chapter one; "forgotten feeling, unforgettable person."

317 42 4
                                    

















Sertab Erener, Karbeyaz
Emre Aydın, Belki Bir Gün Özlersin












Sertab Erener, KarbeyazEmre Aydın, Belki Bir Gün Özlersin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






İstanbul, 2024


Yalan; tek kelime, iki hece, beş harf ama altından kalkılamayacak kadar ağır bir şeydi. Yalanın ardı kesilmezdi, yalan yalnız kalmazdı. Sıralanırdı, birini örtmek için, bir diğerini söylerdin. Beyaz yalan olarak adlandırdığın yalan, senin hayal gücün ile kurduğun hayatının tümü olurdu.

Benim hayatım yalandı, Benim hayatım mahvolmuştu. Dört yıl önce, hayatımda turunacak tek bir dalım kalmadığı anda aslında anlamıştım. Anlamıştım ki, daha da sıkı sarılmalıydım. Sarılmıştım da, sonunda cehenneminden kurtulmuştum.

Ankara, benim cehennemimdi. Her bir köşesinde anım vardı, her bir kuytusında. Ankara, beni mahvetmişti. Orada herkesi kaybetmiştim, kimsemi bırakmamıştı bana.

İstanbul'daydım. Bir aydır buradaydım, zordu. asla kolay değildi ama bir şekilde pozitif başlamamda yardımcı olmuştu. Yeni bir sayfa açmıştım, geçmişten kimsenin olmadığı, bu sefer bencil olduğum yeni bir sayfa.

Oturduğum restorantta yerimde rahatsızca kıpırdandım, burası oldukça sesliydi çünkü bir takımın bütün oyuncuları buradaydı. Çalışmaya başladığım hastanede aynı katta olduğumuz doktorlar ile bir akşam yemeğine çıkmıştık. Aslında oldukça tatlı insanlardı ama bu ortam asla benlik değildi.

Şu anda çalıştığım hastanede çalışmamı sağlayan, Ankara'daki hocamdı. Biraz torpilim vardı ama başarılı olmasam bu torpili almam imkansızdı.

"Çok genç bir fizyoterapistsin, Devin. Bence bu çok gurur verici." Karşımdaki adamın benden on yaş büyük olduğunu hesaba katarsak, evet, öyleydi.

Devin, demişti. Devin'dim ben, Devin Sayan. Nefret ettiğim soyadıma rağmen, söylemekten çekinmiyordum. Çünkü ben, bendim. Soyumdaki herkesten iğrenir olmuştum.

"Daha yeni sayılırım ama," dediğimde masadakiler güldü, benden yirmi yaş kadar büyük olan kadın- Aşkın Hanım, "Yirmibeş yaşında bu kadar parlak bir genç hanımefendi görmemiştim, Devin. Biz, hepimiz senden çok umutluyuz." Dedi, aralarındaki aile ortamı çok güzeldi.

Görüştüğüm sayılı üniversite arkadaşlarım bu konudan çok müzdaripti, bu durumda şanslı olduğum için ekstra mutluydum. Yemeklerimiz geldiğinde çok büyük bir afiyetle ve hoş bir sohbetle yemeklerimizi yemiştik.

Lavaboya gitmek için masadan kalktığımda, elbisemi düzelterek yürüdüm. Üzerimde siyah, önden bakılınca oldukça basic olan bir elbise giymiştim. Sırtı tamamen açıktı, derin de bir yırtmacı vardı. Vücuduma iyi bakmayı, sonrasında da giydiğim şeyleri güzel taşımayo seviyordum.

pretty lies. | barış alper yılmaz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin