-2-

16 3 0
                                    

Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda günışığı gözlerimi yakıyordu.Hafif doğrulmamla birlikte, güneşin yeni doğduğunu fark ettim.
Yataktan kalkıp,pencereye doğru yürüdüm.Perdeyi araladığımda gördüğüm ilk şey durgun denizdi.Manzara buradan o kadar güzeldi ki,saatlerce oraya bakabilirdim.

İçimdeki bir anlık cesaretle,hemen dolabıma doğru yürüdüm.Elime geçen ilk mayoyu ve plaj elbisesini alıp banyoda üzerime giyip, çantamı aldım ve kimseyi uyandırmamaya çalışarak evden çıktım.

O kadar tatlı bir rüzgar esiyordu ki, bir an kendime gelemedim.

Kocaman adımlarla plaja doğru gidiyordum.Muhtemelen Pars uyandığında bana kızacaktı."Ona Haber Vermediğim İçin"
Ama o kimdi ki? Sadece bana göz kulak olacaktı.Zaten işte bunun için kızacaktı.

Ayağımı sıcak bir şey yaktığında plaja geldiğimi anladım.
Sabahın bu saatti olduğundan bütün şezlonglar boştu.Denize en yakın olana gidip eşyalarımı koyup üstümdeki elbiseyi çıkardım.
Ve koşar adımlarla denize doğru ilerledim.

-Bu saatte kendimi hep yalnız zannederdim.

Arkamı hızlıca dönüp kim olduğunu kestirmeye çalıştım.Acaba dün tanıştığım çocuklardan biri miydi?

-Tanıyamadım? Kimsin?

-Tabii tanımazsın.İlk defa görüyorsun çünkü.Ben Utku.

Uzattığı ele bir süre bakıp artık karşılık vermem gerektiğini hissettip bir tebessümle elini sıkıp sadece "Dolunay" diyebildim.

-Memnun oldum Dolunay.İsmin çok güzelmiş.Kızım olsaydı adını kesin Dolunay koyardım.

Yine sadece tebessümle yetindim.Muhtemelen Pars bizi bu halde görse çocuğu döverdi.Hemde onun karşısında sadece mayo ile duruyordum ve utanmaya başlamıştım.

-Sen pek konuşmayacaksın galiba gideyim ama aklından çıkmasın,ben cankurtaranım burda. diyerek az ilerideki kırmızı klübeyi gösterdi.

-Teşekkürler.Boğulursam haber veririm.

Diyerek iğrenç bir cümle kurdum.Ne diyordum ben? Durumun saçmalığının farkına vararak ikimizde gülmeye başladık.

-Ben üşüdüm.Eve gideyim.Evdekiler merak edecek görüşürüz Utku.

Göz kırparak klübeye doğru ilerledi.

~

Eve doğru yürürken yüzümde aptal bir gülümseme vardı.Nedenini bilmediğim,bilemediğim.

-Nerdesin kızım sen? Ya Pars uyansaydı? Ne diyeceğimi bilemedim!!
-Canım sahile inmek istedi ve indim.Var mı itirazı olan?
-Tabii ki yok. Ama.. Bir saniye senin bu yüzünün halini kime borçluyuz?
-Ne varmış yüzümde?
-Görmüyorsun galiba.Yanakların kıpkırmızı ve gelirken habire gülümsüyordun.Kiminle konuştun bakayım?
-Yok bir şey ya! Diyerek sinirli sinirli merdivenlerden odama çıktım.

Pars hala uyuyordu.
Odama girip kapıyı sinirle çarptım. Ne oldu yani şimdi diyerek aynaya baktım.Gerçekten kıpkırmızıydı.Elime fondöten alıp iyice sürdüm.İdare ederdi artık.

Kendimi yatağa atıp, bu aptal düşüncelerden kurtulmak için yarıda bıraktığım kitabı alıp okumaya başladım.

~

Kahvaltıyı Güneş'in arkadaşları ile bir sahil kafede yaptık.Yine Pars dibimdeydi ve bu canımı sıkıyordu.
Ceren'in delici bakışları hala üzerimdeydi.
Kumsal ve Ilgaz kahkahalarla bir şey konuşuyorlardı.Tutku elindeki romanı okuyor,Semih ise telefonunda hararetli bir şekilde bir şeyler yazıyordu.Güneş ise yan masadaki çocuklara bakıyordu.

Yani yine Pars'la ben boştaydık.
Masadaki boşta kalan sandalyenin çekimlesi ile ürkerek soluma döndüm.
Bir çocuk oturmuş; boynunda bir düdük vardı.
Bu Utku'ydu.

-Ah,Dolunay sana söylemeyi unuttuk,bu Utku.Tutku'nun ikizi. O da bizim tayfadan.Ama şu cankurtaranlık dolayısı ile pek aramıza katılmıyor.

-Biz zaten tanı...

-Öyle mi? Selam Dolunay ben Utku.Tanıştığımıza memnun oldum.

Ona "delimisin?" dermiş gibi baktığımda o da bana "anlatacağım" dermiş gibi baktı.

Elimizi 2. Defa sıktığımızda Pars'la göz göze geldik.O da "sonra görüşeceğiz" dermiş gibi bakıyordu.İnsanların gözlerini okumakta gerçekten çok başarılıydım.

-Bende Pars.Dolunay'ın kuzeni olurum.
-Merhaba Pars.Memnun oldum.
Derken değişik bir şekilde birbirlerine ters ters bakıyorlardı.

Bu gerginliği anlayan Güneş hemen araya girip;"Ee hadi millet burada böyle mi oturacağız? Hadi kalkın sahile!"
Dedi.

Güneş'in sözleriyle herkes tek tek ayaklanıp söylene söylene sahile doğru yürümeye başladı.

~

"Bence voleybol oynayalım,en iyisi"
"Bence denizde deve güreşi yapalım"
"Bence herkes kafasına göre takılsın.Kimse kimseye bağlı değil"

Bunu söyleyen Tutku'ya minnet dolu bakışlarımı ilettim.Çok haklıydı.

"Aaa olmaz öyle.Eğlenmeye geldik şuraya.Haydi ıslak kumda voleybol en iyisi.Hanımlar haydi sizi bekliyoruz"

Semih,ısrarcı olduğu kadar tahmin ettiğim üzere iyi voleybolcuydu.Bu kadar istemesini başka bir şeye bağlayamazdık değil mi?

Ve böylece herkes söylene söylene ayaklanıp plaj voleybol sahasına doğru ilerlemeye başladı.

"Şimdi takımları açıklıyorum. Ben,Güneş,Pars,Ceren bir takım Dolunay,Utku,Kumsal,Tutku bir takım. Ilgaz'ın belinde bir problem var o hakem olacak.Haydi herkes yerine!"

Doğru tahmin etmişim.Semih'in kesinlikle voleybolla bir ilgisi var.
Ama, Voleybol konusunda kendime güveniyorum.12 yaşımdan beri ilgilendiğim için,kimsenin beni kolay lokma sanmaması lazım.

Ve maç, Tutku'nun attığı servis ile başladı. Felaket bir atıştı ki,karşı sahaya bile geçmedi.

Herkes gülüyordu.Tutku dahil.Anlaşılan herkes birbirine saygılıydı.

Ve top karşı tarafa geçti.
Semih'in attığı müthiş servisi manşet ile karşılayıp Utku'ya yolladım Utku'da parmak pas ile tekrar bana yolladı.Ben de sert bir smaç bastım ve kimse karşılayamadı.
Ve baam sayı bizim.Herkes bana gelip sarıldı.

Maç bu şekilde ilerledi. İlk seti biz aldık,ikinciyi de onlar aldı. Son setide Tutku yüzünden alamadık.
Ama bir önemi yok.Hepimiz eğlenmiştik.

Gerçekten bu arkadaş ortamını çok sevmiştim.Yaz güzel geçeceğe benziyordu.

~
Yorumlarınıza ve oylarınıza ihtiyacım var.

Yazın Aşk BaşkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin