalığıyla belime sardığı kollarının arasında özgürce ağlamaya başlamıştım sonunda.
Kafamı boynuna gömüp hıçkırınca gözümden akan göz yaşları sayısızdı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 3 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Are you falling in love?/ JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin