05- Hisler ve Kişiler

84 12 216
                                    

Kapının önündeki o anlamsız bakışmanın nedenini kimse bilmiyordu. Herkes kılıç yutmuş gibi tek kelime etmiyordu ve yerlerinden de kıpırdamıyordu. En sonunda dayanamayan Arda sözü devraldı.

"Semih iyi misin oğlum? Put gibi kaldın."

"Yok- kalmadım. İyiyim."

Semih'in mala bağlaması ile Barış araya girdi.

"Arda'm sen içeri geç. Ben bu poşetleri mutfağa bırakayım, Semih de ev sahibi olarak bana mutfağı göstersin." Dedi.

"Tamam abi. Ben sizi baş başa bırakıyorum o zaman. Gelirsiniz."

Arda gittiğinde Semih konuşacak gibi oldu ama Barış ondan önce davranıp sessiz çıkarmaya özen gösterdiği sesi ile konuştu.

"Bak kafanın karıştığını biliyorum. Ben de ilk öğrendiğimde en az senin kadar şaşırdım. Mutfağa gidelim açıklayacağım her şeyi."

Semih bir şey demeden başını salladı ve önden mutfağa ilerlemeye başladı. Arkasından gelen adım sesleri ile Barış'ın onu takip ettiğini anlamıştı. Hala şaka gibi geliyordu. Daha birkaç gün önce kavga ettiği ve fena gıcık kaptığı adam şu an evine misafirliğe gelmişti. Arda ile birlikte sövdüğü adam Arda'nın abisiydi. Kavga ettiği adam, Arda'nın sürekli anlattığı kendisinin de gizliden hayran olduğu 'abisiydi'.

Mutfağa girdiklerinde Barış elindekileri bangonun üzerine bıraktı. Sonra olduğu yerde döndü ve bangonun kenarına yaslandı. Semih de hemen karşısındaki masanın kenarına kalçasını yasladı ve ona bakmaya başladı. Barış beklemeden lafa girdi.

"Öncelikle geçen günkü mevzudan dolayı özür dilerim. Bir anda karşına çıktığım yetmiyormuş gibi bir de kaba davrandım sana. Ama senin kibarlığını görünce yemin ederim ki çok utandım. Benim gibi biri utanmayı, özür dilemeyi, yanlışını kabullenmeyi seninle öğrendi. Özrümü kabul etmeni istiyorum bu sebeple." Pişmanlığını hem sözleri ile hem de gözleri ile anlatıyordu Barış. Nitekim Semih de anlamıştı onu. Ama biraz süründürmekten zarar gelmezdi herhalde.

"Ne yalan söyleyeyim, seninle tekrar karşılaşacağımızı ve senin benden özür dileyeceğini hiç düşünmemiştim. Senin gibi kaba ve nezaketten yoksun birinden beklenmeyen hareketler bunlar." Diyip alayla güldü.

"Semih, abartma istersen."

"Neyse, neyse affettim seni. Ama sana bir kere gıcık kaptım ben. Ve gıcık olduğum kişilere olan tavırlarım uzun süre geçmez benim. Bil yani."
Ona hayran olduğunu bilmesine gerek yoktu kıvırcığın.

"Önemli değil. Beni affettin ya ömür boyu beklerim seni."

Barış'ın sözü kalbini tekletmişti. Alaylı gülümsemesi gitmişti yüzünden. Neden öyle demişti ki birden? Ve neden vücudu böyle saçma bir tepki vermişti? Çok geçmeden kendini toparladı.

"Peki Arda neden senin burada olduğunu bilmiyordu ki? Hem dış görünüşünü değiştirdiğinden bile haberi yok. Neden ona söylemedin? Ve sen o gün kimi kovalıyordun?"

"İşim aslında seninle karşılaştığımız gün bitmişti. O gün ülkeye dönmüştüm. Akşamında Arda'ya sürpriz yapmak istiyordum. Kovaladığım adam cüzdanımı ve işim için önemli birkaç belgemi çaldı. Kapkaççıydı yani. Seninle çarpışınca elimden kaçırdım onu. İki gün boyunca onu aradım neyseki polislerle birlikte bulduk.

Arda çok telaşlı ve göründüğünden daha hassas bir çocuk. Onunla arkadaşlık yaptığın süre boyunca anlamışsındır zaten ama ben yine de söyleyeyim. Eğer ona bu durumdan bahsetseydim kafasına takacaktı ve ben onunla ilgilenmekten o adamla uğraşamayacaktım. Birkaç gün daha beklemek istedim. Tesadüfün böylesi ki sen ve Arda arkadaş çıktınız.

Kaç Çocuk | barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin