*Jisung kocaman bir neşeyle geldi eve. Cuma günlerini hep çok severlerdi çünkü iş bitip eve döndüğünde önlerinde koskoca iki gün olurdu.
Ve bu iki günü abisiyle ve annesiyle geçirmekten çok keyif alırdı.
Ama bu sefer farklı bir sebebi vardı. Annesi yemek hazırlarken ona yardıma gitmedi, hemen abisinin tekerlekli sandalyesinin önüne çökerek abisinin dizlerine sarıldı.
"Abiş, ben geldim." Dedi sırıtarak.
"Görebiliyorum." Dedi Felix de gülerek. "Hoşgeldin miniğim."
"Sana bir şey soracağım."
"Sor."
"Ama anneme sakın söyleme tamam mı?"
"Söz." Derken Felix elini kaldırıp küçüklükten beri Jisung'la yaptığı izci sözü selamlaşmasını yaptı.
"Minho beni yemeğe çıkartmayı davet etti." Diye fısıldadı Jisung.
"E, ne güzel işte. Gitsene."
"Korkuyorum ama."
"Neden korkuyorsun?"
"O çok ünlü bir model. Ayrıca Çok seksi bir alfa. Gören insanlar yargılamaz mı? Ya magazinciler bir anda masayı basarsa?"
"Sanki sen biraz abartıyor olabilir misin acaba Jis?"
"Ben ve abartmak mı? Üstüme iyilik sağlık ayol."
İki kardeş gülüştüler. Ardından Jisung tekrardan söze girdi. "Anneme söylemekten çok çekiniyorum."
"Sorun değil, beraber konuşuruz."
"Daha iyi bir fikrim var."
"Hayır Jisung, yalan söylemeyeceksin."
"Yalan söylemeyeceğim. Ama gerilmemem için sen de geleceksin."
"Saçmalama. İlk buluşmaya sakat abini mi götüreceksin?"
Jisung'un bir anda kaşları çatıldı. Sinirlenmiş, bir tık da morali bozulmuştu. "Kibar bir reddetme de yeterli olurdu, kendine sakat demene gerek yoktu."
"Gereksiz yere evham yapma sen de. Haftalardır görüşüyorsunuz zaten git buluş."
"Küstüm sana."
"Ben de sana küstüm."
"Sen küse-"
Yaşlı kadın "Ne konuşuyorsunuz fısır fısır?" Diyerek salona girdiğinde iki kardeşin de birden sesi kesildi, kavgaları son buldu.
"Hiiiiç~" dedi Jisung sevimli görünmeye çalışarak.
Felix gözlerini devirdi. "Hiç sevimli görünmüyorsun, yapma şöyle."
"Minho öyle düşünmüyor!"
"Siz görüştünüz mü?" Annesi ve Felix bir ağızdan konuştuğunda Jisung tamamen kapana kısılmıştı.
"Kem küm, şey... şöyle böyle..."
"Hani buluşmaktan çekiniyordun?" Dedi Felix sitemkâr bir sesle. "Neden yalan söylüyorsun bana?"
"Ya... beraber dışarı çıkalım istemiştim."
"Direkt soramadın mı?"
"Öyle sorduğumda... kötü hissediyorum."
Annesi sakince salonu terk etmiş, kardeşleri konuşmaları için baş başa bırakmaya karar vermişti.
Felix'in kaşları çatıldı. "Neyi kötü hissettiriyor sana acaba?"
"Sanki cumartesi günleri gelip seni dışarı çıkartıyormuşum gibi. Ama sen ben olmadan da dışarı çıkabilirsin ki! Bana ihtiyacın yok." Derken Jisung halının desenlerini izliyordu.
Felix derin bir nefes aldı. "Ne zaman barışacaksın şu durumla?"
"Hangi durumla?"
"Jisung."
Jisung'un omuzları yavaşça düştü. "Barışmak istemiyorum. Kendimi senin yerine koyduğumda çok üzülüyorum."
"Ama değilsin Jisung. Benim yerime düşünmekten ya da bana acımaktan vazgeç artık."
"Sana acımıyorum! Senin için iyi şeyler yapmak istiyorum! Ama bunlar canını yakar diye korkuyorum anlasana! Keşke..." başı öne eğildi. "Senin yerine ben olsaydım..."
"Git."
"Gitmeyeceğim! Hep bunu yapıyorsun!"
"Durup dururken yalan söyleyip olay çıkartma sen de. Sekiz yıl oldu Jisung. Sekiz yıl. Bu tartışmayı milyonuncu kez yaşamaktan bıktım."
"Ben de böyle olmandan bıktım!"
"Ne yapayım, bacak mı taktırayım!?"
"Ondan mı bahsediyorum!? Sahte maskelerinden sıkıldım! Üzgün olduğunu anlamıyor muyum sanıyorsun?"
"Ne?"
"Seni dışarı çıkartmayı teklif ettiğimde gözlerin her seferinde buğulanıyor. Buruk gülümsemen yüreğimi öylesine çatırdatıyor ki... Bana ihtiyacın varmış gibi hissetmenden nefret ediyorum. Evet yalan söyledim, çünkü sana ihtiyacım olduğunu düşünmeni istedim."
"Senin bana ihtiyacın yok." Derken Felix'in gözleri dolmuş, bakışlarını kaçırarak kafasını camdan dışarı çevirmişti.
"Öyle mi sanıyorsun? Benim en iyi dostumsun sen. Babam gittikten sonra bana sarıldın, bana hem babalık hem abilik yaptın. Sen olmadan yaşayamam ki ben!"
"Ben hep yanında olmayacağım."
"Olacaksın!"
"Büyü artık Jisung."
Jisung çatık kaşlarla abisine baktı. Gözleri dolmuştu ama bir şey söylemedi. Oturduğu yerden kalktı, ona bakmayan abisinin karşısına dikildi. "Gelmiyor musun?"
"Hayır."
"İyi, ne halin varsa gör."
...
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Legs That Don't Walk | Hyunlix [Omegaverse]
Fanfiction"Gözlerinin parıltısı akşam yıldızı gibi; sen bana baktıkça ben yolumu bulacağım." [hyunlix, omegaverse] 03.11.2024 🥇 #felix 03.11.2024 🥇 #bangchan