Antik Mısır kalıntılarını görmek için arkeoloji gezisine katılan Jimin, tüm hayatının değişeceğini nereden bilebilirdi ki?
Dikkat; "See You My King" isimli manhuadan uyarlamadır!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oradan hızlıca çıktığımda adamların hâlâ oralarda olmasını beklemiyordum.
Beni gördüklerinde üstüme gelmeye başladılar. "Bu velet nasıl dışarıya çıktı ha?!"
İki kişiler, diye düşündüm. Yapabilirim.
Bana yaklaşan birine sertçe yumruk attım. Bunu yaptığıma bir anlığına ben bile şaşırdım ama bana yeterince zaman kazandırmıştı. Kendimi toparlayıp onların olduğu tarafın aksine koştum.
Buradan hemen çıkmak istiyordum. Çıkmalı ve bu harabe hırsızlarını şikayet etmeliydim.
Köşeyi döndüğümde önüm yine bu adamlar tarafından kesildi.
Biraz önce yumruk attığım iki kişi bağırarak arkamdan geldiği için çıkmaza girmiştim. "Bu velet bir iki hareket ediyor, etrafını sarın!"
Çok fazlaydılar ve ellerinde silah vardı. Kimisi kazı için getirdiği küreği, kimisi ise hançerini çıkarmıştı.
Ben aralarından geçip kaçmaya çalışırken omzumda keskin bir acı hissettim, dikkatimin dağılması ile de yere düştüm. Birinin hançeri omzumun kesilmesine sebep olmuştu.
O an öyle korkuyordum ki kalbim deli gibi atıyordu. Yerden kalkmamış üstüme gelen adamlara bakıyordum, her şey ağır çekimde oluyor gibiydi. Burada böyle ölmeyecektim, değil mi? Bu çok aptalca!
Sonra.. bir şey oldu. Düştüğüm durumdan çok daha akla sığmaz bir şey. Çünkü bütün harabe hırsızları yerdeydi.
Üstüme çullanan adamlar görüş açımdan çıktığında tüm heybeti ile önümde duran heykeli gördüm. Arkası bana dönüktü ve büyük kılıcından kan damlıyordu.
Birden başını bana çevirdi, dehşete düşmüş gibi ona bakıyordum.
Tanrı aşkına! Taştan bir heykel hareket ediyordu ve gözümün önünde fazlaca insanı doğramıştı!
Ağır adımlarla bana yaklaşmaya başladı. Bir an kılıcını bana saplayacağını, burada öylece öleceğimi düşündüm.
Ama böyle bir şey olmadı. O sadece elini uzattı ve yanağımı kavradı. Ağzını oynatmaya başladı, konuşuyor gibiydi ama sesi yoktu.
Uzun zamandır görüşmedik.
Yüzünde gülümser gibi bir ifade vardı. Ne söylemeye çalışıyordu anlamamıştım, sadece şokla ona bakmaya devam ediyordum.
