5. Bölüm

569 46 36
                                    

Odaya perdelerin arasından sızan güneşin ışıklarıyla uyandığımda, yanıbaşımda uzanan Barış'la göz göze geldim. Ona gülümsediğimde burnuma bir öpücük kondurdu

Barış "Günaydın çiçeğim." dedikten sonra arkasında sakladığı ayçiçeklerini kucağıma bıraktı. Şaşkın bakışlarımla yerimde doğrulurken Barış sözlerine devam etti.

"Umarım seversin, en sevdiğin çiçeği bilemedim..."

O anın mutluluğuyla kendimi Barış'a sarılırken buldum. Böylece o da saçma cümlelerine devam edemedi.

Barış "Çiçekleri beğendiysen sana bir sürprizim daha var. Kahvaltı hazırladım, simit de aldım."

Gözlerim dolu dolu Barış'a gülümserken mutluluktan ağlamak üzere olduğumu belli etmemeye çalışıyordum. Hep hayal ettiğim şey ilk kez Barış tarafından gerçeğe dönüştürülmüştü.

"Tamam sen geç mutfağa, ben de giyinip hemen geliyorum" diyip Barış'ı gönderdikten sonra üzerime bol bir tişört geçirdim. Yüzümü yıkayıp elimde çiçeklerimle mutfağa gittim. Barış tüm karizmasıyla çaylarımızı koyuyordu.

Gözlerim Barış'tan masaya döndüğünde sofranın güzelliğine bakakaldım.

"Hadi otur, soğuttun her şeyi." Barış'ın bu küçük sitemiyle birlikte elindeki çaylar da sofradaki yerini almıştı. Elimden tutarak oturacağım yere çekiştirdi ve saçlarıma yumuşak bir öpücük kondurdu.

Barış'a ve hazırladıklarına bakarken yüzümdeki aptal gülüşü silemiyordum. Hayatım boyunca birinin beni çiçeklerle uyandırıp simit aldığını görmeyi hayal etmiştim. İstediğim her şeyin en beklemediğim kişi tarafından yapılıyor olması her gün daha da şaşırtıyordu.

"Ellerine sağlık, hadi durma kutla bu zafer senin, yüreğine sağlık!" şarkının başlangıcını neşeyle söylemiştim. Ailemle yaşarken ne zaman yemek yapsam babam bu şekilde ellerine sağlık derdi, şimdi ben aynısını Barış'a yapıyordum.

Önce sadece gülerek karşılık verse de kahvaltıya başladıktan sonra tabağıma salatalıkları doldururken Barış sessizliği bozdu.

"Gelip de bir tanem olmaya ne hakkın var?" Kısık bir sesle az önce başladığım şarkının devamını getirmişti. Hafifçe güldüm, ne diyeceğimi bilememiştim. Simitten bir parça koparırken konuşmaya başladım.

"Bütün günü film izleyerek geçirelim mi?"

Barış "Aksiyon mu, romantik komedi mi?"

"İkisi de olur, nasılsa tüm gün beraberiz." dedim gülümseyerek.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra Barış'ı salona göndererek bulaşıkları topladım. Yanına döndüğümde Barış film seçmek için her zaman koltuğun kenarında duran battaniyeme sarılmış halde beni bekliyordu.
Yanına otururken kollarını açıp beni de battaniyenin altına aldığında başımı göğsüne yasladım.

Barış "Önce aksiyon filmi izleyelim bence."

~

Kaçıncı filmde olduğumuzu saymayı bırakmıştım. Havanın kararmaya başlamasıyla mayıştığımı gören Barış yüzümün her yerini öperek beni yeniden canlandırdı.

Barış "Çok mayıştık, hadi hazırlan dışarı çıkalım."

"Yatmaya devam etsek olmaz mı?"

Barış "Olmaz, hadi kalk. Metehan ve Berkan mesaj atmış, çok ısrar ettiler."

Israrının bitmeyeceği belliydi. Barış'ın sıcaklığından ısınmış yumuşak battaniyenin altından asla kalkmak istemiyordum. Barış'ın beni gıdıklamasıyla yerimden sıçradım.

Tutkunun Gölgesinde • Barış Alper Yılmaz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin