Barış'ın yüzünde oluşan belli belirsiz gülümsemeyi fark etmiştim. Maç başlamadan hemen önce, olduğumuz tarafa doğru fazla dikkat çekmeyecek şekilde başıyla selam verdi. Barış yine her zamanki hırsıyla sahadaydı. Önceden gerçekten odaklanarak izleyebilirdim ancak bu sefer öyle olmamıştı. İstemsiz bir şekilde gözüm hep Barış'a kayıyordu. Bana nasıl dokunduğunu, öptüğünü düşünmeden edemiyordum. İlk yarının bitmesine dakikalar kala Barış'ı izleyip düşünürken tribünde kopan gürültüyle kendime geldim. Icardi ilk golü atmıştı. Stad 'Aşkın Olayım' şarkısıyla yankılanıyordu. Herkes gole sevinirken Barış'ın da Icardi'nin sırtına atladığını gördüm. Sanırım onu tanıdıktan sonra maçtaki halini izlemek doğru bir karar değildi. Düşüncelerimi kontrol edemiyordum.
İlk yarı düdüğü çaldığında Barış'ın tribüne yaklaştığını gördüm. Bize doğru gelirken gülümsüyordu.
Barış "Hoşgeldiniz, gelmenize çok mutlu oldum. Maç bitince yanınıza geleceğim, gitmeyin." Cümlesini bitirdiğinde koşarak takımdakilerle birlikte soyunma odasına gitti.Dedem "Tanıyor musun Barış'ı?"
"Arkadaşım, seni özellikle o davet etmişti."
Dedem "Nasıl arkadaşmış, hiç anlatmadın daha önce."
"Dedecim normal arkadaşım, yeni tanıştık."
Dedem "Biraz deli bi oğlan ama iyi oynuyor seviyorum. Çok güçlü maşallah."
"Çok güçlü, bir de bana sor." cümlelerimi sadece aklımdan geçirirken dedeme gülümsemekle yetindim.
İkinci yarı başladığında bu kez düşüncelerimi Barış'tan uzaklaştırmada daha başarılıydım. Karşı takımın attığı golden sonra berabere durumdaydık. Kaleye atılan topların hepsi dışarı çıkıyordu. 90+5'in içindeyken, maçın bitmesine saniyeler kala Barış topu kapıp kaleye gitmişti. Herkes nefesini tutmuş Barış'ı izliyordu.
Topun ağlarda olduğunu gördüğümde bütün tribünle birlikte zıpladım. Barış gol atmanın ve kazanmanın sevinciyle sahada koşup herkesi kucaklarken hakem bitiş düdüğünü çaldı.
Bütün takım tribünlere üçlü çektirdikten sonra soyunma odasına dönmeye başlamışlardı. Barış takımla birlikte gitmek yerine olduğumuz yerin önüne gelmişti. Daha rahat duymak için ona doğru eğildim.
Barış "Şuradaki kapıdan inip yanıma gelin. Annemler locada, onların yanına gidelim."
"Barış saçmalama. İnsanlar görüyor, yanlış anlaşılacak."
Barış "Yağmur hadi, hem deden de dinlenir öyle gidersiniz. Üstümü değiştirip geliyorum. Siz geçin Tuncay Abi de orada, ben ona haber veriyorum karşılar sizi."
Barış'la orada konuşurken daha fazla uzatamayacağım için kabul ettim. Dedeme durumu açıkladıktan sonra localara doğru ilerledik. Barış'ın menajeri Tuncay Abi bizi karşıladığında onunla da ilk kez yüz yüze tanışıyorduk."Yağmurcum gelin, hoşgeldiniz. Yağmur Barış'ın arkadaşı, Çetin Bey de Yağmur'un dedesi."
Barış'ın annesi ve babası "Hoşgeldiniz." diyerek bizi güler yüzle karşıladı.
Barış'ın ve menajerinin ailesiyle kısaca tanıştıktan sonra Barış gelene kadar sohbet etmeye başladık. Geldiğinde hepimiz ona sarılıp tebrik ettik, herkes Barış'la gurur duyuyordu. Sarılma sırası bana geldiğinde herkesin bakışları bizdeydi, kısaca sarılıp ayrıldık.
Barış "Yağmur, arkadaşım. Dedesi yıllardır divan üyesiymiş, sizinle tanıştırmak istedim. Çetin amcacım nasılsınız? Yağmur bir rahatsızlık geçirdiğinizi anlattı. İyi misiniz?"
Dedem "İyiyim oğlum teşekkürler, rutin kontroller yapılacak yine."
Kısa bir süre ailesiyle sohbet ettikten sonra eve gitmek üzere ayrıldık. Yolda yine marşlarımızı dinlerken maç hakkında yorumlarımızı yapıyorduk. Maçı konuşurken dedem bir anda konuyu Barış'a getirdiğinde şaşırmıştım.
Dedem "Son dakika golünü Barış'tan beklemiyordum, onun sayesinde kazandık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutkunun Gölgesinde • Barış Alper Yılmaz (+18)
Fanfiction"Sevdiğim pozisyonu anlatmanın yeri değil demiştin, şimdi anlat bence." "Yavrum, benim için pozisyon fark etmiyor."