0.1

621 77 143
                                    

Sinan'ın elini tuttuğu an pişman olmuştu Seyran ama ne yaptığının farkında bile değildi zaten. Algıları kapanmış gibiydi. Ferit'in söyledikleri teker teker zihninde yankılanıyordu.

Ne yapacaktı?

İki yıl Ferit'i görmeden yapabildim, şimdi de yaparım, diye geçirdi içinden. Ama aynı şehirlerin içindeyken yapamayacağını çok iyi biliyordu.

Dürtülmesiyle başını çevirdi ve kendisini çatık kaşlarla izleyen Sinan'ı gördü. "Sen," dedi Sinan şüpheli bir sesle. "Sen emin değilsin Seyran. Sen istemiyorsun?" Karşısındaki kadının kızaran gözleri, durgun hali onu bu düşünceye itmişti.

Seyran cevap veremedi. Dili tutulmuş gibiydi. Öylece baktı Sinan'ın yüzüne.

"Seyran," dedi bir kez daha Sinan. "İstiyor musun, istemiyor musun?" Diye yineledi sorusunu. "Bir cevap ver bana konuş! O şerefsizle nasıl konuştuysan benimle de öyle konuş!"

"Düzgün konuş Sinan!" Dedi Seyran zorlukla çıkardığı sesiyle.

Sinan kahkaha attı. Ama dışarıdan korkunç görünüyordu.

Seyran bir adım geriledi korkuyla. Son birkaç gündür Sinan'ın davranışları korkutucu bir hal almıştı ve bu onu korkutuyordu. Kendini koruma ihtiyacı hissediyordu.

"Benden koruyor musun?" Dedi Sinan bu sefer. Seyran'ın üzerine doğru bir adım attığında Seyran yine geriledi. "Korkuyor, benden korkuyor." Dedi kendi kendine. Bir kahkaha daha attı. Sonra yine ciddileşti. "Ama o piç seni korkutmuyor Seyran! Ondan korkmuyorsun ama!"

Seyran korku içinde eliyle elbisesini sıktı. Sinan karşısında sinir krizi geçiriyordu ve böyle bir durumla ilk defa karşı karşıyaydı. Nasıl davranması gerektiğinden emin değildi.

"S-Sinan, bak sakin ol. Tamam mı? Sakin ol. Eğer sakinleşmezsen hem kendine hemde bana zarar vereceksin."

Sinan ise Seyran'ın söylediklerini duymamış gibiydi. Ağır adımlarla Seyran'ın üzerine doğru gittiğinde Seyran'ın adımları da geriliyordu.

"Sinan y-yapma. Korkuyorum bak." Dedi Seyran titreyen bir sesle. En son sırtını duvara çarptığında sıkıştığını anladı. Sinan tam önünde durduğunda aralarında ki mesafe yok denecek kadar azdı ve Seyran bu durumdan oldukça rahatsızdı.

"Korkuyorsun benden, öyle mi?"

Seyran cevapsız kaldı.

"Seyran bana cevap ver! Susma!" Diye bağırdı Sinan.

Seyran yine sessiz kaldı. Yumruklarını sıkıyordu. Çaresizdi.

Sinan ani bir hareketle elini kaldırdığında Seyran refleksle elini havada yakaladı. Dehşet içinde Sinan'a bakarken içinde bulunduğu durumun şaşkınlığını yaşıyordu.

Sinan ne yaptığını fark ettiğinde pişmanlıkla elini indirdi. "Seyran bak çok özür dileri-"

"Sen bana vuracak mıydın Sinan?" Dedi Seyran dehşetle.

"Bak hayır-"

"Elini tutmasaydım bana vuracaktın." Şaşkınlığını üzerinden atamıyordu bir türlü.

"Bir dinle beni-" diyecekken bir kez daha sözünü kesti.

"Ne dinleyeceğim ya ben seni!" Diye bağırdı Seyran. "Bana el kaldırdın sen vurmak için! Eğer tutmasaydım tokat atacaktın! Bunun nedeni mi var! Ne anlatacaksın sen bana!" Burnundan soluyordu. "Bitti Sinan! Tamam mı? Bitti! Boşanacağız! Zaten bu evlilik en başından hataydı." Eliyle sertçe itikledi Sinan'ı ve gitmek için hamle yaptı. Masanın üstündeki çantasını alıp gidecekken Sinan kolundan tutup durdurdu ve kendine çekti. Seyran ise onun tutuşundan kurtulmak için çırpınıyordu.

TELAFİ || Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin