03- Saçma Tesadüf

116 13 128
                                    

Önündeki laptopundan gözlerini çekti kıvırcık saçlı adam. Dinlendirici olarak taktığı gözlüğünü de çıkardı gözlerinden ve baş parmaklarıyla ovaladı gözlerini yavaşça. Her ne kadar gözlük taksa da uzun zamandır bilgisayar ekranına bakmaktan yanmaya başlamıştı gözleri.

Gözlerini, çalışma odasının içerisinde gezdirdiğinde tekrardan aklına düşmüştü mavi gözlü oğlan. Onu bulmak istiyordu. Nedenini bilmiyordu ama bulmak istediğini biliyordu. Dün akşam ani bir kararla arkadaşlarına onu bulmaları gerektiğini söylemiş başka da bir şey söylememişti. Şimdi ise dört gözle arkadaşlarının ona vereceği bilgileri bekliyordu.

Gözlerinin acısı artarken dinç olabilmek adına kendini ayık tutması gerektiğini fark etti. Bunun için de bir kahve yeterliydi. Çalışma odasının dışına çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Evinin alt katında da bir çalışma odası vardı ve bu çalışma odası şu an içerisinden çıktığı odadan daha büyüktü. Orayı arkadaşlarıyla birlikte kullanıyorlardı. Üst kattaki ise tamamen kendisine aitti. Ne de olsa evinin üst katına kendisi hariç birinin girişi yasaktı.

Mutfağına girdiği gibi kendisine dönen Lena'ya bir bakış attı.
"Bir şey mi istiyorsunuz Barış bey?"

"Kahve istiyorum Lena. Ama kendim yapacağım sen çıkabilirsin."

"Peki Barış bey nasıl isterseniz."

"Hatta bugün işin bitti varsayalım. Evine gidebilirsin, teşekkür ederim hizmetlerin için."

"Rica ederim Barış bey. Asıl ben teşekkür ederim. İyi günler."

"Sana da Lena."

Lena mutfaktan çıktığı gibi kendisi kahve makinesinin olduğu yere adımlamaya başladı. Sert bir kahve şu an istediği ilk şeydi. Makinenin süzgeç gibi olan filtreli kısmına kahveyi koydu ve makineyi çalıştırdı. Ardından dolaptan bir kupa aldı ve makinenin kahveyi hazırlamasını bekledi. Filtre kahveyi seviyordu. Acı olan bütün kahveleri seviyordu aslında.

Kahvesini alıp oturma odasına adımladı. Koltuğa oturduğu gibi içeri giren Kerem'le arkasını döndü. Kapıyı kapatıp yanına gelmesini bekledi. Gözlerini üzerinde gezdirdiğinde elinde tuttuğu dosyaya baktı. İçi bir hoş olmuştu. Demek ki mavi gözlü çocuğu bulmuşlardı.

"Bize de yok mu kahve? Ne biçim ev sahibisin misafirine bir şey bile ikram etmiyorsun."

"Makinede vardı biraz. Doldur kendine."

"Apo abiden aldım bilgileri. Geleyim anlatıcam."

Kerem mutfağa adımladı. Kahvesini doldurup geri Barış'ın yanına gitti. Barış'ın tam karşısındaki koltuğa oturdu. Geldiğinden beri elinden düşürmediği dosyayı da eş zamanlı ona uzattı. Kahvesinden bir yudum aldı ve Barış dosyaya göz gezdirirken konuşmaya başladı.

"Senin şu sarışın... Adı Semih Kılıçsoy. 19 yaşında. 15 Ağustos doğumlu. Aranızda 7 yaş var. Annesi ve babası sağ ama ayrılar. Annesi ile birlikte yaşıyor. Tek çocuk. Liseyi bu sene bitirmiş. 3 sene boyunca bir spor lisesinde okumuş ve dal olarak futbolu seçmiş ama nedense son senesinin başında bir anadolu lisesine nakil olmuş. Normalde spor liselerinden normal liselere geçiş kolay olmuyor ama Semih nakil için görüştüğü anda almışlar onu. Biri yardım etmiş olabilir. Dersleri orta-iyi seviyede. Üniversiteye gitmiyor ama sınava girmiş, kazanamamış. Boyu 1.78 kilosu 68. Yaşına göre yapılı bir vücudu var.

Kardeşi yok ama manevi bir abisi var. Kim olduğunu bulamadık henüz. Bunlar sen hemen bilgi istediğin için aceleyle bulduğumuz bilgiler. Altay şu an araştırıyor. Her kimse ya desteğini gizli göstermek için kendinden hiç bahsetmiyor ya da bilinmek istemiyor. Ama bulacağız merak etme."

Kaç Çocuk | barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin