2. Bölüm

174 12 12
                                    

İyi okumalarrr🎀

...

Üzerimi süzdüm kısaca. O günün ardından 2 gün geçmişti. O kara günün ardından 2 gün geçmişti. Üzerimde beyaz uzun bir elbise, kafamda ise beyaz bir yazma vardı. Karşımda ki aynadan gözlerimi ayırıp dışarı çevirdim gözlerimi. Bugün evleniyordum. Ve benim sözde en mutlu günümde yanımda ailem dahil hiç kimsem yoktu.

Yıllarca aile bildiğim insanlar benden kolayca vazgeçer, yıllarca kardeşlik ettiğim kuzenim benimle konuşmaz olmuştu. Dilan. Aramızda 1 yaş vardı onunla, eskiden beri iyi anlaşırdık hep. Ama önemli olan iyi anlaşmak değilmiş demek ki. Derince bir nefes çektim içime. Değil ayakta durmak gözlerimi kapatıp açmak bile zor geliyordu bana şu an. Kendimi pencerenin karşısında ki koltuğa attım.

"Efsun yenge," ismimin seslenilmesiyle aniden bakışlarımı kapıya çevirdim. Odanın ortasında benim boylarımda esmer tenli çok tatlı bir kız duruyordu ve ben bunu bile fark etmemiştim.

"Abimler konakta bizi bekliyorlar, hazırsan çıkalım." Abim dediğine göre Karan Ali ağanın kız kardeşi olmalıydı. Bir kaç saniye suratına bakakaldım. Sonra ayağa kalkıp başımı salladım. Kapının sağında duran, içinde eşyalarım bulunan, küçük çantayı elime aldım. Arkamı dönmemle kız gülümseyerek bana bakıyordu.

Bu sevecenlik karşısında gülümsememek ayıp olurdu kısa bir tebessümün ardından önce odadan sonra bahçeye çıktık. Kapının iç önünde yengem ve amcamı gördüm az ileride Deniz abi ve eşi ve onların dibinde Dilan vardı. Hepsine birer birer göz gezdirdim. Ve nankör bir insan olmadığım için amcamın elini öptüm. "Hakkını helal et." Dediğim sözlerle gözleri doldu. Bir şey demesine izin vermeden ilerledim.

Deniz abinin başı eğik Dilan'ın ise kafası başka tarafa çeviriliydi. Umursamamaya çalışarak konaktan çıktım. Arkamda da o kız vardı, hani beni çağırmaya gelen kız. Kapının hemen sol tarafında gördüğüm ve markasını bilmediğim siyah arabaya ilerledik. Şoför koltuğunda tanımadığım bir adam vardı. Ben arkaya beni çağırmaya gelen kız ise ön koltuğa bindi.

"Hoş geldin yenge, Mirza ben" dedi şoför koltuğunda ki adam. Başımı salladım nezaketen. Sonra öndeki kız döndü bana gülümsedi kocaman. Araba çalışırken kız bana elini uzattı. "Narin bende yengem." Gülümsedim bende, gerçekten kız etrafa pozitif enerji yayıyordu. Uzattığı elini sıktım. "Efsun bende, memnun oldum. Ama ismimle seslenin lütfen eminim ki sizden küçüğüm. Yenge demenize gerek yok."

Narin gülümseyip önüne döndüğünde bende arkama yaslanıp cama çevirdim başımı. Bir kaç dakikanın ardından araba durduğunda başımı camdan kaldırdım. Arabadan indik hepimiz. Konağı süzdüm, oldukça büyüktü. Narin kolumu sıvazlayınca ona döndüm.

"Gel çıkalım yukarı. " Başımı salladım, ne diyeceğimi, ne demem gerektiğini bilmiyordum. Yukarı kata çıktığımızda sol taraftaki 2. Odaya girdik. Bir masa ve etrafında sandalyeler vardı sadece. "Sen geç şöyle otur yenge, ben annemleri çağırayım." Dediği yere oturdum. Mirza'da karşıma oturduğunda odanın içine küçük bir kız çocuğu girdi ve koşarak Mirza'nın kucağına atladı.

"Baabaaaammmm" gözleri kocaman, boncuk boncuk bakan, mavi gözlü, sarı saçlı bir kızdı. Mirza gülümseyip kocaman sarıldı kızına. "Babaaammmm" dedi bu kez Mirza. Dudağımın kenarı burukça kıvrıldı. Ne güzel bir tabloydu. Acaba ben babama en son ne zaman böyle sarılmıştım? Ya da sarılmış mıydım? Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde hemen gözlerimi kaçırdım.

"Seni çok özledim beennnn" bebeksi sesiyle yine ona çevirdim. Çok tatlıydı. "Bende kızımı çok özledimmm" kocaman öptü kızını Mirza. Kız bana döndüğünde kafasını sağa eğip beni süzdü. Bu sevimli haliyle tebessüm ettim. "Babaa bu kadın kimm?" dedi sessiz tutmaya çalıştığı sesiyle. Yiyecektim şimdi ben bu kızı.

DildâdeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin