Mert Hakan savsak adımlarla İsmail'in arabasına doğru ilerlerken birden kolundan çekilmesiyle ağzına geleni saymaya başladı. "Lan! Sen kimsin orospu çocuğu? Bırak lan beni."Söylediklerinin arkası kesilmezken kolunu tutan kişiye dönüp de onun Mauro olduğunu görmesiyle sustu. "Mauro?"
"Ana bacı bırakmadın Mert'im sağ ol." Yüzünde belirsiz bir sırıtışla söylediğine karşın Mert hışımla kolunu çekti. "Dokunma bana orospu çocuğu."
"Abartıyorsun."
"İster abartırım ister abartmam ulan sen niye geldin benim peşimden?" İkisi de hafif çakır keyifti ve ağızlarından çıkacak şeyler pek hayra alamet değildi.
"Yüzün asıktı hep. Ne olduğunu sormak istedim. Seni mutsuz görmek hiç iyi hissettirmiyor çünkü."
Histerik bir gülüş çıktı Mert'in ağzından. Ciddi falan değildi heralde dalga geçiyordu onunla. Yoksa bu dengesiz hareketlerinin başka açıklaması olamazdı. "Seni ilgilendirmiyor."
"Gözün hep üstümdeydi. Benimle alakalı olabileceğini düşündüm. Sorun neyse halletmek istiyorum Mert." Dediğiyle birlikte bir adım yaklaştı kumral adama.
Ama onun adımına karşılık iki adım geriledi Mert de. "Hala seni ilgilendiren kısmını anlamadım."
Mauro kendisinden bi tık daha sarhoş olan adama olabildiğince anlayışlı yaklaşmaya çalışıyordu ama kanında dolaşan alkolün etkisi onda da baş göstermekten çekinmiyordu. "Seni seviyorum ve sevdiğim adamı böyle görmeye dayanamıyorum amına koyayım oldu mu?"
Alaylı kısa bir gülüş çıktı yine Mert'in ağzından. "Seviyormuş. Başını seversin sen anca. Böyle mi lan senin sevgi anlayışın? Seninki sevmek falan değil sen sadece zedelenen egonu tatmin etmek istiyorsun benimle."
"Hiçbir şey anlamıyorum Mert. Ne dediğini bilmiyor ve saçmalıyorsun. Uzatma bu altı boş konuyu artık."
"Neden uzatmayayım? Yüzüne vurmak ağır mı geliyor?" İkisinin de sesi yükselmeye başlamıştı şimdi.
"Lan sen neyden bahsediyorsun? Sana seni seviyorum diyorum gelmiş bana egonu tatmin ediyorsun diyosun. İyi değilsin sen."
"Ben de diyorum ki seninki sevgi falan değil anladın mı? O dövme koltuğuna oturan herkesi tavladığın gibi beni tavlayamadığın için takıntı yaptın sen sadece."
Mauro iki yana salladı kafasını. "Öyle değil." Sesi kısık çıkmıştı bu sefer. Bu konuda Mert'e kesinlikle haksızsın diyemediğinden verecek düzgün bir cevabı da yoktu.
"Öyle öyle. Ben sana bi daha anlatayım mı unutmuş gibisin çünkü? İlk geldiğim gün dövme yaptırmak için o koltuğa uzandığımda flörtöz bir şekilde konuştun benle. İnkar edemem bu işte de fazlasıyla ustaydın. Hoşuma gitmişti. Sonra ertesi gün tekrar gelmiştim dövmeden sonra hangi kremi kullanmam gerektiğini sormayı unuttuğum için. O zaman sıramı beklerken senin herkese aynı davrandığını gördüm. Sen buydun. Yani sadece bana karşı böyle değildin. Sonra geld"
Sözünü kesti Mauro. "Bu yapımda olan bir şeydi. İşimden karakterime yansıyan bir özellik oldu."
"Senin karakterini sikeyim ben. Lafımı bölme. Ben yine yanına geldiğimde aynı şekilde davrandın bana, tabi ben köfteyi çaktığım için hiç siklememiştim bile. Sen de bozuldun tabi. Sonra babanın şirketinde çalışan olduğumu öğrendin. Sırf benle uğraşmak için hiç gelmediğin şirkete olan ziyaretlerin bitmek bilmedi."
Tekrar araya girdi Mauro. "Mert tamam başta öyleydi ama sonrasında her şey değişti. Yemin ederim."
Sinirle yakasına yapıştı Mert. "Hiçbir şey değişmedi ulan. Sen hala aynısın. Az önce her zaman olduğu gibi yeterince şahit oldum yine. Uçkurunun derdindesin anca. Am ya da yarrak farketmiyor sana zaten. Yeter ki tatmin et kendini. Başka da"