25

297 21 0
                                    

5 saniye sonrasının bile garantisi yokken,
Ne bu telaş?





"Anniiii"
"Oğlum ben anni değilim. Ben babiyim."
Ikizler artık babalarına da sesleniyordu fakat minik karıştırmalar elbet vardı.
Gökdeniz ve Güldeniz yatağın ortasında, Mehpare ve Adar'ın arasında yatıyordu. Minik Deniz ise Mehpare'nin hemen yanında olan anne yanı beşiğindeydi.
"Babi Adar kalkma zamanı."
"Evet kalkma zamanı bugün önemli bir gün."
"Neden önemliymiş?"
"İş kadını olan çok cazibeli bir hatunu işe götüreceğim de ondan."
Mehpare ve Adar birbirine yaklaşıp birbirlerini tam öpecekken Adar'ın kafası aşağıya kaydı. Gökdeniz , Adar'ın sakalından çekiyordu.
"Lan bırak! Lan babanın şarap çanağına şimdi! Bıraksana oğlum!"
"Annniiii!"
"Hay senin annine"
Mehpare gülmekten yaşaran gözlerini sildi.
"Bence sakallarını kesme zamanı gelmiş."
"Gül sen Pare Hanım. Elbet benim de zamanım gelecek. Sizlerde bugün babiyle hazırlanın bakalım. Anniniz rahat hazırlansın."
İkizler sayesinde artık evde ki herkes anne ve baba yerine anni ve babi diyordu. Bu Hanzade Konağının gözde kelimeleriydi.
Adar ikizleri kucağına alıp Deniz'i kontrol etti. Rahat bir şekilde uyuduğunu görünce odadan çıktı. Mehpare hemen dolabı açıp bir kaç parça kıyafet aldı.

Ceketinin düğmesini açık bırakıp saçlarını hafif dalgalandırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ceketinin düğmesini açık bırakıp saçlarını hafif dalgalandırdı. Aynadan kendine baktığında gülümsedi. Edirne'deyken Merkez'de çalıştığı zamanlar geldi aklına. İşini çok seviyordu ve bundan cidden zevk alıyordu.

Çantasını yatağın üstüne bırakıp uyanan Deniz'i kucakladı. Deniz'n ihtiyaçlarını giderdikten sonra çantasını da alıp birlikte aşağıya indiler. Mehpare'nin topuk seslerine dönen ev halkı onu beğeniyle süzdü. En çok bakan tabii ki de Adar'dı. Deniz'i , Hazar'a verip son kez göz gezdirdi.
"Karnını doyurdum, altı da temiz tabii ki şimdilik. Gazında çıkardım şuan gayet iyi. Dolaba süt koydum numaralandırdım zaten. Acıktığı zaman onları İşini verirsiniz zaten Hevi Annem biliyor ne yapması gerektiğini."

Hevi Hanım gelinine gülümsedi.
"Gözün arkanda kalmasın güzel kızım ben çocuklarınla ilgilenirim. Kendine dikkat et çokta yorma tamam mı güzel kızım?"
"Tamam anne."
Dün Hazar'ın geldiğini duyan Keje Hanım'da konağa gelmişti. Mutfaktan elinde tabak ve kaşıkla çıkan Keje Hanım ,Mehpare'ye seslendi.
"Kızım dur 2 dakika anca geliyorum oraya ben. Şu okunmuş pirinçten ye bakayım."

Keje Hanım, Mehpare'nin ağzına tıktığı pirinci, Mehpare'nin yutmasını bekledi. Mehpare pirinci de yutunca onu evden yolcu ettiler. Adar söylenmeye başlamıştı bile.

"Yıllardır şu evden işe çıkıp gidiyorum bir gün bile şöyle uğurlanmadım."
"Kıskanma kocacığım."
"Kocan yesin seni."
Arkadan gelen öksürme sesiyle ikiside arkasına baktı. Delal abisi ve yengesi arasında bakışlarını gezdiriyordu.
"Hani bende buradayım ya?"
"E ne yapayım? Sen varsın diye karıma iltifat etmiyeyim mi?"
"Abi sen daha çok yengemi yatağa atmaya çalışıyor gibisin."
"Sus kız ayıp abinle yengenin yanında."
Adar gülerek önüne döndü. Arabayı çalıştırıp önce Delal'i okula ondan sonra da Mehpare'yle birlikte şirkete gitti.
Mimarlık ofisi, Şirketin boş olan departmanına açıldığı için artık birlikte işe gideceklerdi.
Ikisi birlikte şirketin girişine geldiklerinde Hasan Ağa onları karşılamıştı.
"40 yıl düşünsem babamın kapıda bekleyeceği aklıma gelmezdi."
"Kızımı karşılamaya geldim hergele sana mi soracağım?"
"Aman tamam yahu! Ben yukarı cikiyorum5 dakika sonra toplantım var. Ondan sonra size katılırım."
Adar hızlıca asansöre ilerleyip gitti. Hasan Ağa ise Mehpare'yi ilgili kata götürüyordu.
Mehpare'yi tanımayan çok kişi vardı. O yüzden ona büyük bir ilgiyle bakıyorlardı.
Birlikte Mimarlık ofisine geldiklerinde etrafı dikkatlice inceledi. Oldukça şık bir yerdi.
Hasan Ağa, Mehpare'nin yanından ayrılıp işlerinin başına döndü. Mehpare ise yeni iş arkadaşlarını tanımak için biraz ofisi turladı.
Ona çarpan kişiyle geriledi. Tam özür dileyecekken karşısında ki kişiyle duraksadı.

"Mehpare?"
"Ayaz?"

Mehpare karısından ki adama gülümsedi.
"Ne yapiyorsun burada?"
"Ben burada çalışmaya başladım. Hasan Hanzade tarafından işe alındım. Sen peki ne yapıyorsun?"
"Bende burada çalışıyorum. Daha doğrusu patronu benim."
"Şaka yapıyorsun? Mehpare Yılmazer sonunda büyük patron oldu demek?"

"Mehpare Hanzade."

Gelen ses ile ikisi de başını çevirdi. Gelen kişi kıskançlığı 200 metre öteden bile belli olabilecek olan Adar'dan başkası değildi.
Ayaz şaşırmıştı tabii ki.

"Nasıl yani Adar Bey?"

"Mehpare benim eşim."

Ayaz'in gözleri şaşkınlıkla açıldı. Hemen Mehpare'ye döndü.
"İnanamıyorum gerçekten mi? Asude bana söylemişti ama pek inanmamıştım evlendiğine zaten yurtdışındaydım."
"Niye inanmıyorsun koçum? İmkansız mı?"
Mehpare ortamın gerginliğini almak için konuyu değiştirmişti.
"Bahsetmişken Asude nerede? Onu çok özledim."
"Yakında o da gelecek. Malum artık buradayız."
"Anladım. Asude geldiğinde bana haber et buluşalım."
"Tamamdır söylerim. Size iyi günler."

Mehpare Ayaz'ı yolladıktan sonra Adar'ın kolundan tutup odasına çekti.
"Bıraksam adamı döveceksin. Ne kıskanç adamsın."
"Ne yapabilirim çok güzelsin."
"Gereksiz yere kıskanma o zaman. Ayaz beni eski iş yerinden arkadaşım. Asude ile evli o da. Burada görünce birbirimizi şaşırdık sadece."
"Anladım ama olsun. Güzelsin. Hemde çok."
Adar potansiyel boks torbasının evli olduğunu duyunca biraz da olsa rahatlatmıştı. Şimdi ise karısına sırnaşması gerekiyordu.
"Şirkette bari rahat dur!"
"Yok duramam! Bu kadar güzel bir kadın karşımdayken hem de!"







Edirne'den Mardin'eHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin