"Neden bu kadar güzel kokuyorsun Jisung? Kokun bulunduğum yerden hiç ayrılmama isteği uyandırıyor."Sözleri bir bıçak misali kalbime saplandı, kalbimde belirsiz bir ağrı hissettim. Heyecanlanmıştım, sözleri beni heyecanlandırmıştı. Bunu biliyormuş gibi daha çok boynuma sokuldu. Orada derin bir nefes aldı.
Ne yaptığının farkına varmamla ondan uzaklaştım ve oturduğum yerden kalktım. Bu kadar yakınlaşmamız doğru değildi. Yine de beni etkilemediğini söyleyemezdim. "S-sıra sende." Dememle etkileyici bir tonda kıkırdadı ve benim kalktığım tabureye oturdu.
Daha önce duymuş olduğum bir parça çalmaya başladığında kulaklarıma dolan güzel melodi ile gülümsedim. Benim acemi çalışıma zıt bir şekilde onun çalışı profesyonelceydi. Bastığı her tuş ile kulağa fazlasıyla hoş sesler geliyordu. Parçayı çalmayı bitirdiğinde bu sefer ben onu alkışladım. Öyle bir alkışlamıştım ki avuçlarımın içi yanmıştı.
"Çok güzel çalıyorsun." Diye hayranca konuşmamla gülümsedi ve ayağa kalkıp tam önünde durdu. "Teşekkür ederim." Derken elleri saçlarımı buldu ve gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Senin kadar güzel olmasa da güzel, evet." Etkileyici bir ses tonuyla konuştuğunda hipnotize olmuş gibi hissettim.
Vücutlarımız birbirine gittikçe yaklaşıyordu, aramızda garip bir çekim vardı. Gözleri saçlarımdan ilk önce gözlerime, daha sonra ise dudaklarıma kaymıştı. İçimdeki heyecana engel olamıyordum. Eliyle çenemi tutup yüzümü kendine daha çok yaklaştırdığında kalbim maratona koşarcasına hızlandı.
Tam o anda telefonu çaldığında küfür ederek elini çenemden çekti ve telefonunu cebinden çıkarttı. "Önemli biri arıyor, bekle konuşup geliyorum." Demesiyle başımı olumlu anlamda salladım ve odadan çıkışını izledim. Az önce ne yaşanıyordu öyle!
İyi ki telefonu çalmıştı, yoksa daha sonra pişman olacağım şeyler yaşanabilirdi. Minho'yu tanımadığım için bu kadar şey yaptıktan sonra Emwoo'yla ,henüz tanışalı iki gün bile olmayan biriyle, öpüşmem doğru olmazdı.
"Jisung benim acil bir işim çıktı, gitmek zorundayım. Kalmak isterdim." Saat oldukça geçti, gecenin yarısı ne gibi bir acil işi çıkmış olabilirdi? "Kötü bir şey olmadı umarım?" Ellerini önümde hızlıca salladı. "Hayır, kötü bir şey değil. Arkadaşım aradı, içmiş sanırım. Gelmemi istedi, onun yanına gideceğim."
"Ah, anladım." Dediğinde odadan çıkmış kapının önüne gelmiştik. "İyi geceler Jisung. Daha fazla kalmak isterdim cidden ama gitmem gerekiyor maalesef. Yoksa arkadaşım her an başını belaya sokabilir." Deyip kıkırdadığında ona samimi bir gülüş sundum. "Sorun değil, daha sonra tekrar beklerim."
Kolumdan tutup beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı. "Geleceğime emin olabilirsin."
***
Telefonumun sesiyle sıçrayarak uyanmamla yataktan düşmem bir olmuştu. Acıyan kalçamı tutarak telefonuma baktığımda arayan kişinin Minho olduğunu gördüm. Umarım sabah sabah beni uyandırmasının mantıklı bir açıklaması vardır diye düşünüp telefonu açtım.
"Günaydın Jisung. Seni almaya geliyorum, ben gelene kadar hazırlan."
"Ne?"
"Geliyorum diyorum uykucu. Uyan hadi, okula gideceğiz."
" Ya amaaa~~ Ben kendim giderim okula."
"Aması yok, hazırlan."
Telefonu suratıma kapattı. Oflayarak düşmüş olduğum yerden kalktım ve zorla lavaboya gittim. Lavabodan çıkıp odama geri döndüğümde telefonumun ekranının parladığını gördüm. ilk başta önemsememiştim fakat sürekli bildirim sesi kulaklarıma gelince rahatsız olup gelen mesajlara baktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/349986555-288-k31693.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Claim ꨄ Minsung
Fanfic"Ben çocuklara zarar vermem." "Benden korkma..." ☆mafya kurgusu !Dikkat femsung içerir!