Epsilon yayınevi aracılığıyla kitap oldu. Tüm kitapçılardan, D&R mağazalardan ve internetten ulaşabilirsiniz.
***
Öyle bir çaresiz kalırsınız ki ölüm kurtuluşunuz, hiç bilmediğiniz karanlık bir şehir aydınlığınız olur.
Kutusunu açmaktan korkuyorum henüz ilk sayfasında olduğum bu şehrin. Adı Eflatun. Benim başlangıcım... belki de sonum. Çözülmesi gereken bir sürü sırrı var biliyorum. Sırlarımı yarıştıracağım bu şehirle. Belki itmeye çalıştığım, görmezden geldiğim karanlığımla yüzleşeceğim. Susturmak istediğim sesler çığlık atacak kulaklarımda. Ben bu şehirde bana geçmişteki puslu karanlığı anımsatmak isteyen sesleri öldüreceğim. Yaşamak için katili olacağım kafamın içindeki seslerin. Bu şehre ilk geldiğimde karar vermiştim buna. Kendime bir ışık yakıp bu karanlığı söndürecektim.
İnsanın doğasında var gece başını yastığa koyduğunda asla uygulayamayacağı radikal kararlar almak. Ben hayatımın hiçbir döneminde yapmadım bunu. Ta ki bu şehre gelene kadar... Bu şehre geldiğim ilk gün çantamda ufak bir not defteri vardı. Onu çantamın küçük cebinden çıkarıp şehrin manzarasına bakarken ilk maddemi yazmıştım.
1-) YAŞA
Bu şehirdeki üçüncü ayımdı ve ben yaşamıyordum. Ne sesleri susturabilmiştim ne de düşüncelerimin katili olabilmiştim. Şimdi daha iyi anlıyordum o radikal kararların neden uygulanamadığını. Hep bir şeyler eksik kalıyordu, hep bir şeyler yarım.
Düşüncelerimden sıyrılıp kaçmak istercesine kampüsteki çimlere yayılmış o an yapması gereken bir sürü iş yokmuş gibi amaçsızca gökyüzünü izleyen sarışının yanına attım kendimi.
Buket... Kendimi bildim bileli tek arkadaşımdı.
Farklı binbir yanımıza rağmen ortak tek bir nokta birleştirmişti bizi. Aile... İkimizde ailevi sorunlar yaşadığımız için hayata onlardan farklı bir sayfa açmak istemiştik ve rüzgârın yönü tüm fırtınalara rağmen bizi Eflatun'a sürüklemişti. Buket ailesini ikna edip kendine inandırdığında ailesiyle düzelmeye başlamıştı. Ama ben çocukluğumdan beri aldığım yaranın üzeri kanaya kanaya yürüyordum, üstelik artık hissetmiyordum acısını. Babama gitmek istediğimi söylediğimde Buket'in ailesinde olduğu gibi fırtınalar kopmamıştı evimizde. Babam her zamanki gibi umursamaz davranarak görmezden gelmişti beni. Onunla yalnız yaşadığım o koca evin içinde görünmezdim ben. Yaşayan bir ölüydüm. Özgür ruhum asıl benliğini bulsun istiyordum ya da sonsuza dek kaybolsun ziyanı yok."Nerede kaldın İdil?" Buket'in kızgın sesini işitince irkilerek ona döndüm.
"Dün gece bıraktığın bulaşık yığınının içindeydim tatlım, çıkmam epey zor oldu."
"Yatay geçiş diye tutturup bizi buraya sürükleyen sensin kızım. Benimle eve çıkarken pasaklı olduğumu biliyordun."
Göz devirerek cevap verdim. "Kafana silah dayamadım diye hatırlıyorum."
Tam o sırada telefonunun zil sesi yükselince bana yetiştirmeye çalıştığı lafı yutup telefonu cevaplamak zorunda kaldı.
Arayan annesi Neriman Teyze'ydi ve sesi bana kadar geliyordu. 'Geç olmadan gidin evinize, sokaklarda kalmayın,' diyordu.
Eflatun'a geldiğimizden beri umursamaz babamın değil ama Buket'in ailesinin tarafından sürekli kontrol altındaydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köşedeki Adam (Kitap oldu)
Teen FictionDerler ki ruhun tek eşi bedendir. Ruh bedene üflendiğinde sonu ölüm olacak bir oyun başlar. Ruh bedenden ayrıldığında ise oyun son bulur. Bu oyunun kurallarını koyan bedeni yaratılırken ruhu es geçilen bir adam. Kuralları kendi kanını akıtarak bi...