dört ~ Ekip

230 32 19
                                    

"Baharda kuşlar gibi,
Geldin kondun dalıma.
Susamıştım sevgiye,
Çiçekler sundum sana!"

~

Büyük bir şaşkınlık ile beni ve Kerem'i izleyen genç adamlara , sinir dolu bir ifade ile baktım.

O kadar büyük bir yaygara kopmuştu ki , kızım Ceylan uyanmıştı. Onu zar zor sakinleştirip türlü şebeklikler ile ağlamasını durdurmuştum. Şimdi de kucağımda , tıpkı karşımızdaki adını bilmediğim adamlar gibi anlamaz gözlerle etrafı izliyordu

"Biz üvey evlat mıyız amına koyayım?"

Diğerine tezat kısa ve esmer olan adamın isyanı ile , gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırdım.

Anlaşılan Kerem , ben Ceylan'la ilgilenirken açıklamıştı tüm olanı biteni.

"Küfür etme!" diyerek uyardı arkadaşını , yanındaki tuhaf çocuk.

"Ne demek etme? Tam da küfür edilmelik bir mesele. Kusura bakma yenge , tavrım sana değil ama... Bu sarı kafa biliyor da biz neden bilmiyoruz?"

Kerem , arkadaşının cümlesi ile derin bir nefes aldı. Tanıştığımız ilk andan beri , onu ilk kez bu kadar gergin görüyordum.

"Oğlum kaç defa anlatacağım? Barış'ın evine yakın olduğumuz için onu aradım diyorum ya!"

Sesi yükselmişti. Demek ki , bu melek tavırları yalnızca acıdığı bana karşıydı. Kendimi özel hissetmem gerekirken rahatsız hissetmiştim.

"Olabilir abi! Arasan , gelmeyecek miyiz?" diyerek Kerem'in tezini çürüten esmer oğlan , trip atar gibi silkmişti omzunu.

"Aman be , Yunus! Abartma oğlum , olan olmuş işte..." diyen sarı saçlı adamı bulmuştu şimdi de bal rengi gözlerim.

Onu hastanede olduğumuz ilk gece de görmüştüm. Kızımla bu sarı kafalı adam ilgilenmişti. İsmi , Barış'tı. Barış Alper.

"Sen sus! Hadi bu anlatmadı , sen ne diye anlatmıyorsun amına koyayım!" diyerek yeniden isyan modunu açan adamı , yanındaki tuhaf görünümlü diye tabir ettiğim arkadaşı susturmuştu.

"Yahu , küfür etme demiyor muyum ben?! Kusura bakma yenge , aslında hiç böyle birisi değildir Yunus. Şu an kendisini aldatılmış gibi hissediyor..."

"Kes lan , Berkan! Hepsi senin suçun zaten. Ne diye gaza getiriyorsun ki ortalığı?"

Sonunda isimlerini öğrenmiştim. Tuhaf olan , kapıda ilk gördüğüm adamın ismi Berkan'dı. Diğer tripli esmerin ise Yunus...

Kerem'in takımdan arkadaşları olduğunu tahmin ediyordum.

"Arkadaşlar , yanlış anlamayın beni lütfen ama biraz daha alçak sesle konuşsak olur mu? Kızım ürküyor da..." dedim , kucağımdaki Ceylan'ı işaret ederek.

Üçü de anlayışla başını salladı.

"Tekrar kusura bakma , yenge." dedi Barış Alper.

Gözlerimi devirmemek için kendimi çok zor tutuyordum.

"Birde , bana yenge demeseniz olur mu? İsmim Kader." dediğimde , Berkan atıldı lafa.

"Tamamdır , Kader yenge!"

Biz birbirimize boş bakışlar atarken diğerleri de kıkır kıkır gülmekle meşguldü.

"Berkancım , yenge yok diyorum anlamıyor musun?" diye sormamla itiraz etti.

"Kusura bakma yenge , öbür türlüsü bize ters." demesiyle sesli bir şekilde offladım.

"Rahat bırakın kızı!" diyerek arkadaşlarını uyaran Kerem , yine bir şekilde imdadıma yetişmişti.

Kadersiz | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin