Ufacık Bir Not^^: Hikayenin adı İslami kıssalar olsa da bazen güzel, beğendiğim hikayeleri de sizinle paylaşacağım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar :)))))
Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'ı fethettiğinde bir süre orada kalır. İdareyi eline alıp kendi hakimiyetini yerleştirmek için bu elzemdir.
Bu sırada bir çadırda kalıyor. Çadırı süpürüp temizleyen, yemeği yapan Mısırlı Bir Cariye vardır ki, Yavuz Selim Han sabah çıkınca, cariye geliyor, akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlayıp gidiyor, akşam olunca da Yavuz Selim Han çadırına dönüyor.
Cariye nasıl olduysa bir kaç defa Yavuz Sultan Selim Hanı görür ve Ona Aşık olur. Lakin umutsuz bir aşk. Zira bir tarafta koskoca Cihan Padişahı Halife-i Rûy-i Zemin, diğer tarafta basit bir cariye...
Fakat cariyenin aşkı dayanılmaz boyutlara ulaşıp da kalbine sığmaz hale gelince, ne yapacağını bilemez halde Halifeye açılmaya karar verir. Lakin aradaki uçurum cariyeyi iyice çıkmaza sokar ve kararsız hale getirir. Bir yandan aşkının dayanılmaz baskısı, diğer yandan aradaki devasa farkın kendini engellemesi arasında bocalayan cariye Halifenin karşısına çıkma cesaretini kendinde bulamadığından, ' yazıyla ilan-ı aşk etmeye' karar verir. Ve üç kelimelik bir not yazarak Halife hazretlerinin yatağına bırakır. Notta sadece üç kelime yazılıdır:
"Derdi olan neylesin?"
Akşam çadırına gelip de yatağının üzerinde küçük bir kağıt parçası bulan Yavuz Sultan Selim Han, kağıdı okuyunca bu notu yazanın, çadırını süpüren cariye olduğunu anlar. Ve kağıdın arkasına cevabını yazar:
"Derdi neyse söylesin."
Kağıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Bir müddet sonra Cariye temizlik için çadıra geldiğinde ilk iş olarak kağıdı arar. Kağıdı bıraktığı yerde duruyor bulur. Kaparcasına kağıdı alıp okuduğunda heyecanı bir kat daha artar. Halifenin cevabından cesaretlenen cariye, kağıdı çevirip dünkü notunun altına şu cümleyi ekler:
"Korkuyorsa neylesin?"
Akşam olur. Halife çadıra döner. Kağıdı okur ve cevabı yazar:
"Hiç korkmasın söylesin."
Sabah bu cevabı okuyan cariye artık kararını vermiştir: Aşkını bu akşam halifeye söyleyecek. Ne olacaksa olsun artık. Ve o gün temizliği bitirdiği halde gitmeyip Halifeyi beklemeye başlar. Yavuz Sultan Selim Han akşam çadıra dönünce cariyeyi kendisini bekler bulur. Cariye, Halifeyi görünce hemen ayağa kalkıp temenna durur. Yavuz Selim Han "Buyurunuz, sizi dinliyorum" deyince, cariye tüm cesaretini toplamaya çalışırken, titreyen ellerini gizlemek için elleriyle dirseklerini tutarak kollarını kavuşturur. Heyecandan yüzü kıpkırmızı olmuştur. Kalbi yerinden fırlarcasına atarken, titrek ve mahcup bir sesle:
"Efendim..." der. "Cariyeniz... Size..." ve cümlesini tamamlayamadan yığılıp kalır.
Kalbine sığmayan aşkını söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyenin, bu tertemiz aşkı karşısında Koca Halife gözyaşlarını silerek etrafındakilere şöyle der:
"Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda olur ve o yolda ölür."
Ve O Cariye şehit oldu. =)
Bende aşkı düşünüp sonradan fark etmiştim.
Gerçek Aşk... Allah için sevip, o yolda ölmektir....
Allah bizi de gerçek aşık olanlardan eylesin. :))
Allah'a Emanet Olun. ^_^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSLAMİ KISSALAR
EspiritualGüzel hikayelerin ve İslami kıssaların bulunduğu bir kitap. :) Sizlere Yardımcı Olabilecek Birkaç Hikaye :) Hayatınızda küçük bir değişikliğe bile yardımcı olursa ne mutlu bizlere ^^ Umarım beğenirsiniz. :))) Yazım Tarihi: 01.07.2015