18| Pasif'ik (ft. akutahwaren)

14 2 51
                                    

Bu sabah kuşlar bir ayrı mı ötüyordu? Güneş fazla açıktı sanki? Havada oksijen seviyesi mi artmıştı? Bilmiyordu ama Mete'nin keyfi hiç olmadığı kadar yerindeydi. Birazdan yola çıkacaktı, çingene kırmızısı evin köşesinde Arda ile karşılaşacaktı. Hatta selam verecekti. Üstelik Arda'da ona selam verirdi. Yani sanırım. Bir ihtimal Arda ona ufakça gülümser, Mete'de gün boyu mest olmuş şekilde gezerdi.

Yine de her şey o kadar beklediği gibi ilerlemedi. Dişlerini fırçalarken çalan telefona yetişmeye çalıştı. Sesi fazla açıktı, Yusuf uyuyordu. Mücahit ise kapıdan kafasını uzattı. Hiçbiri bu saatte gelen aramayı hayra alamet görmüyordu.

Telefondaki "Pasif'ik" yazısı ile kaşları daha da çatıldı kaşları. Atlas bu saatte neden arasındı ki?

"Alo?"

"Uyandırdım mı?" Sesi sanki biraz boğuk.

"Yok, kalmıştım da bir şey mi oldu?" diye sordu, sesi düşündüğünden de endişeli çıkmıştı.

"Ben Erzurum'dayım, Deniz'in yanında." dedi Atlas. Sesi çatlak, hasta gibiydi. Deniz erkek arkadaşıydı Atlas'ın. Bir süredir beraberlerdi.

"Atlas sesin bok gibi. Ne oldu, en son iyiydiniz." Konuşalı birkaç hafta olmuştu sanırım. İkiside hayatlarıyla meşgul koca adamlar olmuştu. Lisede tanışmıştı Atlas'la. İlk iki seneyi beraber okumuştu, tıp kazanmıştı Aydın'da. Sanırım birbirlerine yardım ettiğimiz konular hassaslıklarıydı zamanında. Çok sık görüşmeden de samimiyetlerini kaybetmedikleri bir dostlukları vardı. Ha birde sosyal medyadan günde elli tane video atarlardı birbirlerine. Onun bu hali Mete'yi de endişelendirmişti.

"İyiyiz hâlâ iyiyiz de," dedi duraksayarak. "Annesi vefat etti dün, çok kötü durumda ve ben ne yapacağımı bilmiyorum abi. O kadar boş bakıyor ki, her seferinde içimden bir şey kopuyor sanki."

"Hasiktir."

Mete'nin verebildiği tek tepki buydu başta. Ne diyeceğini şaşırdı bir an. Belki de kuşlar arkadaşına ağıt yakıyordu bugün, belki de güneş birileri için yol göstermeye çalıştığından parlaktı. Ama kesinlikle mutlu değildi bu sabah. Kasvetliydi artık.

"Başınız sağolsun..." Derin bir nefes aldı ardından. "Biraz yardım önerisi ister misin? Dertleşmek istiyorsan dinleyedebilirim."

Bir yandan ayakkabı giyiyor bir yandan telefonla konuşuyordu. Kafasıyla da ufak bir işaret yaptı Mücahit'e. Sıkıntı yok.

Mete böyleydi işte. Çevresinde herkese melhem olmaktan alışkındı bu duruma. Şikayetçi sayılmazdı, arkadaşlarının yardıma ihtiyacı varsa daima burada olacak, sevdiği üç beş kişiye dayanak olacaktı. Yapısı böyleydi, değişmezdi.

"Dertleşmeye ihtiyacı olan ben değilim ki, Deniz'in ihtiyacı var. Fakat sanırım ona da ben yetemiyorum."

Mete'nin aklı her zaman tek bir şey ile doluydu. Yine Arda'ya kaydı aklı. Kendisinden uzun zaman sonra tekrar haber alıp burada gördüğünde duyduğu ilk şey babasının vefat etmis olmasıydı. Mete bir an kendini düşündü. Ne yapardı? Ne yapmalıydı? Kendi yakını ölse neye ihtiyaç duyardı? Şimdiye kadar çevresinde ne gördü, ne duydu?

"Atlas muhtemelen şuan herkesten çok sana ihtiyacı var." Sözcükleri toparlamak kolay değildi.

"Of, deniyorum Mete. Ama çok zor, ilk kez biri için güçlü kalmak zorundayım. Kendim için güçlü rolü yapmak kolaydı ama canımdan bir parça için güçlü olmak çok zor." diye itiraf ettim.

"Biliyorum klişe oldu bu söz ama, onu sıkıca tutacak birisine çok ihtiyacı var. Kendini salma sakın, senin güçlü olman lazım. Sen güçlü kalacaksın ki o da senden destek alacak. Bir süre kendinde güç bulabileceğini sanmıyorum." Acele ediyordu, mantıklı konusuyor muydu acaba? "Deniz annesiyle iyi anlaşmıyor sevmiyor falan demiştin. O açıdan durum nasıl?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Süryani Şarabı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin