6

594 136 213
                                    


Felix eve girdiğinde Hyunjin de onu takip etti. Kırışmış bir burunla içeriye şöyle bir göz gezdirdi. Her yerde alkol şişeleri ve yemek çöpleri, bir odalı ve neredeyse güneş almayan bir daireydi.

"Buranın kirasını ödemek için çok çalışmana gerek yok sanırım." Dedi memnuniyetsiz bir sesle.

Felix valizini kenara bırakıp gözlerini devirdi. "Hayır, aksine fiyat fahiş derecede yüksek. Ama bulabildiğim en ucuz yer burasıydı."

"Seni daha iyi yerlerde yaşatabilirim."

"Bir süreliğine."

Hyunjin bir anda Felix'i kolundan tutup kendisine doğru çevirdi, burunları değecek kadar yaklaştı. "Nereden biliyorsun?"

"Sonsuza kadar yanında kalmamı istemeyeceksin." Dedi Felix başını öne eğerken.

"Gözlerimin içine bak orospu."

Felix bakışlarını kaldırıp Hyunjin'in gözlerinin içine bakarken neredeyse ağlayacaktı.

Ona herkes böyle seslenirdi. Orospu, kaşar, hayat insanı... bunlar duymaya çok alışık olduğu şeylerdi.

Hyunjin'in dudaklarından duymak neden böylesine canını yakmıştı ki?

Hyunjin kaşlarını çattı. "Neden öyle bakıyorsun?"

"Hiç."

Tam yine eğilecekken çenesinden sıkıca kavrayan el yüzünü yeniden kaldırıp dudaklarına yaklaştırdı.

Ama dudakları temas etmeden son saniye durdu.

"Seni aşağılamak için söylemedim." Dedi fısıldayarak.

Felix başını aşağı yukarı salladı ama gözünde birikmiş büyük bir damla yaş aşağıya doğru kaydı.

"Şşş..." Hyunjin boşta kalan elinin baş parmağıyla Felix'in gözündeki yaşı sildikten sonra oldukça yumuşak bir ses tonuyla fısıldadı. "Neden ağlıyorsun?"

"Yok bir şe-"

"Gel hadi..."

Bir eli Felix'in beline dolanırken öbürüyle oğlanın eline uzandı. Parmaklarını birbirine kenetleyip onu koltuğa doğru çekti. Kendisi oturduktan sonra oğlanı kucağına oturttu.

Hyunjin'in kucağı rahattı.

Bellerinden tuttuğu oğlanı sıkıca çekip kendisine doğru bastırırken yine dudaklarını yakın bir mesafeye getirerek fısıldadı. "Hadi anlat bana güzellik, neden üzüldün?"

"Bir şey yok dedim."

"Ama ağlıyorsun. Durup dururken ağlamaz ya insan. İşini kaybettiğin için mi üzgünsün, yoksa evine kötü dediğim için mi?"

"Bana..." yutkundu. "...bir şey yok dedim."

"Hadi..." derken eli oğlanın tişörtünden içeri gitmiş, çoktan çıplak tenini okşamaya başlamıştı. "Söyle bana Felix."

Felix yavaş yavaş düşünme yetisini kaybediyordu. Bir yandan nefesi derinleşirken öbür yandan kendisini mafyanın sıcaklığına bırakıyordu.

"Bana-ıh"

Göğüs ucunu bir anda sıkıştıran parmak uçları sayesinde yine odağı şaştı. Lafını bitiremeden irkildi.

Hyunjin'in elini tişörtünün üzerinden yakaladı. "Dur lütfen."

"Ödemeni yapacağım Felix."

"Hayır." Dedi Felix kaşlarını çatarak. "Artık orada çalışmıyorum, artık senin orospun değilim. Artık kimsenin orospusu değilim!"

Felix bir anda hışımla oturduğu kucaktan kalktığında Hyunjin oturduğu yerde sırıtmıştı. "Sana orospu dediğim için mi ağladın?" Diye sordu. "Sana herkes orospu diyor Felix, kendin bile. Her duyduğunda ağlıyor musun?"

"Hayır. Yalnızca sen bana yerimi hatırlattığından memnunum. Senin olamam, çünkü ben-"

Hyunjin bir anda kalkıp Felix'i yanaklarından tuttu ve kendisine doğru çekerek sertçe dudaklarını buluşturdu.

Dilleri arada dans etmeye başlamıştı çoktan. Felix kurtulmaya bile çalışmadan kendisini ana bırakırken Hyunjin daha çoğusunu istercesine sertçe emiyordu. Hatta hafifçe mırıldanmalar bile duyuluyordu.

Hyunjin oğlanın gitmesine izin vermeden dudaklarını birazcık uzaklaştırdı. İçine doğru fısıldadı. "Hayır Felix, benim olabilirsin."

"Senin orospun olmayacağım."

"Orospum ol demedim Felix. Orospu olma, benim ol."

Yine azdırıp elinizde bıraktığım için üzgünüm... bu ficin tam smutu hepimizi uçuşa geçirecek bunlar ön hazırlık biliyorsunuz dimi flsmcldöxlfölfödşsöf

Money | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin