•GİRİŞ•

1K 50 23
                                    


Bakışlarımı, önüme sertçe atılan, yeni, siyah ciltli dosyanın düşüşü ile zeminden kaldırarak, ahşap masaya odakladım.Dosyayı açmak üzere harakete geçen,erkek elleriyle,gözlerimi aceleyle oradan aldım.Başımı biraz daha çevirdiğimde, etrafı gözlemleme fırsatını yeni edindiğimi fark ettim.Oysa buraya geleli on beş dakika oluyordu.Kafamı yavaşça çevirdiğimde, eski olmasına rağmen, odaya ferahlık katan, tekli kırmızı koltukların üzerinde gözlerimi gezdirdim.Duvarlar, yeni boyanmış olacak ki odada yoğun bir boya kokusu hakimdi.Burnumun direği sızlıyordu.Koku, rahatsız ediciydi.Zeminler yeni cilalanmıştı.Eski olmasına rağmen, siyah zeminden yüzümü görebiliyordum.Kafamı biraz daha haraket ettirdiğimde, odada benimle birlikte boş bakışlarla duran diğer dört kişiyi görmemle göz devirmeden edemedim.

Ben dahil, üç kız iki erkek vardı.Gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirdiğimde, hepsinin solgun ve yorgun bakışlarına rağmen göz alıcı olduğunu görebiliyordum.Fakat şu an yüz analizi yapacak durumda olduğumu düşünmediğim için kafamı çevirdim.Fakat gözüm bir yüz üzerine odaklanmıştı.İster istemez bakışlarımı ondan alamıyordum..Sanki bir resimle karşılaştım.Abimin yüzünün kopya edildiği bir yüzle.Siyah saçlar, muhtemelen fazla sigara içtiğinden dolayı solgun ve kuru gözüken dudaklar, gergin yüz hatları, fazla umursamaz bakışlar ve muhteşem bir vücut yapısı.. O çok umursamaz bakışlarından beni iteceğini kestirmesem kesinlikle 'Abi' diyerek boynuna atlardım. Onun,hatta hepsinin gözleri bana döndüğünde, apar topar başımı diğer tarafa çevirdim.

Ah, bu taraf daha beterdi. Ensesinde biten topuzu, klasik etek-ceket ikilisiyle, klasik memur tiplemesine sahip olan kızıl saçlı kadın kesinlikle dehşet vericiydi.Fakat bir normal birine göre bakışlarının garipsenecek derecede oranla sert olduğu barizdi. Kadın yutkunarak otoriter ses tonu ile konuşmaya başladı. "Yeni gelen beş genç bunlar efendim.Bilgileri, önünüzdeki dosyada.Hikayeler oldukça bilindik, klişe.Fakat kendileri öyle değil.Hayatlarını sıradanlıktan uzaklaştıran kendileri." Kadın yüzüne alaycı bir gülüş ekledi.Huzur verici değildi bu gülüş.Kesinlikle rahatsız ediciydi. Kadının lafının bitişiyle tahminimce 50 yaşlarında olan adam bizi yerimden kıpırdanmamı sağlayacak gözlerle süzdü. "Kendileri..Sıradanlıktan ne kadar uzak olduklarını az çok görebiliyorum.Fakat henüz çok gençler.Bu da onlarla daha çok uğraşacağımız anlamına gelir.Ama ben zoru severim.Hikayeleriniz eminim sizin kadar şaşırtıcıdır çocuklar." Gözlerini bizden aldıktan sonra, siyah ciltli kalın dosyanın kapağını açtı. İlk sayfayı okumasıyla gözlerini benim üzerimde odakladı.

"Azra Karaca. Sorunu; halk diliyle, yalnızlıktan gelen terk edilme korkusu.2008 yılında babası ve abisi hazin bir kaza sonucu ölmüş.İlk kriz orada başlamış.Annenle yaşıyorsun, kendisi bir kız meslek lisesinde öğretmen.Sana oldukça düşkün.Ama kadıncağız sevgilinin seni terk etmesi üzerine geçirdiğin bir kriz sonucu kızının bu haline dayanamayıp, buraya bırakmış.Ah, evlat.. Yaşına sığmayacak şeyler yaşamışsın."

"Kızım, çok güzel görünüyorsun." siyah rugan topuklu ayakkabıların, sert ve yıpranmış zeminde çıkardığı tok sesler, kulakları dolduruyordu.Genç kadın, orta yaşlarda kendisinden gözlerini alamayan kadına, içten ve sıcacık tebessümüyle baktı. "Teşekkürler anneciğim, bu gece çok gecikmeyiz, endişelenme." dudağını ısırdıktan sonra, heyecanını dışarıya bir nebze olsun yansıtmak adına bembeyaz dişlerini sırıtırken ortaya serdi. "Bu gece güzel haberle eve dönebilirim.Bir bakmışsın yüzük parmağımda tek taşla eve dönmüşüm." kızının heyecanı ışıl ışıl parlayan gözlerinden okunabiliyordu. Anne şefkatiyle gülümsedi, orta yaşlardaki kadın.Kızını biraz daha pürdikkat incelediğinde, zeminde tok sesler çıkartan rugan ayakkabıları, hafif dalgalı kahverengi uzun saçları, düz siyah, göze çarpmayacak derecede dekolteye sahip elbisesiyle göz alıcı olduğu kanısına vardı.Kızının uzun süredir çıktığı, delicesine aşık olduğu bir erkek arkadaşı vardı.Buna karşı çıkmıyor, normal bir annenin yapması gerektiği gibi saygı duyuyordu.Aksi takdirde, evladının dik başlılığı ve bu çocuğa olan bariz saplantısı, başına bela olacaktı. "Umarım istediğini alırsın kuzum.İyi eğlenceler kendine dikkat et." Konuşmalarını bölen şey, tiz çıkan zil sesi oldu.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin