2.3

329 48 100
                                    

Bu sefer herhangi bir savunmam yok.. Herkes hoşgeldi 🫠❣️

"Ne diye bağırıyorsun Doruk?.. Demedim mi sana ders programımı ayarlıyorum rahatsız etme beni diye?"

Doruk sonunda ikiden tek kola düşen değneği ve üzeri bir sürü karalama dolu olan çıkmaya yakın alçısı ile yol kapının önünden ısrarla bana bağırmaya devam edince odadan bir hışımla çıkıp ne var diye bir bakışla yüzüne karşı bağırırken buldum kendimi.

Zaten son dönemin ders programını ve proje yoğunluğunu uzun dönem stajımla denk getirmeyecek şekilde hazırlamak yeterince zorken bir de evin içindeki curcunadan nasipleniyordum ve buna karşı daha yumuşak bir tepki vermem de mümkün bile değildi.

Tüm bunların stresinin yanında sabah sabah eski çöreğim yeni düşmanım Kerem ve onun yardakçısı Berkan'dan aldığım bir düzine mesajın üzerimdeki etkisinden ise bahsetmek dahi istemiyordum..

En sonunda Aktürkoğlu ile yaşadığımız hayal gibi hissettiren olaylar silsilesinden sonra payıma düşeni alıp paşa paşa odama kapanmış yaz tatilinin son demlerini geçirirken de patlamam kaçınılmaz olmuştu işte.

Önüme kim çıkarsa çıksın Kerem'in beni itham ettiği saçma sapan magazin haberlerinden sonra sakin kalamamıştım ve herkese içimdeki gün görmemiş canavarı göstermeye de hiç çekinmemiştim.

Ayarlarımla oynandıktan sonra onun bir zamanlar üzerime kondurduğu gibi 'asabi tanesi' olmaktan daha iyisi de gelmiyordu elimden zaten..

"Ne var?" diye ısrarla şaşkın yüzüne karşı soludum yeniden "Babam çay mı istiyor yoksa? Annem de dönmedi tabii hala daha komşudan.."

"Kapı çalıyor işte evde bir Allah'ın kulu da duymuyor ki!" diye söylenmeye başladığı gibi kolunun altına sıkıştırdığı değneğin ucuyla da ayağımı dürtmeye başladı bir yandan "Abla görmüyon halimi herhalde.. Açsana şunu kızım!"

"Ee kalkmışsın ayağa Doruk?.. Buraya kadar gelmişsin.. Baksana kapıya da madem?"

Birkaç adım geri çıkıp ayağımın ucunu onun koltuk değneğinden kurtardıktan sonra yanıtını beklemeden yeniden bilgisayarın başına dönmek için odama adımlıyordum ki Doruk'un oldukça şaşkın çıkan küfürlü cümlesine karşı adımlarım koridorun ortasında yavaşladı ve şaşkınca geriye doğru döndüm.

"Kapıda Kerem Aktürkov var lan! Şaka mıdır bu?"

Gözlerimin kocaman olmasına neden olan cümlesini takiben kapının deliğinden gözlerini kaydırırken arkasına dönüp bana doğru gülmeye başladı.

"Bir de kısa saçlı bir abi daha var.. Neydi bunun adı unuttum valla ama cincon topçusu o da!"

"Neymiş.. Neymiş?"

"Ne ne abla işte ikisi var kapıda bir de arkalarında çelenk var.. Noldu ki biri falan mı öldü acaba?"

"Allah korusun ne biçim konuşuyorsun sen ya?!" diye birden sesim yükselirken ilk şoku atlatır atlatmaz onu solladığım gibi kapının deliğine yanaştım.

Sahiden de karşımda Kerem'in ve Doruk'un tanımadığı Berkan'ın koca kafaları ile arkalarında da sarı büyük bir çelenk vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

enchanted ✧| aktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin