38.Bölüm

403 15 0
                                        

İyi okumalar.

***

Kılıcımı karşımdaki Bizanslı'ya vururken arkamdakini fark ettim. Bir yıl olmuştu son gelişimizden bu yana. Bugün diğer dünyada olsak Haziran'dı, doğum günüm gelmişti yine. 19 olmuştum artık.

Dere kenarına çamaşır yıkamaya gelen hatunlara saldırmıştı pislikler yine. Bora'lar sultanımızın sarayına gitmişler, geliş yolundaydılar. Yardım çağırsın diye alp yollamıştım.

Bizanslı'lardan biri genç kızlardan birine saldırırken arkadan kılıcımı sırtına soktum sertçe. O sıra da Bora'lar gelmiş ve her şey daha da kolaylaşmıştı.

"Bora!" Arkadan bir pislik Bora'ya kılıçla kesik atınca dizinin arkası kesilmiş, acıyla arkasındakine saldırmıştım. Hemen herkesi öldürdüğümüzde Bora'nın yanına gitmiştim. O sırada Bora'ya bir ok fırlatılınca daha fazla Bizanslı gelmişti. Kan kaybediyordu, onu düşündüğüm için savaşamıyordum.

"Bora, iyi misin?" dediğimde acıyla oku kırmış, bu sayede daha rahat hareket etmişti. "İyiyim, dikkat et!" derken bana saldıran Bizanslı'yı göremediğimde hançerini o Bizanslı'ya fırlatmıştı. Böyle çok sayılı savaşlarda savaşmaya başladığımdan beri daha çok yorulsam da artık eskisinden daha iyi savaşıyordum.

"Ah!" Bora?! Bora'ya saldırıyordu herkes. Bora'nın göğsünü kesen Bizanslı'yı da öldürdüğümde herkes bitmişti. Hemen Bora'ya koştum. Yere çökmüş göğsünü tutuyordu.

"Bora! Bora iyi misin?! Bana bak, ne olur bir şey söyle?! İyi misin, Bora?!" Bana bakıp gözleri kaydıktan sonra kendini yere atmıştı. "BORA!!"

"Bora?!" Ali gelmiş ve Bora'yı kaldırıp sırtına almıştı. "Bora'nın atına bin Laçin, hemen obaya git, yolda olduğumuzu söyle," derken Bora'yı kendi atına bindirmişti. Onlar uzaktan geldiği için atla gelmişlerdi.

"Hayır! Ben Bora'yı bırakmam! Bırakmam onu, Bora uyan ne olur," derken Ali beni tutmuş ve Bora'nın atına bindirmişti.

"Bora benimle güvende Laçin. Git ve haber ver, çadırı hazırlasınlar." Babam da Bora'nın başına geldiğinde atı hızlandırmıştım. Önden Bora'nın atına binip obaya doğru ilerlemeye başlamıştım. Korkuyla hıphızlı bir şekilde obaya gitmiştim. Endişeden ölecektim neredeyse.

Sonunda obaya geldiklerinde hemen yanlarına gitmiştim. Bora baygın bir şekilde sedyeye yatırıldığında gözyaşlarım yüzümü yıkamıştı neredeyse.

"Kızım, gel. Gel bir tanem. Buraya gel, iyi olacak. İzin ver iyi etsinler," dediğinde babamdan kurtulmaya çalışıyordum.

"Baba, ben de şifacı oldum burada. Yardımım dokunur belki, bırak gideceğim," derken hala ağlıyordum. "Şu an yardım edemezsin bu halde. Zorlaştırma lütfen," derken Ali gelmiş ve kolumdan tutup beni çadırıma sürüklemişti.

"Laçin! Allah rızası için dur şurada! Bora iyi olacak. Tedavisi yapılır yapılmaz haber verecem sana. Bekle, sadece bekle burada! Tamam mı?" diye beni içeri ittirdiğinde yatağa oturup ağlamaya devam etmiştim.

Saatler geçmiş, hâlâ gelip giden yoktu. Ali hâlâ haber vermemişti bana. Çadırdan çıkıp etrafa baktığımda Ali'nin bana doğru geldiğini görmüştüm. Hava da kararmıştı.

"Gel, uyandı," dediğinde koşarak şifa çadırına gitmiştim. Kapıyı açtığımda başı bana dönmüştü. Gülümsediğinde ağlamaya tekrar başlamış, yanına gitmiştim.

Yere oturup üzerinde beyaz elbise olmasına rağmen sanki o kanlı halindeymiş gibi canım yanarak bakmıştım.

"Şşşt ağlama gayrı. İyiyim bak," dediğinde kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım. Onun bu derece ağır yaralanması beni çok üzmüştü. Onsuzluğu düşünmüştüm, ölecek gibi olmuştum. O ölseydi ben ne yapardım?

"İyi değilsin. Biliyorum, çok acıyor," dediğimde yüzüme gözlerini kısarak bakmış ve gülümsemişti.

"Doğru, acır. Lâkin seni görünce geçti. Senin ağlaman daha çok canımı yakar," dediğinde hemen silmiştim gözyaşlarımı. Yanmasın canı...

"Tamam, ağlamıyorum. Ben hep yanındayım, gitmem ki daha. Ali yüzünden gittim zaten," diye söylendiğimde gülmüş, sonra canı yanmış ve acıyla inlemişti.

"T-tamam, şşşt gülme. Daha yeni yaralandın. Ben sana tarhana çorbası getireceğim, tamam mı?" diyerek beklemesini söylemiştim. Obada tarhana yapıldığını bildiğim için öyle demiştim.

Hatunlardan alıp hemen Bora'nın yanına gitmiştim. Beni görünce Ali'yle hararetli olan konuşmasını kesmiş, Ali'yi de susturmuştu. Kaşlarım çatılsa da çaktırmadan yanına gidip çorbasını içirmiştim.

***

Yorumlarınızı bekliyorum.

Dünyadan Uzak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin