Sunoo, günlerden bir gün aniden karşısına çıkan gizemli çocuğa takar kafayı. Gariptir ki, kafasından çıkmayan çocuk aynı zamanda hayatının kadrajından da çıkmaz. Kader iplerini örmüşe benziyordu. Peki ya birbirleri için yanlış kişiler ise?
"Hayat ço...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bakıştan akardı güzellik."
♤
Jake. Jake ile tanıştığımda yirmi yaşına yeni girmiştim, üniversitede ikiydim daha... Hayat zorluğu, derslerin getirdiği bunalım, ailesizlik ve yalnızlıkla bunaldığım o sene sonunda; üç beş arkadaşımın bir mekanda küçük doğum günümün kutlamasında tanışmıştık. Her dersimizin aynı olduğu Sunho'nun arkadaşıydı ve beraber gelmişlerdi. Jake benden bir sene büyüktü. Gece saat ikiye gelirken ortamda attığım sahte gülüşleri fark etmiş ve lavaboya diye kalktığım ayaklanmada beni takip etmişti. Daha sonrası, mekanın arka sokağında sabah beşe kadar konuşmuştuk. O günden beri beni en iyi anlayan insan oydu. Onun yeri bende ayrıydı.
Şimdi iste rolleri değiştirmiştik. Bu seferde onun doğum günüydü.
On beş kasım.
Kasımı yarılamıştık.
Elimde Ralph Lauren'den aldığım şık bir gömlek hediyesi ve anlamsız bakışlarımla bana atılan konuma gelmiştim. Anlamsız bakışlarım hayata değil, mekanın gürültüsüneydi. Hatta hayatım şuan olması gerektiğinden iyiydi. Kasım arada şaşırtıyordu demek ki... Dün bölümümde birincilik almıştım ve bir kaç hastahane doktorundan ise referans! Anneme heyecanla anlattığımda ki halimi hala hatırlıyorum... Ağzım kulaklarımdaydı.
Her neyse konumuz bugün on beş kasımdı. Jake'ti.
Jake'in, üniversitenin tanınan çocuklarıyla takılmasına rağmen, fazla popüler olmadığını biliyordum. Lakin Jake, aileden zengindi. Bir namı vardı ama, o çocuklardan değildi. Hep saygılı ve yardım severdi.
Aynı zamanda genç olmasına rağmen başarılı bir avukattı. Ailesinin şirketinde hukuki kısımlara bakıyordu. Ailesinin tam olarak ne yönettiğini bilmiyordum, hiç öyle araştırmamış veya ona direkt sormamıştım. Banaeydi ki?
Mekana girdiğimde loş bir ışık beni karşıladı. Jake'ten beklediğim gibi, sıcak bir ortamdı. Uzun bir masada yaklaşık on - bilemedin on beş kişilerdi. Sanki beni bekliyordu Jake, aniden ayaklandı. Zaten en uç masanın başında oturuyordu.
Jake benim için önemliydi ve bakılırsa bende onun için...
"İşte doktorum! Bende kalbimde bir sızı var diyordum yalnızlıktan dolayı. Beni iyileştirmeye geldi!"
"Aşk olsun Jake, biz seni yalnız mi hissettiyoruz?"
Jake'in dramalığına karşı Chan olarak tanıdığım ve kısa süre önce tanıştığım sarışın lafa atladı. Onların bu haline gülerken Jake'in kucaklamasın atladım.
