BÖLÜM 14

107 12 1
                                    

Yeni bölüm geldiiiiii.

Belkide son defa kardeşimi görmüştüm. Kim bilir? Belkide o psikopat kardeşimi öldürücekti.

Ve ben yeniden ailemden birini kaybedicektim. Kardeşimi koruyamamak, güçsüz olmak beni yoruyordu.

Hayata karşı bakış açım çok değişmişti. Kardeşime bile. Ancak ona zarar gelmesin istemiyordum. Kim kardeşine zarar gelsin ister ki?

Ancak şuan elleri kolları bağlı bir şekilde sadece ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Bir gün belkide bu kadar düşünmekten dolayı kafayı yiyicektim. Gerçi şimdi de normal sayılmazdım?

O delinin kardeşimi nereye götürebiliceği hakkında düşünüyordum şimdi de. Aklıma tabikide hiç bir şey gelmiyordu.

Birden telefonumun çalmasıyla birlikte, hem ben, hemde bir kaç öğretmenden başka kimse olmayan okul koridorları irkildi.

Ses her tarafa yayılırken, ben kendime geldim. Numara başkaydı. Aklıma kardeşim geldiğinde, hemen açtım. "Buyrun?" dedim korkarak.

"Vay küçük tavşancık, bende iki saattir seni aramaya çalışıyorum, şansa bak ki, telefon numaran kardeşin sayesinde telefonumda var" dedi alaylı tonda.

Gözlerimi sıkı-sıkı kapadım. Ağlamamak için. "Arka bahçeye gel" dedi emir verir gibi. Arkadan kardeşimin, 'gelme' diye ağlamaklı sesini duysamda umursamadım.

"Eyer gelmezsen, kardeşinin kellesini koparır sana paket edip, yollarım, haberin olsun!" dedi ve kapattı. Zaten gidicektim. Yerimden kalktım ve korkarak, ve bir o kadar da herşeye hazırlıklı bir şekilde arka bahçeye doğru ilerledim.

"Bak buraya kim gelmiş, küçük tavşancık" dedi o mide bulandırıcı sesiyle. Arkamı döndüğümde kardeşimin başında durmuş bir elinde bıçak, bir elinde silahla birlikte ona doğrultuyordu.

"Gel korkma, sana iki seçenek sunacağım," dedi rahat tavırla ve bir o kadar alayla, yutkundum. Etrafıma baktığımda, Masalın burayı bulma olasılılığını düşündüm.

"Gel buraya!" diye bağırdı bu sefer. Ona baktığımda, okul kıyafetleri dağılmış, gözleri o maddelerden dolayı kızarık, dalgalı saçlarının dağını olduğunu gördüm.

Tekrar yutkunup, onlara doğru yaklaştım. Zehra gözümün önünde ağlamaya başlamıştı. Güçsüz olmak, gözlerimi kaçırmama sebep oldu.

"Şimdi, sen akıllı kızsın, ama kardeşin sana benzememiş ki, ondan istediğim şeyleri getirmedi. Şimdi sana iki seçenek, hatta üç seçenek sunacağım, ya bana onlardan bulup getirirsin şu salak kardeşini sana veririm, ya da elimdeki iki aletten birini seçersin onu öldürürüm. Seçim senin" dedi alayla gülerek.

Onlara dokunmam haramdı. Benim gibi insanların, hatta müslüman insanların öyle şeyler kullanması, hatta dokunması bile haramdı!

Bu adam delirmişti ancak kardeşimi kurtarmak için şuan günah bile işlerdim. Yeter ki, kardeşim kurtulsun.

"Eee çok mu düşünüceksin?" dedi ve birden bıçağı kardeşimin boğazına dayadı. Zehra şiddetle ağlamaya başladı. Bende korktuğum için bir adım daha onlara yaklaştım.

"Sana diyorum!" dedi bağırarak. Ürktüm. Derin nefes aldım. Bu sefer silahıda kafasına dayadı.

Gözleriyle kardeşimi işaret ediyor, cevap vermemi bekliyordu. Korkudan ellerim titrerken, birden bir silah sesi patladı.

Gözlerim kendiliğinden kapanırken, vurulan kişinin ben olma ihtimalini düşündüm.

Acaba herşey bu kadar kolaymıydı? Bir silahın öldürmesiyle, birlikte herşey den kurtulucakmıydık? Hayır. Çünki öldüğümüz zaman, hayat daha yeni başlayacaktı.

Yazım hatalarım ola bilir, kusura bakmayın. Düzenlemeden atıyorum. Oy verirseniz sevinirim.

ZIT KUTUPLAR | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin