Karşımda'ki kişi Demirkan'dı.! Patronum olduğu yetmezmiş gibi üstüne komşuyduk! "Melek? Ne geziyorsunuz gecenin bu köründe?" Dedi sinirle. "Amca banane ben çok sıkılıyorum kurd'u istiyorum!" Gözlerimi büyülttüm. Amca mı? Demirkan Meleği kucağımdan alıp üstümü süzdü. Sinir olduğu buradan belliydi. "Bu üstle mi dışarı çıkıyorsun sen Cemre!" Dedi sinirle. Kaşlarımı çattım. "Bu sizi ne ilgilendiriyor demirkan bey anlayamadım?"
Arkadan bütün aile galiba belirmişti. Hepsi ben ve Demirkan bey'e bakıyordu. "Oğlum. Bu hanım kız kim?" Diye sordu bir kadın. Melek anında cevap verip "Babaanne o abla çoookk güzel! Cemre abla'yı çok sevdim ben!" Dedi. Ona içten bir şekilde güldüm. "Anne baba bu assistanım Cemre. Kendisi benimle buraya taşındı." Dedi sorusunu cevap verdi. "Cemre annem Züleyha. Babam Murat. Onlara içten bir gülümseme yollayıp "Memnun oldum efendim. Ben artık gideyim Meleği de teslim ettiğime göre." Dedim. Züleyha hanım hızlıca "Kızım dur Demirkan oğlum bıraksın seni!" Dedi. Kafamı sallayıp "Yok efendim evim şurası ben kendim gide-" Demirkan sözümü kesip "Cemre." Dedi. "Demirkan bey?" Dedim sorgu dolu sesimle. "Yürü bende geliyorum." Dedi itiraz istemeden.
İkimizde eve doğru yürüyorduk. "Patron assistandan komşuluğa teşrif etmişiz. Keşke söyleseydin." Dedi. Omuzlarımı indirip kaldırdım. "Sabah hastahaneye kaçta gidicektin?" Diye sordu. "9-10 gibi orda olurum. Birşey mi oldu?" Diye sordum.
"Yok istersen. İstersen beraber gideriz. Hem ordan'da şirkete geçeriz." Dedi. "Teşekkür ederim Demirkan bey ama lazım değil. Alt tarafı bir kan aldıracağım." Dedim. Eve varmıştık. Kapıdan gireceğim sırada Demirkan bana seslendi. "Cemre." Dedi. "Demirkan bey?" Dedim. Yavaşca yanıma geldi. "Gece vakti bu kıyafetlerle bir daha dışarı çıkma. İt'i var kopuğu var." Yavaşça üstümdeki t-shirtı indirdi. Eli tenime değince içimde bir ürperti olmuştu. Kalbim aşırı hızlı atıyordu.
Yüzümüz aşırı derecede yakındı. Kuruyan dudaklarımı yaladım. Dudaklarıma bakıyordu. Hemen kendime gelip "Bu sizi ilgilendirmez. Ama uyarınız için sağolun." "Hmhm" diyip gitti. Kapıyı örtüp içeri girdim. Az önce ne yaşanmıştı? Yavaşça odama doğru gidip uyumaya çalıştım.
~~
Sabah aşırı derecede terli uyanmıştım. Kan aldıracağım için yemek yememiş hızlıca bir duş almıştım. O adam ve kadın orda olacak mıydı? İnşAllah olmaz'dı. İlayda mesaj atmış ve uçağı öğlen'e doğru ineceğini demişti. Onu karşılamayı aklıma not edip evden hızlıca çıktım. Üstümde güzel sade siyah bir elbise vardı. Bu sıcakta başka birşey giymeyi düşünmüyordum.
Arabam gelmişti. Hızlıca hastahaneye doğru sürmüştüm. Bir an önce kurtulmak istiyordum sadece. Arabayı park edip içeri girmiştim. "Merhaba ben DNA testi için burdayım. İsmim Cemre Akgöl." Dedim. "Cemre hanım sizi Oğuz barlas bey bekliyordu. Diğer aile şuan orada. 5 kat 517 numaralı oda." Dedi kadın. Kafamı sallayıp gülümsedim. Asansör'e binip beklemeye başladım. Oda'yı bulmaya çalışırken bir kaç kişi oda'nın önünde bekliyordu. Anksiyetem tutuşsada hızlı adımlar'la kapı'ya ulaştım. İki sefer tıklatıp içeri girdim. Karşılaştığım kişiyle şok'a uğramıştım.
"Oğuz?" Diye bir ses çıktı. "Cemre? Ne işin var senin burda?" Diye sordu. Oğuz'la eskiden beraberdik okulda. "Ben DNA testi için gelmiştim?" Dedim. "Ne o sen miydin!" Dedi şaşkınlıkla. Yanıma gelip sarıldı. O da biliyordu neler yaşadığımı. "Güzelim sen merak etme. Onlar diğer ailen gibi değil. Hem baksana bizim bücür'e buraya gelmiş hiç söylemiyor." Dedi sahte bir şekilde kızarak.
Oda'nın kapısı FBİ gibi açılmıştı. İçeri bir aile ve Demirkan bey girdi. Demirkan bey mi?! Allah'ım bu adam neden heryerden çıkıyordu?! Herkes bize çatık kaşlar'la bakıyordu. Özellikle Demirkan bey sanki oğuz'a öldürecekmiş gibi bakıyordu.