GİRİŞ

381 46 51
                                    

Anlamıyor musun?
Gökyüzü güneş olsa
Sensiz karanlıktayım
Ümit Yaşar Özcan

YAZIM TARİHİ
29.09.2024

YAYIM TARİHİ
12.10.2024

Başlama tarihinizi yazabilirsiniz

DEMİR KALP

Kimsesizdim. Kimsesizdik. Öksüz ve yetimdik. Ailemiz bizi istememişti. Terk edilmiştik. Hayat hikâyelerimizi bilmiyorduk. Adımızı bir başkası koymuştu, biz gerçekte kimdik? Hiçbir zaman cevabını alamayacağım o soruyla karşı karşıya geldim. Ben kimdim? Gerçek kimliğim kimdi? Annem niye beni çöp konteynerının içine bırakıp gitmişti?

Babam kimdi?

Ben Efide.

Efide kalp demekmiş...

İsmimi beni yetimhaneden alan koruyucu ailem koymuştu. Kimliğim vardı ama kayıtlarında gerçek kimliğim yoktu. Tek bildiğim şey adım ve soy adımdı.

Ezberimin kötü olmasına rağmen soy ismimi ezberlemiştim.

Efide Yılmaz.

Daha on bir yaşında sokaklara düşmüş o kızdım, hayat beni küçük yaşta sokağın çıkmaz sokaklarına tek başına bırakmıştı.

Okula gitmek yerine sokak çocuklarının mahzen dedikleri o mahalleye geldim, küçük adımlar atıyordum. İstanbul'un görünmeyen tarafında yaşıyorduk.

İstanbul gündüz ne kadar güzelse gece de bir o kadar korkutucu ve soğuktu.

Elimdeki ekmek arası köfteyi bir teyze vermişti. İlk defa bana biri köfte vermişti. Adını daha önce çok duymuştum fakat yeme gibi bir fırsatım asla olmamıştı, olamazdı.

Kuytu köşede bir sokağa girdiğimde kaldırıma doğru oturdum, çok acıkmıştım. Kağıdı açıp ekmeğin arasındaki köfteye baktım iştah açıcı görünüyordu. Küçük bir ısırık köfteden yerken etrafıma bakındım.

Aptal çocuklar gelmeden hemen buradan gitmeliydim, bir yıldır sokaklarda kalıyordum. Her sokağa girip çıkan bir kız çocuğu olarak aşırı temkinli olmam lazımdı.

Çünkü sokaklar sana hiçbir zaman acımazdı.

Ekmeğime ısırıklar atarken ayak sesleri duysam da şu an tek isteğim ekmek arası köftemi bitirip buradan uzaklaşmaktı.

Ağzımdakini çiğnerken birkaç kişinin gölgesini üzerimde hissettim. Başımı dikleştirdim, üç tane benden yaşça büyük erkek çocuğu etrafımı sarmıştı.

Ortadaki çocuk bakışlarını ekmeğime sabitlenmişti. "Onu bize ver." dedi, kafamı iki yana salladım. Bu benimdi ben de onlar kadar açtım.

"Benim ekmeğim bu, gidin buradan." derken oldukça sinirli çıkmıştı sesim.

"Onu bize vereceksin bücürük." Biri elimden hızlıca ekmeğimi çekince bende hızlıca ayaklandım ve sert adımlarla ona yaklaşıp ayak ucunda durdum. "O BENİM YEMEĞİM VER HEMEN BANA!" diye bağırdım öfkeyle yüzüne doğru.

Bana alttan bir bakış attı boyu benden kat kat daha uzundu. Ama ben hakkımı her türlü savunacak adaletsizliğe boyun eğmeyecektim. Hayat küçük yaşta beni sokağa düşürmüştü.

Ekmeğimden ısırık aldığında,"O BENİM YEMEĞİM!" Eline doğru uzandığım an beni omuzumdan ittirdi, dengemi koruyamadığım için sırt üstü yere doğru düşmüştüm.

"Başka yemeğin var mı bücürük?" diye sordu ortada duran kara gözlerini bana diken çocuk.

"Var! Hem de çok var, ama size vermem piç çocuklar sizi!" diye bağırdım öfkeyle. Ekmeğimi bölüştüklerinde üç çocuk da hızlıca ekmeğimi gözlerimin içine baka baka yemeye başladılar, gözlerimden yaşlar geldiğinde öfkeyle ağlamaya başladım.

Hızlıca tekrar ayaklanıp üçünün de kirlenmiş suratlarına baktım. Hâlâ gözlerimden yaşlar geliyordu. "Ne oldu bücür? Sende ne sulu gözsün iki ekmeğini ısırdık diye ağlıyorsun." Bunu diyen sarı kapşonlu çocuğa doğru ilerleyip karnına yumruk attım. Fakat küçük yumruğum hiçbir işe yaramadı. "Bana yemeğimi geri verin!" diye gür sesimle tüm mahalleyi inlettim.

Sarı kapşonlu çocuğa bu sefer dizimle bacağına doğru tekme attığımda bedenim hızla yere doğru savruldu. Yere düştüğüm an hepsi hücum eder gibi üzerime doğru yürüdüler. İlk defa dışarıdan korktum, ben bir kız çocuğuydum ve güçleri yaşça küçük kız çocuğuna mı yetiyordu?

Darbeler peş peşe gelirken, "Yapmayın... Vurmayın bana..." diye yalvarmaya başladım. Onların kahkahasını durduran ses başka bir erkeğe aitti.

"BİR KEZ DAHA TEKME ATARSANIZ SİZİN AĞZINIZA SIÇARIM OROSPU EVLATLARI!" Sesin sahibini dinlemeyen sarı kapşonlu çocuğu hayal meyal hatırlıyordum, artık tüm gücümü yitirmiştim.

Sonrası kavga sesleri ve benden yaşça büyük birinin bedenimi kucaklamasıydı. Her şeyi hayal meyal hatırlıyordum, canım çok yanıyordu.

"Nereye götürüyorsun beni?" diye sordum can havliyle. Yabancılarla konuşmak en son yapacağım şeydi.

"Mahzenime."

"Evine mi? diye sordum kısıkça.

"Evet evime." Duyduğum o ses, benden yaşça büyük birinin sesiydi. Ve o sesin sahibi benim hayatımı kurutan bir masal kahramanı oldu.

Benim hikâyemi yazan ve kalemi eline alan tek insandı.

Adını bilmediğim, o çocuk benim hayatım olacaktı. Ya da çoktan olmuştu...

MERHABA YEP YENİ KURGUM DEMİR KALP'LE KARŞINIZDAYIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ ❤️

MERHABA YEP YENİ KURGUM DEMİR KALP'LE KARŞINIZDAYIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KİTAP: YETİŞKİN OKURLAR İÇİNDİR. CİNSELLİK, KÜFÜR-ARGO, ÖRGÜT, KÖTÜ DAVRANIŞLAR, ŞİDDET, KAN VARDIR!!!

YAŞI KÜÇÜK OKURLARIMIN OKUMASINI TAVSİYE ETMİYORUM

DEMİR KALP Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin