~1-Başlangıç~

7 2 2
                                    

Her zamanki gibi YN, köşe masasında oturmuştu. Önündeki fincanda soğumaya yüz tutmuş bir Americano vardı. Sessizliği seviyordu; etrafında akan insanların sesi ve kafenin hafif çınlaması onu rahatsız etmiyordu. Günün bu saatlerinde bu kafeye gelmek bir rutin olmuştu, çünkü burada kendini daha rahat hissediyordu—kimse ona karışmıyordu, sorgulamıyordu. Sadece kahvesi ve düşünceleriyle baş başa kalabiliyordu.

Ama o gün kafenin kapısı açıldığında her şey değişti.

Büyük bir arkadaş grubu, neşeli kahkahalar ve sohbetler eşliğinde içeriye girdi. Kafenin içinde yankılanan sesler bir anda huzuru bozdu. YN, gözlerini hafifçe devirdi ama yine de ilgisiz bir şekilde kahvesine geri döndü. Ancak, o anda birinin sesi daha dikkatini çekti—yumuşak ama enerjik bir kahkaha. İstemsizce başını kaldırdı.

Bangchan.

Arkadaş grubunun merkezinde, geniş bir gülümsemeyle konuşuyordu. Sanki tüm oda onun enerjisiyle dolmuştu. Ancak, arkadaşları gittikten sonra neşesi bir anda kayboldu. Sırtını sandalyeye yaslayıp derin bir nefes aldı. Gözlerinde bir hüzün vardı, sanki birkaç saniyeliğine dünyanın ağırlığını omuzlarında hissediyordu.

YN, bu ani değişimi fark etti. "Neşesi birden kayboldu," diye düşündü. Tam o sırada, Bangchan da YN'yi fark etti. Göz göze geldiler. İkisi de birkaç saniye durakladı; sanki zaman kısa bir anlığına durmuştu.

YN gözlerini kaçırmaya çalıştı ama başaramadı. İçinde bir şeylerin kıpırdadığını hissetti. Bangchan ise derin bir nefes alıp ona doğru hafifçe gülümsedi.

"Sen de buraya sık gelir misin?" diye sordu Bangchan, sesi sıcak ve samimiydi.

YN omuz silkti. "Her gün, sanırım."

Bir süre sonra, Bangchan masaya yaklaştı ve yanındaki sandalyeye oturdu. Sohbetleri sıradan başladı. Okul, iş, gün içinde yaşanan küçük olaylar... Ama konuşmanın akışı doğal ilerledi. Sanki ikisi de birbirlerini uzun zamandır tanıyormuş gibiydiler.

Bangchan arada bir uzaklara dalıyor, sonra hızla geri dönüyordu. YN de kendi içinde bir karmaşa hissediyordu ama bu karmaşayı dışarı yansıtmamaya çalışıyordu. Konuştukça, her kelimeyle biraz daha yaklaşıyorlardı birbirlerine. Bangchan’ın her sözü, her bakışı YN’nin kalbinde bir yere dokunuyordu. YN, birden fark etti ki… ona aşık oluyordu.
Konuşma ilerledikçe, YN'nin içindeki duvarlar Bangchan’ın sıcak yaklaşımıyla yavaş yavaş yıkılmaya başladı. İlk başta soğukkanlı ve uzak durmaya çalışsa da, Bangchan’ın samimi tavrı onu etkiliyordu. YN sigara içmek için dışarıya çıktığında, Bangchan da ona eşlik etti.

"Soğuk bir gün," dedi Bangchan, YN'nin sigarasından çıkan dumanı izlerken. Sesi hala yumuşaktı, sanki her kelimesi bir yarayı sarmak için özenle seçilmişti.

YN sigarasından bir nefes aldı, gözlerini gökyüzüne dikti. "Soğuk her zaman vardır. Alışkınım."

Bangchan hafifçe kaşlarını çattı. "Sanki... sen de bu soğuğu çok seviyor gibisin."

YN alayla gülümsedi. "Beni çözmeye mi çalışıyorsun?"

Bangchan başını eğip gülümsedi. "Sadece... seninle ilgili bir şeyler beni merak ettiriyor."

YN'nin kalbi, bu sözcükler karşısında hafifçe hızlandı. Ne olduğunu anlamıyordu ama Bangchan'ın varlığı onu rahatsız edici bir şekilde etkiliyordu. Yıllardır hissetmediği bir şeyler içini kaplamaya başlamıştı. Sigaranın dumanını dağıtırken gözlerini Bangchan’ın sıcak bakışlarına çevirdi.

"Sen neden buradasın?" diye sordu YN. "Yani... herkesle birlikteyken bu kadar neşeliydin, ama şimdi tamamen farklı görünüyorsun."

Bangchan, yüzündeki neşeli maskeyi yavaşça indirdi. Derin bir nefes aldı ve iç çekti. "İnsanlar... beni hep mutlu biri olarak görür. Hep güçlü, her şeyin üstesinden gelen biri. Ama gerçek şu ki... bazen kendimi çok yalnız hissediyorum."

YN, bu sözler karşısında şaşkınlıkla bakışlarını Bangchan’a çevirdi. Beklediği bir cevap değildi bu. Belki de beklemediği bir anda kendi yaralarına aynalık eden bir itiraftı bu.

"Yani," diye devam etti Bangchan, gözlerini yere dikerek, "kendimi kötü hissettiğimde, bunu kimseye göstermem. Çünkü ben, herkese yardım eden biri olmalıyım, değil mi?"

YN, kendi hayatındaki kaosu düşündü. Kimseye güvenmemeyi, kendini kapatmayı ve bu yükü yalnız başına taşımayı öğrenmişti. Fakat Bangchan’ın sözleri, içindeki bir şeyleri harekete geçiriyordu. Belki de bu yüzden onu farklı buluyordu. Onunla paylaştığı yalnızlık... tanıdık bir duygu gibiydi.

"Belki de," dedi YN hafif bir sesle, "bazen herkesin yardımcısı olmaktan yorulursun."

Bangchan başını kaldırdı, YN'nin gözlerinin derinliklerine baktı. Bir anlığına sessizlik hüküm sürdü, sadece etraflarındaki soğuk hava ve sigaranın dumanı vardı. İkisinin de içindeki kargaşayı anlamış gibiydiler, kelimelere dökülmemişti ama birbirlerinin acısını hissetmişlerdi.

Ve o an, YN de fark etti ki, Bangchan’dan etkilenmeye başlamıştı. İkisinin de kendilerine zarar vermenin yolları farklıydı, ama içlerindeki boşluğu dolduracak tek şey belki de birbirleriydi.

Bangchan hafif bir gülümsemeyle YN’ye baktı. "Sen de pek konuşkan değilsin ama... iyi bir dinleyicisin."

YN, başını eğip gülümsedi. "Fazla söze gerek yok, sanırım."

Bangchan derin bir nefes aldı ve yavaşça ayağa kalktı. "Sanırım gitmeliyim. Ama yine buraya geleceğim."

YN başını salladı, içindeki bir şeyin yavaşça kıpırdadığını hissetti. "Bekliyor olacağım."

Bangchan gülümseyip elini YN’nin omzuna hafifçe dokundurdu. "O zaman yakında görüşürüz, YN."

Bangchan kafeden çıkarken, YN yerinde kalmıştı, ama kalbi çoktan Bangchan’ın peşinden gitmişti. O andan sonra, ikisinin de hayatı asla eskisi gibi olmayacaktı.

Yarım kalan sigara - Y/N x Bangchan hayal etHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin