Maskesiz Yüzler

4 0 0
                                    


Selina, bilgisayarı nasıl açtıklarını merak ediyordu. Kaan, "bu ne demek oluyor? Onlar hakkında bilgi sahibi olduğumuzu öğrendiler demek bu, değil mi?" dedi.

Kaan, başını diğer bilgisayarlardan kaldırmadan, "Abla, kapıya baksana," dedi. Kapıyı açtığımda, ikinci bir şoku yaşadım çünkü karşımda Oğuz vardı, nam-ı diğer "NEG4N." Bir elinde bilgisayarla bana bakıyordu. "Bu bilgiler ve dahasını başka kim biliyor?" diye sordu.

Dilimin tutulduğunu söylemek isterdim ama her zamanki gibi bir adım öndeydim. Oradaki bilgiler, asıl olanlarla değiştirilmişti. Şimdi yeni bir maske takma zamanıydı. "Siz bilgisayarı açtınız mı?" diye sordum. Oğuz gözlerini devirdi ve bilgisayarı işaret ederek, "Sence?" der gibi baktı. Haklıydı. "Pardon, bir an şaşırdım sadece," dedim.

Oğuz, ayağıyla kapıyı itip içeri girdi. "Eee, nerede bu sözde ekipmanlarınız?" diyerek evi gezmeye başladı.

Bilgisayarların bulunduğu odaya girdiğinde, kendine güvenerek kapıyı açtı. Her şeyi açıkça ortaya koyacağımızı sandıysa yanılıyordu. Yine de yalanı sürdürmeliydim. "Dur, dur, oraya girme!" dedim. Korkmuş, paniklemiş birini oynamak benim için zor değildi. O, gülerek kapıyı açtı ve "Bingo, işte burada, küçük Niks’in odası," dedi alayla.

Seninki daha küçük demek vardı ama sustum. "Hayır, Kaan!" dedim. Kaan ve diğer herkes tüm bilgilerin orada olduğunu sanıyordu. Oysa herkes başka bir şey biliyordu. Sadece birbirlerine anlattıklarında tüm resmi görebileceklerdi ama anlayamazlardı. Çünkü biz kardeştik ve sırlarımız ebediydi.

Oğuz, "Burak, her şeyi topla kardeşim," dedi. O yani NEG4N her zamanki Seni bitirdim. Yine ben kazandım, egosuyla doluydu. Ama bu sefer kısa süreceğine eminim. Ya kendi egosu ya da çevresi onu bitirecekti her türlü sonunda biteceksin, Oğuz.

Kaan sinirleniyordu, bunu gözlerinden okuyabiliyordum, ancak sinirlenmemeliydi. Yanına gidip kolunu tuttum. "Sakin ol, belki de o yere girmemize yardımcı olur. Bilemeyiz, değil mi?" dedim. Bu sırada Burak içerideki ekipmanları tek tek taşıyordu. Ekipmanlarımı seviyordum, onlarla çok anı biriktirmiştim.

Taşıma işi bitmek üzereyken, Oğuz yanıma gelip, "Sen de geliyorsun," dedi. Bir an beni yanına alacak diye düşündüm, ama sonra vazgeçip beni kaplanına yem etme fikrini aklımdan geçirdim. Bana öldürecek gibi bakma, NEG4N. Olmaz mı?

Lüks bir araba beklerken bir motor ve bir araba gördüm. Oğuz motora bindi, Burak ise arabaya. Motor hastası biri olarak motora doğru yönelirken, Oğuz sürmeye başlamıştı bile. Ne kadar da kaba bir insan!

Burak’ın arabasının ön koltuğuna oturmayı düşünürken gözleriyle arkayı işaret etti. Ne bu, herkes neden bu kadar kaba? Haklısın insanlık kalmamış gibi.

Arkaya, kendi ekipmanlarımın yanına geçtim. Onlarla ne çok anı biriktirmişim, onları özleyeceğim. "Neden bu kadar uğraştın, neden bizi bu kadar araştırdın?" diye sordu. Sizi değil, ahmak, ama onlar öyle biliyor. Doğru, sizi araştırdığımı sanıyordunuz. Öyle düşünmeye devam edin ve bana zaman kazandırın. "Merak etmiştim sadece," dedim tatlı ve uslu bir kız gibi davranarak.

Yaklaşık 15 dakika sonra binaya varmıştık. Demiştim, ben buraya gelirim, dedim kendi kendime. Ya da dememiş olabilirim, emin değilim.

Arabadan indim ve binaya yöneldim ama kapı açılmadı. Burak arkadan söylenerek geldi, "Dur, dur, kapıyı bozacaksın. En son senin burayı girmeni yasakladılar. Şuradaki kamera seni görünce savunmayı artırıyor ve camları karartıyor." Onlarda travma yaratmışım demek ki, aferin bana.

Burak kapıyı açtı ama nasıl açtığını anlamadım. İçeri girdim ve en üst kata çıkmaya başladım. Sanırım Oğuz’un odası oradaydı, emin değilim.

Karanlığın Maskesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin