4.Bölüm: Yaşanamamış çocukluklara

45 9 5
                                    

Terler içinde uyanmıştım yine. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken komodinin üstündeki sürahiye uzanıp bir bardak su doldurup kafama diktim. Gecenin geri kalanında uyku tutmadığından üstüme bir hırka alıp yürüyüşe çıktım. Soğuk hava tenime çarparak beni o kötü kabusun izlerinden kurtarıyordu sanki. Sahile kadar gittim. Gün doğarken eve doğru adımladım. Kapının önünde Mete ve Ayşegül abla ile karşılaştım.

"Günaydın Balın abla."

"Günaydın Messi. Nasıl gidiyor?"

"Aynı be abla."

"Mete oyalanma oğlum hadi. Geç kalacaksın." Ayşegül ablanın uyarmasıyla Mete el sallayarak uzaklaşmıştı. "Bu kadar erken saatte nereden Balın?"

"Sabah yürüyüşü Ayşegül abla. Tavsiye ederim. Sağlık önemli."

"Öyle tabi. Neyse işe geç kalacağım ben de. Kaçtım."

"Kolay gelsin."

"Sağolasın." Ayşegül abla da giderken albay çıkmıştı pencereye.

"Günaydın Balın Hanım kızım."

"Günaydın ablayım. Nasılsın?"

"Çok şükür iyiyim evladım. Sen?"

"Çok şükür bugün de kötüyüz be albayım."

"Tövbe tövbe. Güne güzel başla ki güzel geçsin kızım. Bak bir yerde okumuştum bunu. Evrene pozitif enerji yollamak önemliymiş."

"Yalnız bende ondan hiç kalmadı. Satın alabiliyor muyuz?" Albay 'yine ne anlatıyorsun be deli kız' der gibi baktıktan sonra içeri girmişti. Ben de içeri girip merdivenleri çıktım. Duş aldıktan sonra hazırlanıp eczaneye gittim. Gün her zamanki gibi geçmişti. Gelen müşterilerle ilgilenmiş, ilaçları yerlerine yerleştirmiş ve Ersin abinin diğer isteklerini yerine getirmiştim. Geç olunca da eczaneyi kapatıp eve döndüm. Ayşegül ablalar beni akşam yemeğine çağırsa da iştahım yoktu. Kendimi eve atıp Pars'ı aramıştım. Fakat babam olacak şerefsiz herif yüzünden doğru düzgün konuşamamıştık.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Geldim geldim."

"Daha önce geldiğin evi nasıl bulamadın kızım sen?"

"Ya ne var canım? Hafızam birazcık kötü olabilir."

"Bu hafızayla eczacı mı oldun bir de? Yanlışlıkla herkesi zehirlersin sen yemin ediyorum."

"Aman ne komik. Meşgul etme beni. Çok işim var. Bir haftada evin ağzına sıçmışsın. Pantolonun niye salonun ortasında Semih? Çoraplarını da koridora fırlatmışsın."

"Ya... Acelem vardı. Öyle şey ettim işte. Bu seferlik toplayıver işte."

"İyi hadi öyle olsun. Kapatıyorum. Kolay gelsin sana."

"Sağol. Sana da." Telefonu kapatıp son ses bir şarkı açıp saçımı dağınık topuz yaptım. Banyoya gidip temizlik malzemelerini alıp geri döndüm. Semih'in etrafa attığı kıyafetleri toplayıp çamaşır sepetine attıktan sonra temizliğe başladım. Yaklaşık iki saat sonra işimi bitirip kendime bir kahve hazırlayarak koltuğa oturup televizyonu açtım. Kapı açılma sesini duyduğumda yerimden kıpıldamadım. Umarım yine pizza getirmiştir diye düşünürken tanımadığım bir ses duydum.

Bi' Çaresi Bulunur Elbet | Semih KILIÇSOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin