Andre'denBaşımı dik tutmaya çalışarak Morgana'nın karanlık, kitaplarla dolu odasına girdim. İçerisi derin bir sessizliğe bürünmüştü, yalnızca duvarlardan yansıyan loş ışık kitapların gölgelerini ürkütücü bir şekilde büyütüyordu. Morgana masasının arkasında oturuyordu; bordo kanatları ihtişamla ışığa karışmış, ona neredeyse bir taç gibi görkem katıyordu. Bakışları, her zaman olduğu gibi, tehditkâr bir sabırla üzerimdeydi.
"Geç kalmadığını umuyorum, Andre," dedi soğukkanlı bir şekilde, yüzünde hafif bir gülümsemeyle.
"Hayır, müdirem," diyerek saygıyla başımı eğdim. İçimdeki gerginliği gizlemeye çalışarak birkaç adım yaklaştım.
"İstediğiniz her şeyi yerine getireceğim," diye başladım, gözlerimi onunkilere dikerek. "Ama karşılığında... Lyra'nın bir daha bana karşı gelmeye cüret etmemesi için gerekenleri yapmam gerekiyor."
Morgana, keskin bakışlarını üzerimde gezdirdi ve hafif bir gülümsemeyle yanıma yaklaştı. "Benden ne istediğini tam olarak anlıyorum, Andre," dedi yavaşça, soğukkanlı bir tonda. "Fakat senin de anlaman gereken bir şey var: Lyra gibi birini hak etmek için bana sadakatini göstermen gerek."Nefesimi tutarak dikkatle dinledim. Lyra'nın bana ait olma ihtimali zihnimde kıvılcımlar çaktırıyordu.
"Yani benden ne yapmamı istiyorsunuz?" diye sordum, kararlı bir sesle.
Morgana hafif bir kahkaha attı ve masasına doğru yürüyüp bordo kanatlarını hafifçe titretti. "Oscar," dedi, adı ağzından bir yılan gibi süzülerek çıkarken. "O gri kanatlı çocuk Lyra'nın çevresinde dolanıp durdukça, senin hayallerine ulaşman imkansız."
"Onu okuldan atmamı mı istiyorsunuz?" diye sordum. Bu kolay bir çözüm olurdu; Oscar bir kez okuldan atıldığında Lyra'ya yaklaşması neredeyse imkansız olurdu.
Morgana başını iki yana salladı. "Hayır, bundan daha zekice bir şey yapmanı istiyorum. Bir gölge gibi Oscar'ı izleyeceksin, gittiği yerleri, kimlerle vakit geçirdiğini ve özellikle Lyra'yla neler yaptığını öğrenip bana bildireceksin."
Kafamda yavaşça bu planı sindirdim. Eğer Morgana'ya istediğini verebilirsem, Lyra'yı tamamen yanımda bulacaktım. Bu teklifi geri çevirmem mümkün değildi.
"Sizin sözünüzden çıkmayacağım," dedim, kararlı bir tonda. "Oscar'ın her hareketini göz önünde bulunduracağım."
Morgana, memnun bir edayla başını salladı. "İyi, Andre. Eğer sadakatini gösterir ve görevini başarırsan, Lyra'nın kimseye bakmayan gözleri en sonunda sana çevrilecek."
Bu sözleri duyduğumda, içimde karanlık bir zafer hissi belirdi. Bu oyunu kazanmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdım. Lyra ve Oscar'ı günlerce takip ettim. Onlar okulun yasaklı bölgesinde uçup eğlenirken izledim. En son yakalanıp kütüphaneyi temizleme cezası aldıklarında onlara yakın olabilmek için ben de kasıtlı ceza aldım. Her sabah okula gelmeden önce buluştukları kayalıkları ve Oscar'ın Lyra için bulduğu göl evini öğrendim. Şimdi sıra bunları Morgana'ya anlatmaktaydı.
Büyük taş kapılar yavaşça açıldığında Morgana'nın o tanıdık, ağırbaşlı duruşu karşımda belirdi. Gözlerinde her zamanki gibi bir tehdit gizliydi. Hiçbir şey söylemeden, beni odanın ortasında, sessizce izlememi bekliyordu. Bir an duraksayıp nefesimi kontrol ettim, ardından konuşmaya başladım.
"Lyra ve Oscar'ın sabahları okula gelmeden önce buluştukları bir yer var," dedim, yüzümde ciddi bir ifadeyle. "Okulun az ilerisindeki kayalıklarda." Sözcükler dudaklarımdan dökülürken Morgana'nın gözlerinde anlık bir parıltı yakaladım, dikkatle dinliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nivralia'nın Kanatları
FantasyLyra, kanatlarının rengiyle sosyal statüsünün belirlendiği Nivralia'da, beyaz kanatlı halkın bir üyesi olarak büyümüştür. Ancak, toplumun en altındaki gri kanatlılara yönelik haksızlıkları görmezden gelmekte zorlanır. En yakın arkadaşı Oscar, gri ka...