"Sonuç"
Kafeterya da oturup yazdığım notları gözden geçiriyordum. Vizeler başlayacağı için herkes kütüphenedeydi ve yer bulamadığım için bu soğukta kafeteryaya gelmek zorunda kalmıştım.
Elimdeki sıcak karton bardak, soğuğa karşı elimi az da olsa ısıtıyordu. Ama esen rüzgarda titreyip duruyordum. Ceketimi sabah Alçin’e kaptırmış olmasaydım, belki biraz daha rahat edebilirdim. Ama şimdi sadece kalın bir kazakla yetinmek zorundaydım ve bu, içimi ısıtmak için yeterli olmuyordu.
Çalışmamın içeriğine odaklanmaya çalıştım ama dışarıdaki soğuk ve kalabalığın gürültüsü, kafamı toplamakta zorlanmama sebep oluyordu. Çevremdeki masalarda ise insanlar vizelere hazırlık için kitaplara gömülmüşlerdi. Bazılarının yüzlerinde stres, bazılarının gözlerinde ise yorgunluk vardı. Kendimi bir nebze daha iyi hissetmek için derin bir nefes aldım. Sınav haftası her geldiğinde gereksiz stres yapıyordum. Oysa bildiğim her şey önümdeydi, sadece odaklanmam gerekiyordu.
Birden gözüm önümdeki masada açık duran notuma takıldı. Üzerinde yazılı olan kelimeyi okudum: Bunu başarmak zor değil yazıyordu. Yine de öyle hissediyordum. Zor geliyordu her şey. Ama artık bir şekilde başarmalıydım.
Bir yudum daha çay içtim. Sıcaklık ellerime yayıldı ama içimdeki soğuk, bir türlü geçmek bilmiyordu. Dışarıdaki rüzgarın sesi, içerideki gürültüyle birleşip beynimde yankı yapıyordu. Her şeyin karıştığı, birbirine girdiği bu ortamda bir türlü sakinleşemedim. Başımda yavaştan ağrımaya başlamıştı. Bu yüzden kitaplarımı toplayıp hepsini çantama sıkıştırdım. Başka dersim yoktu. Alçin'e haber verip eve gitmek için otobüs durağına adımladım.
🍂
Eve geldiğimde, sonunda rahat bir nefes almanın rahatlığıyla içim huzurla doldu. Her zaman evcimen bir insan olmuştum ve bu halimden memnundum.
Kapıyı kapatıp ayakkabılarımı çıkardım, içeri girdiğimde evin sıcaklığı, çoktan mayışmamı sağlamıştı.
Hemen mutfağa gidip bir fincan sıcak çikolata hazırladım. Bu, Alçin’le vizelerin stresini biraz da olsa eğlenceli hâle getirmek için yaptığımız bir alışkanlıktı. “Sınav haftası sıcak çikolata, hayat kurtarır!” demişti.
Söylediği kadar faydalı olmasa da, söyleyiş tarzı gülmeme sebep olmuştu.
Birkaç yudum içtikten sonra, rahatlamak için odama gittim. Sabah olduğu gibi bıraktığımdan yatağım dağınıktı. Aynı şekilde odanın geri kalanı, _beni topla_ diyerek göz kırpıyordu.
Kendime alan açmak adına masamın üzerindekileri üst üste koyarak bir kenara çektim. Silgi çöplerini elim yardımıyla topladıktan sonra küçük çöp kovasına attım. Masanın üzerini de silicektim ama banyoya gitmeye üşendiğimden onu sonra yapmaya karar verdim.
Kıyafetlerimi de katlayıp bir kenara koydum. Detaylı bakılmadığı sürece toplu gözüküyordu.
"Bir gün bu odayı gerçek anlamda toparlayacağım."
Yalnızca bu günün o gün olmaması kesin gibiydi.
Sonra, birkaç saniye boyunca odanın ortasında dikildim. Ne yapacağımı unutmuştum. Sonra aklıma, rahatlamak ve kafamı dağıtmak adına dizi izlemek gelmişti.
Telefonumu aldım ve eski dizilerin olduğu uygulamayı açtım. Hangi bölümü izlesem diye düşünürken, Alçin’in sesini tekrar duydum kafamda.
_Yine aynı diziyi mi izleyeceksin?!_
Onun bu sorusuna her defasında aynı cevabı veriyordum: Evet, evet! Çünkü bu dizi kesinlikle başka hiçbir şeye benzemiyor!
Ekranımda dizi açılırken, birkaç yudum sıcak çikolatamdan içtikten sonra uygulamada eğlenceli bir şeyler aramaya başladım.
Birazdan telefonum çaldı. Arayan Alçindi.
“Ne yapıyorsun?”
“Çalışmayı bitirdim, rahatım,” diye cevap verdim, neredeyse bir sevinç çığlığı atacak gibi.
“Hadi ya! Benim yeni bitti. Geldiğimde kaldığın yerden devam ederiz, olur mu?"
"Olur," dedim, kafamı yastığa yaslayarak.
Gülüşerek telefonu kapattık ve ben tekrar diziye odaklandım.
🍂
"Ben seçilmişim. Ben seçilmişim Cemre!"
Koptuktan kalkıp olduğu yerde dönerek zıplamaya başladı. Bende ona eşlik etmek adına kalmış, onun gibi zıplamaya başlamıştım.
"İnanamıyorum!"
Zıpladığı yerde durup beni kendine çekti ve kollarını vücuduma doladı.
"Tebrikler Kuşum," dedim elimi sırtında destek vericesine birkaç kez gezdirdim.
"Ne sorsam? Ne zaman gidilecek acaba? Sen benimle gelir misin? Gelirsin değil mi? Gelirsin gelirsin. Ay, o gün ne giysem acaba? Cemre! Senin şu siyah blazer ceketini alabilir miyim? N'olur?"
Art arda o kadar şey sıralamıştıki hangi birine cevap vereceğini şaşırmıştım.
"Tabii ki gidebilirsin, sormana gerek yok."
"Yaa teşekkür ederim," dedikten sonra yanağına sulu bir öpücük kondurdu.
"Ben bi' odama gideyim. Ya da dur! Tatlı yemeye mi gitsek? Bunu kutlarız hem, ne dersin?"
"Bugün sen ne dersen o," dedim ve hayali elbisemin eteklerini tutarak reverans yaptım.
Gülerek odasına gittiğinde bende hazırlanmak için kendi odama gittim. Alçin'in bu heyecabıyla bütün tatlıların altını üstüne getireceğimiz kesindi.
***
Çok saçma bitti!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fakülte || Barış Alper Yılmaz (Yarı Texting)
De TodoNerden bilebilirdi lansmana gittiği akşam hayatının bir anda değişeceğini?