11

48 7 44
                                    

konser günü

happycat
geldim bennn
bekliyorum giriste

wowbin
geliyorum hemenn

Eunseok'un kalbi, mesajı görmesiyle çarpmaya başlamıştı. Gerginlikten nasıl duracağını, ne tarafa bakacağını bilemiyordu. Ellerini nereye koyacağı konusunda bile endişelendikten sonra çözümü ceketinin ceplerinde buldu.

Wonbin, hızlı adımlarla girişe doğru yürürken aradığı bedeni görünce olduğu yerde durdu. Eunseok... büyüleyici görünüyordu. Fotoğraftakinden çok daha yakışıklıydı. Özenerek seçtiği belli olan kıyafetlerinin üzerine giydiği siyah ceketi onu daha çekici gösteriyordu.

Wonbin, Eunseok'un etrafa attığı bakışlarını fark edince yürümeye devam etti. Bir süre sonra tam önünde durdu.

Eunseok, hemen dibinde duran bedeni görünce nefesinin kesildiğini hissetti.

"Selam, tatlı kedi" dedi Wonbin.

Eunseok, yanaklarının çok fena kızardığını hissediyordu.

"Tavşan!" diye karşılık verdi. İçindeki heyecana rağmen 'normal' davranmaya çalışarak Wonbin'e kollarını açtı.
Wonbin, ona açılan kolları görünce rahatça uzun olana sarıldı.

Çok kısa süren bu ilk sarılmanın ardından bir sessizlik oluştu. Wonbin, Eunseok'un utandığını anlayınca gülümsedi ve elinden tutup yürümeye başladı.

"Hadi, mısır alalım."

Wonbin, Eunseok'un elinden tutmuş, mısır satan bir tezgah ararken, Eunseok ellerine bakmaktan başka bir şey yapamıyordu. Bir süre yürüdükten sonra Wonbin, aradığı mısır tezgahını bulmuş ve iki küçük bardak mısır almıştı.

"Al bakalım. Konser alanına yürürken yiyebiliriz."

"Teşekkürler, tavşancık."

"Bugün kendi adımızı hiç kullanmayacağız, herhalde."

"İnan, hiç fark etmez. Bana istediğin gibi hitap edebilirsin."

Ellerindeki bardakları konser alanının girişindeki çöp kutusuna attıktan sonra konser alanına girdiler. Sadece yeni çıkmış bir cover grubunun konseri olduğundan pek büyük bir konser alanı değildi; boş ve geniş bir mekânda duran orta boyutta bir sahneydi sadece.

Eunseok, utandığı için Wonbin ile pek konuşamadığını fark edince konu açmaya çalıştı.

"Elindeki poşet ne?"

"Bunu henüz öğrenemezsin, tatlı kedi.
Biraz beklemelisin."

"Ya, hayır! Dayanamam ben şimdi."

"Dayanırsın, çok önemli bir şey değil."

"İyi, tamam. Ağır mı? İstersen ben taşıyabilirim. Söz veriyorum, sen izin vermeden içine bakmam."

Wonbin şaşırmış bir şekilde Eunseok'a bakıp gülmeye başladı. Gülerken elini Eunseok'un omzuna koydu.

"Eunseok, bu kadar panik olmayı bırak. Sorun yok, ben taşıyabilirim. Zaten çok hafif."

Eunseok, omzunda duran eli hissedince her şeyi unutmuş gibiydi. Ne ara ondan bu kadar etkilenmeye başlamıştı bilmiyordu. Ama bunun iyiye gitmediğinden emindi. Wonbin'in yönelimini bilmese bile, eski sevgilisinin erkek olduğunu biliyordu. Yine de bu, ona adım atması için yeterli cesareti vermiyordu. Arada benimle şakasına flörtleşmesi, benden hoşlandığını göstermez. Bana güvenmesi, beni güvende hissettirme çabası da benden hoşlandığını göstermez, diye düşündü, onun her bakışıyla yanıp kavrulurken...

Bir süre sonra ikili günlük hayattan, Eunseok'un üniversite hedeflerinden, evdeki hayatından ve çocukluğundan sohbet etmeye başladılar. Wonbin, kendini Eunseok'a açmak için doğru zamanı bekliyordu. Hayatı çok düzgün ilerlemiş birinin yanında yaşadığı acıları anlatırsa, kendini çok acınası hissedeceğini düşünüyordu.

Havanın kararmasıyla etrafı saran romantik led ışıkların parıltısı büyüleyici bir görüntü oluşturmuştu. Ama Eunseok'a göre, yanındaki güzel çocuğun parlak gözleri, bütün ışıklardan daha büyüleyiciydi.

Konserin başlamasıyla yanındakinin heyecanlı gözleri Eunseok'un gözleriyle buluşunca, Eunseok kalbinin ritminin değiştiğini hissetti. Wonbin'in "Başladı!" diyerek Eunseok'un kolunu sarsması, bugünün en şirin anısı olarak kalacaktı Eunseok'un hafızasında.

Birkaç şarkı sonra, Wonbin Eunseok'un koluna girip yerinde zıplamaya başlamıştı. Başka bir deyişle, Eunseok Wonbin'in zoruyla dans ediyordu ve bu durumdan oldukça memnundu.

Sonraki şarkı, "Fly Me to the Moon," çalmaya başlayınca birden ortam romantik bir havaya bürünmüştü. Birlikte dans eden çiftler, birbirlerine sarılan aşıklar arasında, kalpleri henüz birleşememiş Eunseok ve Wonbin, sadece yerlerinde sallanıyorlardı.

Wonbin, kafasını kaldırıp yanındakine baktığında bir şeylerin farkına vardı. Eunseok'u, onun haberi olmadan her detayına kadar incelemek istedi. Hem mükemmel bir insan olup hem de bu kadar iyi bir görünüşe sahip olmayı nasıl başardığını merak ediyordu.

Evet, Eunseok Wonbin'e göre mükemmeldi. Ulaşılamaz bir güzellikti sanki. Hissettiği karışıklıkla dolan gözlerini ondan aldı ve sahneye baktı.

"Geldiğiniz için çok teşekkür ederiz! Söyleyeceğimiz bu son şarkı, kavuşamayan aşıklarımıza yol gösterir umarım."

Son şarkı olduğunu öğrenen ikili üzülerek birbirlerine baktılar. Şarkının başlamasıyla tanıdık melodiyi duyan ikili bu kez şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerle birbirlerine döndüler. Onları birleştiren şarkıydı bu... "Kiss Me."

"Bizim şarkımız."

"Bizim şarkımız."

Aynı anda aynı şeyi söyleyen ikili kocaman gülümsemeye başladı, o an her şeyi unutmuş gibilerdi. Bulundukları konumu bile unutmuşlar gibi sadece birbirlerine bakmaya devam ettiler.

Bedenleri tamamen birbirlerine dönüktü. Aralarındaki mesafe, ortamın kalabalık olması yüzünden yok denecek kadar azdı.

Soğuk akşamın rüzgarı, Wonbin'in uzun saçlarını dağıtmıştı. Eunseok, o güzel gözleri tekrar görmek için parmaklarını Wonbin'in saçlarına götürdü. Karşısındakinin kirpiklerine kadar uzanan yumuşak saçları kenara kaydırdı. Wonbin, karnında oluşan tanıdık hisle ondan hoşlandığından emin oldu.

Tam o an, Eunseok'u öpmek istedi. Eunseok'un kendisinden etkilendiğinden emindi. Çok fazla panik olması, Eunseok'u yeterince ele vermişti zaten.

Eunseok, yüzlerinin biraz daha yaklaştığını fark etti. Bitmek üzere olan şarkının çok sesli ritmine rağmen sadece kalbinin delirircesine atan ritmine odaklanmıştı o an.

Ama öpmedi Eunseok. Sevdiğini öpemedi.
Bu büyüyü bozmak istemedi, korktu.
Wonbin'e göre bunun kötü bir anıya dönüşmesinden çok korktu.

Kiss me | EunbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin