17 2 5
                                    

°İmkansızlar her zaman öyledir, illaki bir olay imkansızlığı sağlamaya devam eder.°

-

"Ama çabuk yoruluyorsun Sarışın."
Ellerini dizlerine dayadı Jeongin, nefesini düzene sokmaya çalışırken.
"Sabahtan beri peşinden koşuyorum olmuyor ki, hızlısın işte yakalayamıyorum."
Kaşları çatıldı Changbin'in, hazır durmalarını fırsat bilip Changbin'i koltuğa itip, düşürmüştü ve üzerine çıkıp gıdıklamaya başlamıştı.
"Ha-HAYIR GIDIKLAMA!"
Kahkahalarının arasından zar zor konuşmuştu.
Gülmeye devam ederek gıdıkladı Jeongin, koca evde sadece ikisinin kahkaha sesi vardı. Bir süre sonra durdu, derin nefesler almaya başladı Changbin. "Tamam yeter öldüm ben."
Onun üzerine uzandı Jeongin, kafasını Changbin'in göğüsüne koydu.
"Bende."

Gözlerini kapattı Sarışın, Onun saçlarını okşadı Changbin.
"Seni seviyorum Sarışın."

"Bende seni seviyorum Changbin."
12 yılın ardından ilk defa karşılık vermişti, gözlerini geri açtı ve saçlarını okşayan kişinin yüzüne bakarak sevimlice gülümsedi.
Changbin'de gülümsedi ve çenesini nazikçe tutarak dudaklarına yapıştı sevdiğinin. Anında da karşılık aldı, belinden tuttu ve iyice kendisine çekti Sarışını.

¬
¬
¬

"Patron, bunları Eun-Suah topladı Sana. Bana dediki 'Bangchan Amca dün hastaydı, bende moreli düzelsin diye çiçek topladım'"
Koltukta doğruldu Patron, Jeongin ve Changbin'in oturabilmesi için yer tanıdı. Patronunun yanına oturdu Changbin, çiçekleri uzattı. Bir süre korumasını izledi Bangchan, ne yapmışlardı Onun oğluna?
"Changbin..." Kafasını tutup göğsüne bastırdı Onu, gözlerini kapatarak gözyaşlarını saldı. Changbin, gerçekten Onun için farklıydı.
Saçına öpücük bıraktı korumasının, gözyaşları gittikçe arttı.

Arkasını döndü Jeongin dudaklarını birbirine bastırarak, çok büyük vicdan azabı çekiyordu.
"Patron ne oldu? Beğenmedin mi?
Oysaki Kızım en güzellerinden toplamıştı..."

"Hayır çok beğendim, bayıldım hatta... Ben bunları ömrümün sonuna kadar saklayacağım..."
Gözyaşlarını sildi ve Changbin'i kendisinden ayırdı, eliyle Changbin'in gözüne gelen saçlarını geriye taradı ve kızarmaya başlayan gözleriyle baktı yüzüne.
"Ne yaptılar oğlum sana? Sen böyle değildin? Changbin sen benim evladım gibisin, ne oldu lan sana?"
Ağlaması arttı Patronun, ilk defa Bangchan'ı böyle ağlarken gördü Changbin. Şaşkınlıkla donakaldı, bir süre Patronuna baktı. Ardından konuştu. "Ne olmuş ki Patron? Her zamanki kaslı korumanım işte?"

Akan gözyaşlarıyla gülmeye başladı Patron, oğlu eskisi gibi değildi.
"Öylesin Changbin..."
Ellerini indirdi ve çiçeği aldı ardından ayağa kalkıp mutfağa yöneldi.
"Sarışın, Patron niye böyle ağl-
Sana ne oldu?"
Arkasını dönmüş ağlayan Sarışının, çenesini tutarak kendisine bakmasını sağladı. Hemen elleri ile sevdiğinin yüzündeki gözyaşlarını sildi, endişelenmeye başladı.
"Birşeyim yok, sadece senin Patronun öyle ağlayınca duygulandım."

"Bende ağlayayım mı?"
Hâlâ gözyaşlarını siliyordu, yanağına öpücük kondurdu.
"Hayır döverim yoksa!"
Changbin'e sarıldı Sarışın, gülmeye başladı Changbin. Kendisine sarılan bedene sarıldı, boynuna öpücükler kondurmaya başladı. "Şşt, tamam Patronun görecek." Kafasını olumsuz anlamda sallayıp öpmeye devam etti, Jeongin'i koltuğa yaslayıp Onun üzerinde doğrulurken.
Seo Changbin böyleydi işte, herşeyi hatırlıyor, herkesi biliyor ama normal hâli sadece Sevdiği kişi için aktif oluyordu. Öpücük sesleri duyulmaya başladı, Jeongin ellerini Changbin'in siyah tutamlarına daldırdı.

Take A Shoot ✔ JeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin