İyi okumalaaar🎀...
"Beni aileme götürür müsün?"
Karşımda ki kadını süzdüm. Yengesi ve amcasına mı gitmek istiyordu? Hiç düşünmeden onu bu evlilik ateşine atmış olan amcası ve yengesi hani. Kaşlarım havalandı. Teyit etmek için aklımdaki soruyu yönelttim.
"Yengen ve amcana?" Kaşlarını çattı aniden. Başını olumsuz anlamda salladı. "Anneme, babama ve kardeşime gitmek istiyorum." Sertçe yutkundum. Tabii ya kız evlenmişti hemde yapayalnızdı ve ben onu ailesine götürmemiştim. Eşek kafam!
"Ben aslında Zelal hanıma söyledim ama, sana söylemem gerektiğini söyledi." Başımı salladım. Bir adım geri çekilip yol verdim. Önce bana sonra yola baktı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bende arkasından ilerledim. Sonra dikkatimi yine aynı şey çekti. Boyu gerçekten kısaydı.
...
Toprağı sıvazladım. Gözümden akan yaş toprağa karıştığında kafama keskin bir ağrı girdi. Annem, babam ve kardeşim yan yanaydı. Çok istemiştim onlarla olmak, onlar yanıma gelemiyor diye ben onların yanına gitmeyi bile düşünmüştüm. Ama sonra bana bir şeyler engel olmuştu hep.
"Annem, seni çok özledim." Mezar taşına yasladım sırtımı ve toprağı sıvazlamaya devam ettim. "Ben küçükken hep evlenicem dediğimde sen 40 yaşına kadar dizimin dibinde oturacaksın derdin ya bana. Unutmadım tabii ki" güldüm göz yaşlarımla karışık. "Ben 19 yaşımda evlendim anne." Yüzümde ki gülüş solarken yutkundum.
"Beni emanet ettiğiniz insanlar beni bu yaşımda evlendirdiler anne." Gözyaşlarımı sildim. "Keşke yanımda olsaydın. Okşasaydın saçlarımı, öpseydin yanaklarımı. Ben doysaydım senin kokuna." Gülümsedim. "Ama merak etme annem, inanıyorum çok mutlu olacağım. İnancım her darbede azalıyor ama içimde minicik bile mutluluk inancı hep var. Çünkü Allah sevdiğim tüm insanları, sizi, benden aldı beni sınadı. İnanıyorum beni ödüllendirecek Rabbim." Toprağı sıvazladım yine. Bir anda omzumda hissettiğim ağırlıkla arkamı döndüm hemen.
Ali, üzerinden çıkardığı ceketi omuzlarıma koyuyordu. Gözlerine baktığımda bana bakmadan bir şeyler mırıldandı.
"Hava soğuk."
Bir şey demeden önüme döndüm. Biraz babamla birazda kardeşimle hasret giderip ayaklandım. Arkamı döndüğümde elleri önünde bağlı Ali ağayla karşılaştım.
"Gidebiliriz." dediğimde başını salladı. Bana yine yol verdiğinde önden ilerledim. Eve gidip kendimi yatağa atmak ve uyumak istiyordum. Her köşeye sıkıştığımda olduğu gibi.
...
Oturmuş canım ailem (!) ile akşam yemeği yiyorduk. Tanışmadığım herkesle tanışmıştım, Süleyman ağa, Zelal hanım ve Mirza'nın eşi Helin ile. Hepsi çok sıcak kanlı insanlardı, buna sevinmiştim çünkü bana zararları dokunmayacak kendi halimde yaşayacaktım burada. Sofra toplanmıştı bende bulaşıklara yardım edecekken Zelal hanım mutfağa girdi.
"Efsun, kızım kocanla odaya çıkasın. Burayı hallederler." Kaskatı kesildim olduğum yerde. Bunu apaçık dile getirmeye ne gerek vardı? Yutkunup arkamı döndüm, başımı salladım. Utançla başımı eğip mutfaktan çıktım. Hızlı hareketlerle yukarı odaya çıktığımda içimden konuşma tekrarları yaptım. Zira severek evlenmediğim adamla birlikte olacak değildim. Ucunda ölüm bile olsa yapmayacaktım bunu.
Odaya girdiğimde kimse yoktu derin bir nefes alıp odada ki koltuğa attım kendimi. Gözlerim doldu, yukarıda ima edilen şey kanımı dondurdu. Birbirini tanımayan iki insan arasında nasıl öyle bir şey olacaktı? Aklını kaçırmıştı herkes. Sildim gözümden akan yaşı. Kimseye boyun eğmeyecektim. Bu güne kadar kime boyun eğdiysem artık eğmeyecektim. Bugün benim miladımdı. Ben bugünden sonra eski Efsun asla olmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dildâde
RomanceErkek kuzeni yüzünden berdele kurban giden 19 yaşındaki Efsun Akın... Kız kardeşi yüzünden tanımadığı kadınla evlenmek zorunda kalan Karan Ali Arslanoğlu... ... "İzin ver yaralarını sarayım." Kısaca süzdüm karşımda ki adamı. "Benim yaralarımı kimse...