4.bôlüm

360 28 15
                                    

Arza hacet yok halim sana ayandir... Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandir... Söze lüzum yok susuşum sana kelamdir... Kelama ihtiyaç yok. Aşk sana figandir... ~ Mevlana

Zeynep-

*Dediği sözle gözü bir anda genç adamın gözlerini bulmuştu kızın.. ciddi miydi diye bir süre baktı*

Cüneyd:"Yanlış bir şey söyledim galiba.. "

Zeynep:"Senin kelamın hakikat mıdır? "

Cüneyd:"Kelama ihtiyaç yok şahet hakikat gözlerimden idrak edilir.. "

Zeynep:"Züleyha gibi bekleyenin yusuf gibi yari olur.. zira ben çok bekledim efendi.. lakin gözlerine bakıyorum eski Cüneyd yok.. "

Cüneyd:"Eski Cüneyd dediğin.. nasıl olunur ki Cüneyd? bir tarikata bağlı bir hayat mı? "

Zeynep:"Zinhar.. değildir. Oldu ki efendi tarikat diye kestirip atmayasın.. sen doğruyu bilensin.. tarikat "طريق" Arapça harfinden kökenlidir.. o harf yol demek.. tarikat demek gidilen yol demek.. Bizim yolumuz belli efendi.. eski Cüneyd olsa oda bilirdi gidilen yolu.. haydi selametle.. " *İçeri girip kapıyı kapattım*

Cüneyd-
*Kapının kapanmasıyla durdu bir süre kapıya baktı genç adam sonra yavaşça ilerlemeye başladı nasıl olacaktı eski Cüneyd? Ya da olmak istiyor muydu eski Cüneyd.. bunları düşünürken ayakları dergaha götürmüştü onu amcası karşısına dikildi birden*

Sadi hüdayi:"Cüneydim.. iyi yapmışsın nikahsız girilmezdi aynı Beyt'e.. zeynep kızımda karnında sabisiyle çok gezinmesi-"

Cüneyd:"Gebe değil.. "

Sadi hüdayi:"Ne? "

Cüneyd:"Yalan söyledim değildi gebe.. o babam nikahına mı alsaydı kızı? "

Sadi hüdayi:"Ah be yeğenim.. yarın Meryem hanımlar gelir onada iza edilir o vakit.. lakin ben bir husus öğrendim o zebani abim duymasa iyidir.. "

Cüneyd:"Nedir ? "

Sadi hüdayi:"Meryem hanımla zeynep kızım.. defterde yazar seyyideler.. "

Cüneyd:"Nasıl? "

Sadi hüdayi:"Yeğenim işte.. Seyyide "efendi" Yani peygamber soyundan gelenler.. bu deccal baban öğrenirse beni hak ile gönderen zat-ı Zülecale yemin olsun evlenmeden bırakmaz.. Hatemül evliya sanar kendini.. "

Cüneyd-

*Sıkıntıyla iç çekti genç adam tahmin bile edemediği boyuttaki kıskançlık, sinir bedenini ele almıştı zira.. *

Cüneyd:"Siz gerçekten iyi değilsiniz.. bu dergahta ne yiyip ne içersiniz siz! kafanız mı güzel sizin!?" *Birden sehpadaki bıçak gözüne ilişmişti genç adamın birden eline aldı*

Sadi hüdayi:"Cüneyd! Ne yaparsın çocuğum.. bırak o bıçağı! "

Cüneyd-
*Bıçağa uzanan amcasına doğrultu birden bıçağı amcası geriledi.. * "Sakın bu muşgülle ilgili sual etmeyesin.. kökünden halledicem ben bunu.. "

Sadi hüdayi:"Yeğenim saçmalama! Bu deccal için ahiretliğinidemi yakacaksın yahu! Zinhar müsade etmem.. "

Cüneyd-
*Cevap vermeden çıktı dergahtan adam.. içindeki nefs.. öyle güçlüydüki onu zabdürabte alamıyordu.. babasının kapısını çalmadan girdi Cüneyd.. Yüzünde ifade yoktu.. gözlerinde hırs, sinir, kaybetme korkusu vardı zira.. *

Vahid:"Cüneyd oğlum.. Hayr ola.. beni mi özledin? " *Hafif güldü adam..*

Cüneyd:"Zulme son vermeye geldim.. " *Yavaşça bıçağı doğrultu genç adam* "“Kârûn Mûsâ’nın kavminden idi. Kavmine karşı böbürlenerek onlara zulmetmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Onun kibirlendiğini gören kavmi kendisine şöyle demişti:Allah’ın sana verdiği bu servetle âhiret yurdunu kazanmaya çalış. Dünyadaki nasibini de unutma. Allah sana nasıl iyilik ettiyse, sen de başkalarına iyilik et. Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışma. Allah fesatçıları sevmez.

Karun da cevaben:

- Ben o serveti kendi bilgimle kazandım, dedi.

Kârûn bilmiyor mu ki, Allah daha önceki zamanlarda kendinden daha güçlü, taraftarı daha fazla nice nesilleri helâk etti. (Neler yaptıkları bilindiği için) günahkârlardan günahları sorulmaz bile."

Cüneyd:"Allah Teâlâ sana günahlarını bile sormayacak efendi.. zira herşeyi açıklık yerden yaparsın.. bileğimin hakkı dersin.. "

Vahid:"Cüneyd.. Oğlum ne dersin.. indir şunu konuşalım.. "

Cüneyd:"Konuşmaktan anlamazsın.. öbür tarafta anlatacaklar sana.. "

Cüneyd-

*Genç adam tam bıçağı adama götürürken arkasında duyduğu sesle elindeki bıçak nasıl olduysa yere düşmüştü.. *

Zeynep:"Cüneyd! Dur! Yapma! Sebebi olma! "

Cüneyd:"Zeynep git burdan! "

Zeynep:"Hayır! benim için değilse karnımdaki sabin için dur o vakit! Allah rızası için gel! "

Cüneyd-
*Genç adam bir hışımla arkasına dönüp genç kızın kolundan tuttup odadan çıktı*

Zeynep:"Cüneyd ne yapıyorsun.. "

Cüneyd:"Ben seni bu zamana kadar nasıl tutmuşum.. bu cesaret fazla sana.. "

Zeynep:"Senin cesaretine ne demeli o vakit.. Bırak dergah ortasında gören olucak.. "

Cüneyd:"Bu dergah onca zulmü görüp susuyorsa bunada susarlar.. "



......

Bölüm sonuu!

İnşallah beğenmişsinizdirr!

İyi okumalarr!

🤍

𝑬𝒇𝒖𝒍𝒊𝒎 ̷~̷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin