Pazartesi 18.42
Bir kere daha çığlık attım. "ALLAH BELANI VERSİN BELİZ!" Diye bağırdım. Yetti yani!
Beliz boynunu önünde eğmiş alttan alttan bana bakıyordu. "Valla Yusuf'un orada olduğunu bilmiyordum!"
"Ay tamam be! Komşularım aşırı sesten şikayetçi olursa yeminim olsun ki sizi dava ederim!" Dedi İnci. Evet, onun evindeydik. Masamın üstündeki tabağa uzanıp ağzıma bir leblebi attım.
İnşallah boğulurum!
"Kızlar bişey deyin ya!" Dedim sıkıntıyla. "Şikayetçi ol diyeceğim, bunun için bir nedenin olması lazım. Sırf akşam yemeğine çıkıyorsunuz diye de şikayetçi olamazsın."
"Bence git, bir şans ver. Adam senin için öğretmen olmuş, tayin almış. Liseden beri hep peşinde koşmuş. Sırf sen gidiyorsun diye üniversite olarak onu seçmiş. Yani bi-"
"Kısacası takıntılı bir manyak!" Dedim. Belki biraz da yükseldim ama inişim saniyesinde oldu. Kalkan omuzlarım yine düştü, "ne yapıcam ben!!!!"
"Birşey olmaz kızım. Git gel işte." Dedi bayan avukat.
"Gitmesem?" Diye bir öneri sundum. "Ekme çocuğu ya!" Dedi Beliz.
"Sanki kırk yıllık sevgilim! Bana ne onun ekilmesinden!" Dedim sinirle.
Telefonum titreyince ağzıma bir leblebi daha atıp açtım.
Meriç Atakul: Nasılsın?
Telefonun şifresini yazıp bende yazdım.
Siz: Hiç iyi değilim:(
Meriç Atakul: Hayırdır?
Siz: Bir salak var
Siz: Yarın onunla akşam yemeğine gidicem
Meriç Atakul: Rahatsız mı ediyor seni?
Siz: Şu sen hayır deyince asla anlamayan ve sen evet diyene kadar direnen şahısları biliyorsun değil mi?
Meriç Atakul: Biliyorum tabii
Siz: Hah, işte onların milletvekili falan kendisi.
Meriç Atakul: Diyosun?
Siz: DİYORUM!
Siz: Deliricem, yarın gelip kapıdan alacakmış
Meriç Atakul: Ne yapsam moralin yerine gelir acaba?
Meriç Atakul:
Siz: Bismillahirrahmanirrahim
Siz: Tövbe Estağfurullah
Meriç Atakul: Keyfin yerine geldi mi bari?
Siz: Geldi geldi
Siz: Ay o ne
Siz: Diyerlerine birşey bırakmamışsın
Siz: Hem 2 metre hem yakışıklı hem asker (hemde kıdemli yüzbaşı yani) hem (tam bilmiyorum ama) kaslı(dır.)
Siz: Varda var varda var
Meriç Atakul: :)
Siz:
Siz: Şimdi çektim
Siz: Çillerimi kapatmadım evin içindeyim diye
Siz: Sen şey yapma onu
Siz: Sanki yokmuş gibi tamam mı?
Meriç Atakul: Ne güzel bakıyorsun sen öyle... Adın kadar masum.
Meriç Atakul: Çillerini sayasım geldi. Hepsini tek tek.
Meriç Atakul: Sıkılacağımı ve ya bıkacağımı düşünmüyorum.
Siz: Bence çok çirkinler
Siz: Leke gibi
Siz: Sanki kusur
Meriç Atakul: Eğer ki kusursa, ben kusurunu da sevdim.
Yüzüme istemsizce bir tebessüm yerleşti. Kızların karşıdan pis pis bana baktığını gördüm.
"Kim o? Bize neden hiçbir şey anlatmıyorsun?" Dedi İnci kıstığı siyah-kahve harelerinde kızgınlık vardı.
"Meriç" dedim mutlulukla. Kaşları çatıldı Beliz'in, "asker olan?" Dedi. Kafamala onayladım. Dudağının bir tarafı tembelce kıvrıldı, ve bir kaşı havalandı. "Ne yazdı?"
"Fotoğrafını attı!" Dedim neşemi koruyarak. Ve çillerimi de sevmişti!
İnci bir elini masaya bastırıp benim tarafıma atladı, Beliz de koşa koşa gelip kendini yanımdaki sandalyeye attı. "BAKİM!" Dediler aynı anda. Açmama fırsat vermeden kendileri alıp açtı.
"Hayt maşallah" diye övdü Beliz.
"Allah'ım eriyorum gari!" Dedi İnci. Şivesi gelmişti yine.
Abartmayın demeyi dilim kabul etmedi.