Final

30 4 4
                                    





-
4 ay sonra.

Taehyung'dan

19 yıllık hayatımın 11. Senesinde tanıdığım o zamanlar yeni yeni ünlenen şarkıcı jeon jungkook.

Aslında her şey böyle başladı. Annemin televizyon ve magazin merakından dolayı çocukluğumdan beri her ünlünün neler yaşadığını bilirdim.

Bir gün gördüğüm haberde yeni çıkış yaptığı söylenen ve oldukça başarılı ilerleyeceği konuşulan magazin kanalına takıldı gözüm. Henüz 11 yaşındaydım fakat o gözleri, gözleri çok farklıydı. Yıldızlar gibiydi, sonsuzluk gibiydi, sanki dünya çok güzelmişcesine her zaman parlaktı, umuttu, ışıktı, tarif edemeyeceğim bir çok duyguydu.

Küçük bir çocuk olmama rağmen hissettiğim yoğunluk fazlaydı, garipti ve beni korkutuyordu.

Onu istediğimi biliyordum. Hemde çok istiyordum.

Seneler boyu devam eden hayranlığım daha artıyordu her gün. O çok güzeldi ve gözlerimin önünde büyüyordu, benim için.

12li yaşlarımda okulumda okuyan bir arkadaşım vardı. Bogum, onunla iyi arkadaştım. Sonrasında annesinin isteğiyle ajansa kaydolmuş ve çok iyi yerlere gelmişti, yani ben öyle zannediyordum.

16 yaşımı doldurmak üzere olduğum zamanlarda bir telefon aldım, iş yoğunluğu sebebiyle sadece telefonda görüşebiliyorduk bogum ile. Bana bu sene evinde kalabalık olmayacak bir organizasyon olduğunu söylediğinde düşünmeden gittim.

Gecenin başları sakindi, bogum ile vakit geçiriyordum eğleniyorduk. Ta ki içeri giren her günümü onun hayaliyle geçirdiğimi bilmeyen
Jeon jungkook girene kadar.

İçimi basam heyecan çok başkaydı, karşımdaydı, tam karşımdaydı kanlı canlı duruyordu. Bogum selamlaşıp kısaca konuştuktan sonra yanıma döndü, gözlerim hep ondaydı, aklım, zihnim, fikrim, her şeyim şuan sadece ona odaklıydı.

İlerleyen saatlerde üst kata çıktığını görmemle ani bir kararla peşinden gittim. Onunla konuşmalıydım.

Beni hissetmesiyle durdu ve bana döndü. Ama konuşamadım, sadece müziğe odaklandım. Ellerimi boynuna doladım ve gözleri önünde yavaş hareketlerde bedenimi oynatarak müziğe eşlik ettim.

Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama oldukça sakindim. Çatık kaşlarıyla bir süre beni izledi ardından ellerini belimde hissettim. Gülümsememe engel olamıyordum, başımı hafifçe kaldırarak ona baktım, gözlerimin içine bakıyordu. Sabırsız biriydim ki orda da beklemeden dudaklarına kapandım fakat beni şaşırtan anında aldığım karşılık oldu. Sanki bunu bekliyormuş gibiydi.

İlk öpücüğümü verdiğim kişiydi. İlkimi yaşayacağım kişi de o olacaktı. Tüm ilklerim onunla olsun istiyordum.

Durmadım, devam ettim, o gece sarhoş değildim, ama o beni sarhoş etmişti. Adeta aklımı başımdan almıştı ve tamamen ona teslim olmuştum.

Sabah büyük bir boşlukla uyandım. Yalnızdım. O yoktu, gitmişti. Bir şeyleri sindirmesi zor oldu o an, ben tek gecelik miydim? Bana çıkarları için mi dokundu? Beni kullanıp attı mı? Gibi sorular beynimin içinde yankılanıyordu.

O günden sonrası zordu, kimseye anlatamadım, toparlanamadım da, onu istiyordum. Oda beni istemişti ama gitti. Olamazdı, o benimdi. O benimdi ve benim olacaktı.

Redlack | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin