•1.Bölüm•

509 39 12
                                    


"Bırakın beni, buradan çıkmam lazım!" ve sertçe kapanan kapının sesi..Gözlerimi sıkıca yumdum. Buraya geleli üç gün oluyordu.Bir oda vermişlerdi.Oldukça insanın bu odadan gelip geçtiği belliydi.Her şey oldukça eski ve yıpranmıştı.Yıpranmış eşyalarla dolu oda sadece iki renkten oluşuyordu.Siyah ve kırmızı.Buraya geldiğimiz günden beri her gün yeni birinin çırpınışları, kulaklarımda yankılanıyordu.Burası klinik falan değildi,tımarhaneydi. Her gün farklı bir olay çıkıyordu. Bir kez daha süzdüm,rutubet kokan odayı.İlk geldiğimiz günü hatırlıyorumda..Haklıydılar.Burası normal bir klinikten çok uzaktı.Burası,Cehennemdi,içinde yatan gizli cennet, buranın gerçek güzelliklerinin farkına varabildiğim zaman ortaya çıkacaktı.Böyle bir yerde ne kadar güzel şey başımıza gelebilir bilmiyordum.Fakat burası Araf'tı.Artık bundan emindim.

"Ayağa kalk.Bugün ilk seans günün, günlük programlarınız dağıtılacak." Düşüncelerimi bölen şey, otoriter ve kalın olan kadın sesi oldu.Nihal Hanım'ın sesi. İki gündür alışma sürecindeydik, her ne kadar asla buraya uyum sağlayamayacak olsamda öyleymiş gibi davranıyordum.İlk psikolojik tedavimiz bugün başlayacaktı.Yemek, duş,aktiviteler gibi şeylerin yapılacağı saatlerin yazılı olduğu listede bugün dağıtılacaktı.En azından Mehmet Bey ve Nihal Hanım'ın konuşmalarını gizlice dinlerken anladığım şey buydu.

Saatlerdir baktığım tavandan gözlerimi alırken, yataktan kalktım. Tepemde sert bakışlarla dikilen kadına hiçbir şey demeden,ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve haraketlenen Nihal Hanım'ın peşinden, ayaklarımı yere sürte sürte yürümeye başladım.Ayaklarımın sert zeminde sürtünme sesi, cidden kulaklarımı acıtıyordu.

Katımızın sonunda bulunan içi boş odaya vardığımda yavaşça gözlerimi gezdirdim.Ah, hayır.Odanın içi boş değildi. Tek bir noktaya bakışlarını odaklamış, ifadesiz bir biçimde oturan Berke, umursamazca etrafını süzen Rüzgar, gözlerini kapamış içinden şarkı mırıldanan Gizem ve ayaklarını dizlerine çekmiş, parmaklarıyla oynayan Aslı'yı görmemle kafamı hızla çevirerek, bakışlarımı duvara odakladım.Önüme geçerek Nihal Hanım'ın kapıyı kapatışıyla derin bir nefes aldım.

"Azra?Neye bakıyorsun?Yere otur, sabaha kadar seni bekleyemeyiz." Nihal Hanım'ın oldukça sert ve net ses tonuna karşılık sadece kafamı sallayıp, gıcır gıcır gözüken parkelerin üzerine oturdum.Odada tek bir eşya dahi yoktu.Televizyon,koltuk,masa hiç birini göremiyordum.Sadece karşımda duran koca bir ayna ve Nihal Hanım'ın oturduğu küçük sandalye odayı kaplıyordu.Yanlarına oturmamla, dördününde bakışları üzerime toplandı.Bir an için utanarak yutkundum.

"Birbirinizle müdürün yanında bir nevi tanıştınız.O yüzden bu faslı geçiyorum, zaman kayıplarını sevmem.O yüzden uzatmayacağım.Rutin sorularla başlıyorum." Şu kadının bu kadar sert ve disiplinli oluşu beni fazlasıyla yoruyordu.Göz devirmeden edemedim, yutkunarak soruları sormaya başladı. "Birbirinizi ilk gördüğünüzde ne düşündünüz?" bakışları Rüzgar'a yöneldiğinde sağdan sola doğru sırayla cevaplayacağımızı kavradım.

"Hiç." Ses tonu rahatsız edici derecede umursamaz çıkmıştı.

"Hiç mi?" Nihal Hanım'ın sesi oldukça sorgulayıcı çıkıyordu.

"Evet.Hiç. Ben kendimden başka kimseyle ilgili bir şey düşünmem.Onları ilk gördüğümde benim gibi sorunlu zavallılar olduğunu anladım.Neden üstlerinde kafa yorayım ki?"

Nihal Hanım duyamayacağım şekilde içinden bir şeyler mırıldandı ve bakışlarını Berke'ye yöneltti.Sanırım bu 'Sıra sende' demek oluyordu.

"Yalnız olmadığımı düşündüm.Onlarda benim gibi sorunlu.Bana benzeyen birilerinin olduğunu bilmek güzel ama açıkçası benim gerçek düşüncem, burada birbirimizin umurunda değiliz ve bu birbirimize benzememizden daha güzel." Karşıda Berke gibi duran biri için bence kibar bir tanım sayılırdı.Gözler Gizem'e döndü.Üzerine toplanan bakışları fark ederek sırtını dikleştirdi ve göz devirdi.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin