Money | Hyunlix ✓

8

•

Hyunjin & Felix

Felix:
Hyunjin

Sevişelim

Hyunjin:
Gerek yok

Felix:
Başkasını aradığını biliyorum

Gerek yok ben gelirim

Paraya ihtiyacım var

Hyunjin:
Kiranı ödeyemedin mi

Felix:
Hiçbir şeyi ödeyemedim

Çaresiz kalmamı ve kendi ayaklarımla sana gelmemi istemedin mi

İstediğin oldu işte

Hyunjin:
Geç kaldın Felix

Felix:
Lütfen /

Paraya ihtiyacım var /

Başkasıyla sevişmemene ihtiyacım var /

Yok olmak istemiyorum /

Hyunjin:
Başka diyecek bir şeyin yoksa

Görüşürüz

Felix:
Görüşürüz

•

Felix telefonun tuş kilidini kapatıp masaya bıraktı. Çok büyük sıçmıştı. Garsonluktan aldığı parayla boğazını zor doyuruyordu.

Korkudan başka bir geneleve gitmeye de cesaret edemiyordu. Oradakilerin başlarına gelenleri az buçuk biliyordu.

Alacaklı ev sahibi kapıya dayanmadan önce son bir kurtuluş yolu olarak Hyunjin'e yazmayı denemişti ama oradan da eli boş döndü.

Ne umuyordu ki, Hyunjin'in sonsuza kadar onu bekleyeceğini falan mı?

Basitti işte. İstediğini elde edemeyince tüm kozlarını kullanmış, sonunda başkasının kollarına giderken Felix'i yok olmaya mecbur bırakmıştı.

Yapacak hiçbir şeyi yoktu.

Güzelce hazırlandı. Çantasını da koluna taktıktan sonra evden ayrıldı.

Akşam oluyor, yavaş yavaş karanlık çöküyordu.

Onun gibilerin ortaya çıkma zamanıydı şimdi.

İsmini duyduğu, geliri iyi olan bir genelevin önüne gitti. Bunu yapmak istiyor muydu sahiden? Müşterilerini seçme şansının olmadığı, her türlü pisliğe maruz kalabileceği ve canının korunmayacağı bir yerdi burası. Vegas'ı özlüyordu. Ama artık oraya gidemezdi.

Tam kapıdan içeri girecekken bir anda beline bir el sarılıp onu geriye çekti.

Tam sinirle adama saldırmak için arkasını döndüğünde Hyunjin'le göz göze geldi. "Hyunjin?" Diye mırıldandı şaşkınlıkla.

"Selam Felix."

Felix kaşlarını çattı. "Git buradan."

"Yok. Seni burada bırakıp gidersem benden çalabilirler."

"Gururumu hiçe sayıp sana yazdığımda beni reddettin. Bunun beni ne kadar incittiğine dair bir fikrin var mı?!"

"Eşitlendik Felix." Elini Felix'in yanağına uzatıp şaşkın şaşkın bakan oğlanın yanağını okşadı. "Gururumu hiçe sayıp bir hayat insanına aşık oldum. Sonra da beni defalarca kez reddettin."

"Aşık mı?"

"Sana benim ol derken yeterince açık olamadım mı sarışınım?"

Felix bir adım geriye çekildi, Hyunjin'in elini boşa çıkarttı. "Bana sadece Vegas'taki işimi geri ver. Gururunu hiçe sayma ya da bana aşık olma."

"Sence de biraz geç kalmadın mı?"

"Hayır. Her zaman geriye dönebilirsin."

"Reddedilmenin ne kadar boktan bir his olduğunu da biliyorsun artık Felix. Neden hala beni reddediyorsun? Neden sadece hislerimi kabul edip kendini kollarıma bırakamıyorsun?"

"Çünkü sıkılacaksın." Derken Felix başını öne eğmişti. "Sıkılacak ve benden kurtulmanın yollarını arayacaksın."

Hyunjin yeniden elini Felix'in yanağına götürdü, bu sefer başından tutarak kendisine doğru çekti.

"Benim minik sarışınımın canını kim yakmış?" Diye fısıldadı yüzüne yakın bir şekilde. Sesinde biraz öfke vardı.

"Hiçkimse." Derken Felix gözlerini kaçırmıştı.

"I-ıh. Yanılıyorsun. Birisi canını yakmış. Kendisine bağlamış ve sonra gerçekte kim olduğunu yüzüne vurarak terk etmiş. Haksız mıyım?"

Felix gözlerini yumdu. "Öyle ya da değil, farketmez."

"Kendini bana bırak Felix. Herkes aynı olacak değil."

"Suyun tuzlu olduğunu anlamak için tüm okyanusu içmezsin." Derken Felix yanağını okşayan eli tutup aşağıya indirmişti. "İnsanların değişeceğini düşünmüyorum. İnsanlar sever, seviyormuş gibi yapar ve istediğini aldıktan sonra sıkılıp bırakır."

"Bu yüzden zoru oynayıp kendine daha çok bağlıyorsun."

"Götünden element uydurma. Öyle bir şey yaptığım yok. Bana eski işimi geri ver, başka bir şey istemeyeceğim senden. Gerekirse altına yatarım ama senin olamam."

"O zaman gir içeri." Derken Hyunjin bir adım geriye çekilmişti. "Dik kafalı davranmaya devam et."

Felix bir genelevin kapısına, bir de Hyunjin'e baktı. Ardından başını öne eğdi. "Öyleyse kendinize iyi bakın bay Hwang."

Hyunjin arkasından bakarken çantasına sımsıkı tutunarak kapıdan içeriye girdi.

•

Sizce Felix'in dik kafalılık mı kazanır yoksa Hyunjin'in inadı mı (sümük gibi yapıştı pickurusu)