Play With Fire | HyunChan

Bölüm 5

| Sıcaklığın tadına varmak için kibriti yakıyorum.

"Biliyorsun Chris." Diye fısıldadım dudaklarına.

"Bildiğini biliyorum."

Gözleri dudaklarıma kaydığında onunda en az benim kadar istediğini biliyordum. "Ozaman," dedi  burunlarımız birbirine değerken, tıpkı benim gibi fısıldayarak.
"Bu gece, bu gecede kalsın. Yarın hiç birşey olmamış gibi devam edelim." Dedi ve yutkundu. "Her zaman yaptığımız gibi."

O an hiç düşünmeden kafa salladım. İleride bu kararım beni çıkmaz yola sokacak olsa bile yine düşünmeden onaylardım.

"Bu gece tüm düşüncelerimizi ifşa edelim." Dedim kısık sesle, ikimizin ortasında olan elimi boynuna sardım. Gözlerim, dudakları ve koyulaşmış kahvelerinde mekik dokurken dilimle dudaklarımı ısladım. Benim hareketim ile eş zamanlı tek eli bacağımı bulurken diğer elide bel boşluğumda sanki asırlardır oraya aitmiş gibi yer edindi.

"Benim düşüncelerim seninki kadar temiz değildir Hyun, yine de ifşalamamı istiyor musun?"

"Benimkilerin temiz olduğunu nereden çıkardın?" burnumu yanağına sürterken titrek bir nefes verdim. Gülümsedi.

Bu gece çoktan kendimizi kaybetmiştik zaten, damarlarımızda akan sıcak kan hızımızı kırmızıya götürürken ben sadece  sıcaklığın tadına varmak için kibriti yakıyordum.

"Hadi Chris,  göster bana kirli oyunlarını."

Sıcak nefesleri tenimi yakıp geçerken, dudakları dudağıma değdiği o an bedenim büsbütün karıncalandı. Yüzyıllardır bunu bekliyormuş gibiydim. Yüzyıllardır tenim onun sıcak dokunuşlarını bekliyormuş gibi değdiği an alev alev yanarken gözlerimi kapattım. Hissetiklerim çok fazla yoğundu. Tutku ve şehvetin ağırlığı içimde yanıp tutuşan hazzın kölesi olmuş, başımı döndürüyordu. Bedenim onun hissi ile sızım sızım sızlıyordu, daha fazlası için.

Dudaklarımızın hızı her geçen saniye biraz daha artarken kendimden biraz daha geçiyordum. Kasıklarımı öne itip ona sürtünmem ile yangını körüklemiştim. İkimzdende boğuk bir ses çıkarken derin soluklar verdik.

Dili dudağımı yokladığında ağzımı araladım ve ikimizinde derinliklerinde keşfe çıkmasına izin verdim. Dili ağzımda her döndüğünde karnım deli gibi kasılırken ellerim tişörtünün yakalarını sıkıca kavradı. Belimde olan eli dahada aşağılara kayarken nefes almayı unutturacak kadar sıktı tenimi. Kalçam bu tutuşu ile sızladı. Vücudumu kaplayan o hazzın ve yoğun ateşin etkisiyle kavrulmuştum. Onun esareti altında deli gibi daha fazlası için cayır cayır yanıyordum. Benliğimi ele geçiriyordu.

Dili dilimi bulduğunda emerek bıraktı eş zamanlı kucağında dahada ileri kaydığımda ikimzde boğukça inledik. Onun sıcaklığını yakından hisettmek beni tam anlamıyla deliye döndürmüştü. O his o kadar hoşuma gitmiştiki dudaklarımız ayrıldığında boşluğa düşmüştüm. Ben onun sıcaklığıyla yanmaya o kadar alışmıştım ki şu kısacık sürede boşluk hissi donmama sebep olmuştu.

Kısık bakışları yüzümün her zerresini okşarken yutkunmadan edemedim. Biliyordum bu geceden sonra hiç birşey aynı olmayacaktı. Belki o bir şekilde devam ederdi yada edemezdi bilmiyorum lakin benim için imkansızdı. O sıcaklığı ben bir kere tattım ya.. Tanrı şahit; o hissi unutmam imkansızdı. Beynimin en ücra köşelerinde öyle bir yer edinmişti ki yıllar değil asırlar geçse de silinmezdi. Dudakları, dokunuşları.. imkansızdı, benim bunu unutmam kesinlikle imkansızdı. Her gün daha fazlası için yalvaracak derecedeydim.

Bir süre bayık bakışlarımızı birbirimizin üzerinde gezdirip nefeslendik. Soluk soluğa kalmıştım aldığım nefeste yetmiyordu artık. Hızlı soluklarımız birbirine karışırken inip kalkan göğüslerimiz birbirine yaslıydı.
Bu sefer ilk atağı ben yaptım. Az öncekine nazaran hırçınlığımız yoktu,daha yavaştık. Bir süre sonra dudaklarımız ıslak sesle ayrıldığında çekilmeden boynuma kaydı. Karnım kasılırken derin bir soluk çektim içime. Ona daha fazla alan yaratmak için başımı yana eydim. Yavaşça dudakları boynumu turlarken dilinide kullanmayı unutmuyordu. Bu beni öyle mahvediyordu ki, kahretsin dilini çok iyi kullanıyordu. Alt taraflarımı sızlatacak kadar iyi kullanıyordu.