Tanrım, lütfen tekrar onu görmeme izin ver.
Milattan önce 1570, Abis.
Orada ne kadar ağlamıştım bilmiyordum ama göz yaşlarım kırmızı mücevherin ısınmasına ve parlamasına sebep olmuştu. Işıktan dolayı gözlerimi açamıyordum bile.
Taşı bırakıp güneşin önünü elimle kesmeye çalıştım, görüşüm yavaş yavaş yerine gelirken karşımda onu gördüm.
Sevinçten ne yapacağını bilemez olmuşken yerden hızla kalktım, sendeleyerek ona koştum ve boynuna atladım. Tek isteğim ona sıkıca sarılmaktı. Tanrım, mucize denen şey gerçekten de varmış.
O an her şeyi bekliyordum ama onun beni sertçe yere itmesi, beklediğim son şey bile değildi.
"Suikastçı mı? Gelin ve götürün şunu." Sesini ilk kez duydum, duygusuzluğundan dolayı içim ürperdi. "Emredersiniz majesteleri!"
İki muhafız ellerindeki mızrağı iki yanımdan sertçe yere bastırmış, birisi arkadan boynumu kavramıştı. Başımı zar zor kaldırdığımda etrafta onlarca muhafız olduğunu gördüm. O ise ortada duruyor, beni süzüyordu.
Ne olduğunu hala kavrayamamışken boynumu sıkan el beni fazla zorluyordu. Bakışlarımı başka tarafa çevirdiğimde kocaman bir taş yazıtın önünde olduğumuzu gördüm.
Taş yazıtlar mı? Burası.. Abis şehri değil mi? Arkeoloji gezisini hâlâ hatırlıyorum, yanılıyor olamam.
Desenli taş sütunlar ve.. duvarlar, muhafızların kıyafetleri... Burası gerçekten Abis şehriydi, yıkılmamış hâli hem de.
Ve o da Abis'in kralı olmalı.
Heykel nasıl burada olabilirdi, hem de kral olarak? İsimsiz lahitin önünde duran heykel aslında kralın heykeli miydi? Canlı bir şekilde önümde duruyordu. Ben... Geçmişe mi döndüm?
"Secde et!" Diye muhafızlardan biri saçlarımdan sertçe kavradı. Ben ise canıma susamış gibi gözümü kraldan çekmiyordum. Kral sakin bir şekilde, aslında daha çok bıkmış duruyordu, tahtına oturdu.
"Sen kimsin? Sarayın önünde olan tapınağın sunağında ne işin vardı? Amacın ne?!" Kralın yanında duran muhafız sert ifadesi ile konuştu. "Ben..."
"Majesteleri, şu oğlana baksanıza, üzerindekiler ve geldiğinden beri etrafa olan bakışı çok şüphe çekici." Dedi kralın yanında duran kızıl saçlı oğlan. Bakışlarımı ona çevirdim, eğleniyor gibi duruyordu.
Giyimim gerçekten onların yanında garip duruyordu, sadece kot pantolon ve düz bir gömlekti oysa ki. Hayır, siksen gelecekten geldiğimi söyleyemezdim. Benim büyücü falan olduğumu düşünüp idam ederdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
abyssal ruins, jikook
FantasíaAntik Mısır kalıntılarını görmek için arkeoloji gezisine katılan Jimin, tüm hayatının değişeceğini nereden bilebilirdi ki? Dikkat; "See You My King" isimli manhuadan uyarlamadır!